× Mektup II. ×

3.6K 251 46
                                    


Eylülüm,

Nasılsın? İyi değilsin pek, biliyorum.

Abim kötü, sen kötüsün, herkes kötü. Bunun sorumlusu benim, özür dilerim.

Ben de çok isterim buradan kurtulmayı ve bu yazdığım mektupları parçalarına ayırmayı fakat, ne halde olduğumu biliyorum.

Bazen o kadar güçsüz hissediyorum ki, ellerim ayaklarım uyuşuyor. Öldüğümü sanıyorum. Ölmüyorum.

Acı çekiyorum, bunu azaltmaya çalışıyorlar ama ben, saçlarımdan parmak uçlarıma kadar acıya battım. Yeni bir kalp gelse dahi, kurtarabileceğimi, acılarımı dindireceğini sanmıyorum.

Eylül'üm, iyi ki abimin karşısına çıkmışsın. İyi ki benim yengem olmuşsun! Seni çok sevdiğimi unutma olur mu? Bu mektuplardan sonra, zaten yanan canınızı daha da yakacağım galiba ama öleceğimi hissediyorum. Son nefesler belki de. Son günler, nereden bilebiliriz ki?

Yani, benim odamdan da böyle mektupların çıkması ironik olacak ama hep filmlerde görmüştüm, acaba nasıl hissettiriyordur diye.

Keşke bu duyguyu tatmasaydım.

Gözyaşlarım yazmama izin vermiyor.

Yazmak istemiyorum ama fotoğraf ve videolar dışında kendimden hatıra bırakmak istiyorum size. Hislerimi bildiğiniz, kendimi anlattığım birkaç satır yazı işte.

Bu duyguyu tatmak, burada oturup bunu yazmak o kadar zor ki... Ben artık zorla nefes almak istemiyorum. Nasıl yorulmuş olabilir ki benim kalbim, Eylül? Neden yorulsun ki?

Benim kalbimi babam dışında kimse yormadı ki... Bir kalbi, yeni bir kalp bulunmadan çalışmayacak hale getirecek kadar güçlü müymüş benim babam?

Canım yanıyor Eylül. Çok canım acıyor. Her yerim ağrıyor. Hareket dahi etmek istemiyorum. Zaten acı çekerken, eğer ölürsem, ölürken de acı çekmekten korkuyorum.

Umarım uykumda ölürüm.

Eylül'üm, ne olur benden sonra arkamda bıraktığım yıkıma iyi bak olur mu? Abimin bir enkaza dönmesinden çok korkuyorum ama kendimi onun yerine koyuyorum sürekli. Kendimi yüksekte gördüğümden değil de, empati kurduğum için bu kadar canım yanıyor.

Çok şeyler yaşayacaksınız, kavgalar, gürültüler, sarılmalar... Hepsinin sonunda mutlaka birbirinizle olun. Her geceniz birbirinize sarılarak bitsin. Biliyorsun, abim içmektense sarhoş olmayı daha çok seviyor. Biraz da patavatsız oluyor sarhoşken... Ama çok da tatlı. O sarhoşken onunla daha da ilgilen ama bir şey derse kırılmasın kalbin. Abim işte, bilirsin.

Abim seni çok seviyor, sen abimi çok seviyorsun, ben ikinizi de çok seviyorum. Hâlâ, hamile olduğunu bana söylemedin.  Eğer ben buradan gittiğimde hamile kalırsan, önce sen öğren, sonra abim, sonra da ben. Olur mu? Bence en doğal hakkım!

Bir de... Sana önemli bir sır vereceğim. Eğer bebeğiniz, kız olursa, ismini Yaren koy. Benim için değil bu, abim için. Çünkü onun en sevdiği kız ismi Yaren... Ama senin isminden sonra...

Hep hayal kuruyoruz biliyor musun? O buraya geldiğinde yanıma yatıyor ve bana sizi anlatıyor. Bir gün hamile kalırsan, buna nasıl alışacağını, o küçücük bebeği nasıl tutması gerektiğini sorguladığını anlatıyor bana. Eylül, görmen lazım. O kadar tatlı ve masumca anlatıyor ki. Gözlerinin içi gülüyor resmen.

Neyse, bunu da açıkladığıma göre son bir şey daha söyleyeceğim. Samet'e benim için bol bol sarılın, olur mu? Abimin mektubunda da bahsettim, eğer bir gün, el ele bir kızla gelirse karşı çıkmayın ona. Ne kadar mutlu olduğunuzdan bahsedin ki, yokluğumu hatırlamasın. Çünkü ne kadar zorlanacağını tahmin ediyorum, Eylül.

Bazen benim uyuduğumu sanıp, başını ellerime gömerek ağlıyor. Bir sürü şey söylüyor. Dayanamayacağından bahsediyor. Ona çok iyi bakın. Arada yanına gidin. Bir de... Samet'e de ki, sigarayı ve alkolü biraz azalt, yoksa Beren sana çok kızarmış. Çok sigara içiyor bazen, ben onun kendi kokusunu daha çok seviyorum.

Çok konuştum değil mi? Ha bir de, benim kartım var gerçi ama, yine de sorarlarsa kesinlikle organlarımı bağışlasınlar. Kalbim işe yaramaz ama... Diğerleri belki birkaç kişinin hayatını kurtarır.

Bitiriyorum bu mektubu burada. Seni çok seviyorum, unutma olur mu?

Ben hep yukarda olacağım. Gökyüzünde. Sıkılınca kafanızı şöyle bir kaldırıp bakın, benimle konuşun. Unutmayın beni...

Abime yazdım, sana yazdım, sıra Samet'in mektubunda ama nasıl yazacağım bilmiyorum... Gözyaşlarım şimdiden arka arkaya akmaya başladı, silmekten önümü göremiyorum.

Sanırım onun mektubu biraz uzun olacak, kırılmayın bana ama...

Bol bol bak fotoğraflarımıza. Bir de gökyüzüne. Seni seviyorum.

Hoşça kal.

Öpücüklerle, Beren.

××

7.9.19

❤️

KAFAYI YEMİŞSİN •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin