69: [Acı]

5.2K 305 84
                                    

××

"Ya hamile falan mısın? Ağlamalar, duygulanmalar falan. Ne oluyor Eylül, anlatsana."

Derin bir nefes aldım. Daha fazla uzatmanın bir anlamı yoktu. Elini sıkıca tuttum. "Sonuna kadar dinleyeceksin beni, tamam mı?"

Başını salladığında dudaklarımı ıslattım. "Bugün, yurttayken beni Samet aradı. Hastaneye kontrol için gitmişler. Tahlil yapılmış. Ve..."

"Ve ne? Söylesene? Beren'e bir şey mi olmuş?"

"Boran..." Yutkundum. "Beren... Beren'de kalp yetmezliği başlamış. Genetikmiş sanırım. Anneannende de varmış galiba. Imm...  Samet seni arayamamış. Nasıl söyleyeceğini bilememiş haklı olara-"

"Neden bana hemen söylemedin?"

"Bak, özür dilerim. Söyleyecektim ama Hande'nin yanına gidince... Belki bebeği görünce söylemesi daha kolay olur diye. Yemin ederim amacım gizlemek değildi. Söyleyecektim ama böyle bir şey nasıl söylenir... ben bilmiyorum. O yüzden... Kızma bana ne olur. Toparlamaya çalışıyordum..."

Yüzüne baktım. Sessizdi. Bakışlarını yere sabitlemiş, kaşları çatılmıştı. Dudaklarımı ıslattım. Elimi yanağına koyduğumda bir tepki vermedi.

"Başka ne dedi?"

"İlaçları Beren'in bünyesinin kaldırmadığını söyledi... Bünyesi zayıfmış."

Dişlerinin gıcırtısını duydum. Şu an onu anlayamazdım ne kadar istesem de. Kardeşi zor durumdaydı ve onun elinden bir şey gelmiyordu. Gözlerini kapattığında yanağına bir damla yaş düştü. Kollarımı hiç beklemeden ona sardığımda, belirsiz bir güçle belime sarıldı. Hayır, ağlamasını istemiyordum.

"Boran... Yapma. Yapma böyle ne olur."

"Şimdi... Tedavi olamayacak mı? Öylece ölümünü mü... bekleyecekler?"

"Şşş..." Saçlarını okşadım. "Deme öyle. Sakın. Yok öyle bir şey. Bak, istersen doktorla konuşalım. Vardır çaresi hayatım. Sakın böyle düşünme." Dudaklarımı saçlarına bastırarak onu sakinleştirmeye  çalıştım. Tabii ne kadar işe yarardı, bilinmezdi.

"Beren'in yanına gidelim mi?" diye sorduğumda başını iki yana salladı. "Doktoruyla konuşmadan olmaz."

"Peki... Uyumak ister misin? Ben yanında olacağım."

Burnunu çektiğinde ellerimi yanaklarına koyarak başını kaldırdım ve bana bakmasını sağladım.

"Dinlenirsin biraz... Olur mu?"

"Bir şey olursa uyandıracağına söz ver. Ne bileyim bir haber, mesaj en ufak bir şey."

"Söz veriyorum."

Ayağa kalktığında ben de ayağa kalktım. Merdivenleri çıkıp onunla birlikte giyinme odasına gittik ve üzerimize rahat bir şeyler giydik. Boran her ne kadar istememiş de olsa, onu sakinleştirip giymesini sağlamıştım. Odaya geçip yatağa oturduğumda, kollarımı ona açtım. Yatağa oturdu, başını göğsüme yaslayarak kollarını belime sardı ve gözlerini kapattı. Saçlarını okşamaya başladığımda derin bir nefes aldı.

"Şarkı açalım mı? Rahatlatır..."

Cevap vermedi ama bunu yapmamı istediğini düşünerek kısık sesle, sadece gitar ve piyanonun birleştiği bir müzik açarak komodinin üzerine koydum telefonu.

Kaç şarkı bitmişti bilmiyordum ama Boran'ın nefeslerini yavaş ve düzenli bir biçimde hissedince uyuduğunu anladım. Şimdi başını yastığa koymak için kaldırsam belki bir daha hiç uyumazdı ama böyle de boynunun tutulmasından korkuyordum. Ama şu anda en iyisi hareket etmemekti. Bundan sonra uykusuz kalacağını biliyordum çünkü...

KAFAYI YEMİŞSİN •texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin