30: [Açıklama]

10.6K 558 66
                                    

××

"Evet Eylül. Bekliyoruz."

Annem ve babamın delici bakışlarına daha fazla dayanamayacağımı fark ettiğimde dudaklarımı araladım mükemmel açıklamam için.

Bir anda, "Uzatmayacağım. Boran benim erkek arkadaşım." dediğimde, hepsi şaşırmıştı. Boran mırıldanarak, "Bari birazcık uzatsaydın," dediğinde gülesim gelmişti fakat ciddi bir ortamdaydık. Ayrıca ben artık 23 yaşındaydım be, kötü tepki vermemelilerdi. Koskoca kız olmuştum sonuçta.

"Peki bundan niye haberimiz yok bizim? Buraya da gelmesek-"

"Ama artık haberiniz oldu."

Annem, patavatsızlığıma karşı gözlerini kısarak bana baktı. Babam derin bir nefes alırken, Boran gerginlikten parmağını kaşıyordu.

"Ne zamandır berabersiniz?"

Boran'ın cevap vermesini bekledim. Öküzlüğünden mi, gerginliğinden mi bilemiyorum ama ağzını açıp tek kelime etmedi. İş başa düşmüştü.

"Aslında bir yılı da geçti ama dört ay bitecek."

"O ne demek öyle?"

"Önemli bir şey değil. Altı ay diyelim biz ona."

Annem bize anlam veremezcesine -ki bence anlam veremiyordu- bakarken, "Önceden tanışıyorduk da, önceki dönemden falan öyle dedim ben. Altı ay yani."

Aslı oluşan sessizliğin ortasına, "Ben size bir şeyler hazırlayayım," diyerek dalınca ben de ayağa kalktım ortamdan kaçmak için. Özür dilerim Borancığım, babamla sana başarılar.

Kızlarla mutfağa gittiğimizde, elimi ağzıma kapatıp ısırdım birazcık. Sanki çocuk beni istemeye gelmişti.

"Kızım ne yapıyorsun lan?"diyen Sezin'e baktım. Çok normal bir şey yaparmış gibi "Isırıyorum?" dediğimde annem içeri girdi. "Konuşalım mı biraz Eylül?"

Sıçmış mıydım ben? Bu ses tonu ve ismimi söylemesi hayra alamet değildi sanki...

"Konuşalım anneciğim. Gel odama gidelim."

Kızlara 'ben bittim' işareti yaparak annemle odama girdiğimizde yatağın üstüne oturduk. Bana sarıldığında ben de özlemimi bastıramayarak ona sarıldım sıkıca. "Aferin kız sana. İyi birine kapak atmışsın ha."
Koca bir kahkaha atarken ondan ayrıldım. "Çok yakışıklı değil mi ya? Evet desene."

"Evet evet de. Ben sana başka şeyler anlatacağım."

"Dedikodu? Kesin dedikodu? Kimin hakkında?"

"Seninle ilgili."

"Bismillah. Ben ne yaptım? Anne valla okuyorum çalışıyorum ben burada başka bir şey yapmıyorum. Ba-"

"Ay bir sus çocuğum be. Anlatacağım bir dur."

Derin bir nefes aldığımda annemin suratı ciddileşti. Anne, korkayım mı?

"Bizim buraya gelme nedenimiz başka aslında. Yani sadece ben gelecektim de baban da özlediğini söyleyince atladık geldik. Malum senden ses seda çıkmayınca, yani erkek arkadaş anlamında, Nuray kafayı takmış sana. Tutturmuş oğluma alacağım ben onu çok güzel kız diye! Delirdik babanla! O daha okuyor, mezun olsun bi, diyoruz yok diyor. Ben de baktım çocuğa, araştırdık biraz. Gideri vardı yani. Aslında onun haberini vermeye, beğenirsen tanışın falan diye gelmiştim yanına. Babanın bundan haberi yok, çaktır-"

"Anne nefes al. Ve ne diyorsun sen! O Nuray kafayı mı yemiş ya? Saçmalamasın! İstemiyorum ben onun oğlunu ya."

"Kızım dur. Bağırma. Anladım zaten ben seni. Boran'dan ayrıl o çocuğa git mi diyeceğim sanki sana? Sakin ol. Tamam bitti gitti ya- Dur bakayım dur. Sen onu bunu boş ver de, şu olayı açıkla. Sen bu evde kızlarla kalmıyor musun?"

"Kalıyorum vallahi. Dün şimdi şey oldu. Kızlar bir yere gitti ben de yalnız kalmayayım diye buraya çağırdım. Film izledik, yemek yedik, uyuduk. Öyle."

"Uyudunuz?"

"Uyuduk gerçekten."

"Sen çok mu seviyorsun bu çocuğu?"

"Çok. Çok fazla." Gülümsedi.

"Anne, kafamı toplayamıyorum. Sanki okulum işim yokmuş gibi hissediyorum. Saldım artık her şeyi. Sadece onunla vakit geçirmek istiyorum. Onunla olmak istiyorum. Her saniye. Anlam veremiyorum buna. Neden böyle oluyor anne?"

Bana sıkıca sarılıp saçlarımı okşadı. "Sorunun cevabını, ilerde olur da bir çocuğun olunca, sana bu soruyu sorduğunda anlayacaksın."

"Hadi bi şeyler hazırlayıp içeri geçelim."

Mutfakta oyalanıp bir şeyler hazırladıktan sonra, içeri geçtik. Tabakları ve çayları önlerine bırakıp Boran'ın yanına oturduğumda, ne kadar gergin olduğunu parmaklarına bakarak anlayabilmiştim. Kaşımaktan kıpkırmızı etmişti. Şu an elini tutup, ona sarılarak sakinleştirmek, gerilme demek istiyordum.

Boran kekten bir parça alıp çiğnemeye başladığında, babam da çayından büyük bir yudum almıştı. Annemi Boran'ı izlerken yakaladığımda, gülümsedim sebepsizce. Galiba damadına alışmaya çalışıyordu...

"Okulunuz bittiğinde bu hisleriniz devam ederse inşallah, bunun adını koyalım. Sevdim seni."

Boran'ın yudumladığı çayı, kızların dedikodu fısıltıları, annemin yediği kurabiye,benim ise tükürüğüm teker teker boğazımızda kaldığında, hafifçe öksürdüm. Hemen miydi yahu?

"Hemen değil, Eylül. Kızarma hemen."

Babamın içimi okumuş gibi konuşmasına karşı, kendime yelpaze yapıp yüzümü serinletirken, Boran'a baktım. Ben daha onun ailesiyle tanışmamıştım lan.

"Bitmeyecek."

Gülümseme, gülümseme, gülümseme. Ama koca bir gülümseme. Dudağımı dişlediğimde, aileyle tanışma olayını açmamaya karar verdim. Onun aile problemleri vardı, Beren'in halini biliyordum. Tekrar konuşup moralinin bozulmasını istemiyordum.

"İnşallah. Okullarınız bittiğinde el ele çıkın karşıma, gelin, ismini koyalım. Tabii evlenmek isterseniz."

"Ömrümü bir kişiyle geçirecek olsam, bu kişinin kim olacağını biliyorum zaten. Yani... Okulumun bitmesini artık dört gözle bekliyorum."

Daha da kocaman bir gülümseme, yüzümde belirirken, annemin kendi kendine, "Ay ne kadar yakışıyorlar ya..." deyişini duymuştum.

Boran'a bakıp gülümsediğimde, o da bana bakarak gülümsedi.
Ömrümü bir kişiyle geçirecek olsam,bu kişinin kim olacağını biliyordum.

××

7.4.19

4K olmuşuz! Hepinize çok çok teşekkür ederim.

Vee bombalar, bombalar...
Bundan sonra ne olacak sizce? Yorumlarınızı paylaşmayı, minik yıldızımızı parlatmayı unutmayın.

Seviliyor ve öpülüyorsunuz☆

KAFAYI YEMİŞSİN •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin