××
Gözlerimi yavaşça araladığımda, açmamın bir faydasının olmayacağını düşünüp geri kapattım. Gece boyunca şarkılar dinlemiş, fotoğraflara bakmıştım. En sonunda bir komedi filmi açmaya karar vermiş ama yüzümde bir mimik dahi oynamamasının üzerine geri kapatmıştım. Daha sonra defalarca izlediğim diziyi açmış ve sanırım izlerken uyuyakalmıştım. Yere uzanıp düşmüş olan telefonumu aldım ve ekranı açarak baktım. Şarjım neredeyse bitecekti ve telefonda bir sürü saçma bildirim vardı, görmek istediğim asıl bildirim yoktu.
Boran'la ayrılışımızın üzerinden neredeyse bir ay geçmişti. Bir ay boyunca dışarı çıkmamış, saçma sapan videolar izlemiş, bir sürü diziye başlamış ve bitirmiştim. Artık ne Berk'e ne de Beren'e yazıyordum çünkü Boran neredeyse hiçbiriyle bizim hakkımızda konuşmuyordu. Yani, bana denilene göre.
Leyla'yla tekrar birlikte olduklarına inanmak bile istemiyordum ama geçen günlerden sonra ihtimal vermeye başlamıştım. Beni hiç mi özlemiyordu? Neden geri dönmüyordu?
Kapımın açılmasıyla burnumu çekerek gelen kişiye baktım. "Günaydın!"
"Çok neşelisin, hemen çık git odamdan."
Sezin şöyle bir odaya bakıp, "Ahıra dönmüş lan burası," dediğinde gözlerimi devirdim. Pencereyi açıp yatağımın kenarına oturduğunda ona baktım.
"Eylül'üm, farkında mısın bilmiyorum ama mezuniyetimize günler kaldı. Hadi gel bugün sana alışverişe çıkalım. Ne dersin?"
Aklıma babamın Boran'a kurduğu o cümle gelince, bakışlarım yere kaydı. Okulunuz bitince hâlâ aynı şeyleri hissederseniz gelin, bu işin adını koyalım demişti. Annemlerin ayrıldığımızdan haberi yoktu.
"İstemiyorum, gelmeyeceğim ben mezuniyete."
Sezin kendi kendine, "Kabul edenler, etmeyenler... Kabul edilmemiştir," dediğinde kaşlarımı çattım.
"O mezuniyete gelinecek. Hadi kalk! Daha ne kadar yıkıkları oynayacaksın?""Bir düşüneyim... Ölene kadar."
"Biraz daha saçmala."
Odaya Hande ile Aslı girdiğinde, ikisi birlikte, "Alışveriş zamanı!" diye bağırdı. İkisine sorgulayıcı bakışlar attığımda, "Hayatı bu kadar mı seviyorsunuz gerçekten?" diyerek polar battaniyemi başıma kadar çekip yatağa gömüldüm.
"Hayatı sevmekten ziyade, senin hayata dönmeni istiyoruz. Sana yardımcı olmaya çalışıyoruz. Daha ne kadar yıpratacaksın kendini Allah aşkına ya? Hadi gidiyoruz. İtiraz kabul edilmiyor."
"Aynen öyle."
××
Saatler süren alışveriş sonunda eve dönmüş, kendimi yatağıma atmıştım tekrar. Kızların zoruyla deli gibi alışveriş yapmıştım ve şimdi depresyonuma kaldığım yerden devam edecektim.
Kulaklıklarımı kulağıma takıp, Cem Adrian'ın şarkılarından oluşan playlistime girdim ve bir şarkı açtım. Bu adamın sesini duyunca depresyona girmeyen bir insan yoktur diye umuyordum.
Boran'la ayrıldıktan sonra bir numaradan bana gelen fotoğrafı tekrar açtım. Fotoğrafı en ince detayına kadar incelediğimde beynimde bir ışık parladı. Yatakta doğrulup, fotoğrafı tekrar incelediğimde ne kadar salak olduğumu bir kez daha anladım.
"Lan kızlar! Buraya gelin, bir şey fark ettim!
Anında kapım açılıp, üçü birden bağırarak içeri girip yatağıma atladığında telefonum elimden fırladı. "Allah belanızı vermesin. Yavaş."
Aslı kalkıp yerden telefonumu aldı ve sanki üzerinde toz varmış gibi üzerini temizleyip bana verdi. "Noldu aşkım, söyle."
"Lan ben tam bir geri zekalıyım, biliyor musunuz?" Telefonu alıp fotoğrafı açarken Hande'nin, "Evet, biliyoruz. Bunu mu fark etmiştin?" deyişiyle duraksadım. Bayık gözlerle ona baktığımda bana öpücük attı.
"Sen gerçekten geri zekalısın. Bu fotoğraf galerinde ne bok yiyor acaba?"
"Ver şu telefonu."
Aslı telefonumu almaya çalıştığında sıkı sıkı tuttum telefonu. "Onu sakince bırak!"
Kaşlarını çattığında telefonumu alıp parlaklığını açtım ve fotoğrafı onlara gösterdim."Bu fotoğraf yeni değil. Yeni olmasına imkan yok. Ben bu fotoğrafı gördüm Boran'ı stalklarken. Geçen yaz değil, ondan öncesinden kalma bir fotoğraf. Baya eski. Leyla geri zekalı olabilir ama ben değilim-"
"Hayır sen tam bir geri zekalısın."
"Lan dur."
"Bu fotoğrafı bana yeni diye attı. Üzerindekilere bakılınca zaten anlaşılıyor. Çok iyi hatırlıyorum. Leyla'nın bir arkadaşının doğum gününden bu fotoğraf. Eski olduğu için oltayı yutacağımı sandılar ama ben yer miyim bu numaraları? Yemem."
Hepsi olayı anlamaya çalışırken gülümsedim. "Bunların hepsi yalan."
"Diyorsun?"
"Diyorum."
"Bunların hepsi Leyla'nın oyunu. Boran'la sevgili falan değiller."
"Iq seviyen çok yüksek canım arkadaşım biliyorum. Ama sormak istediğim bir şey var. Madem bunlar Leyla'nın bir oyunu... O zaman Boran neden ayrıldı senden?"
Saatlerce uğraşarak yaptığım kumdan kalenin bir tekmeyle yıkılışına şahit olmuşum gibi bir hüzün çöktü bir anda üstüme. Tamam, bulduğum şey çok mantıklıydı belki ama... Aslı haklıydı.
"Belki Eylül'e sürpriz yapacaktır?"
"Ondan ayrılarak mı... Baya sevindi Eylül."
Bütün mutluluğum yerle bir olduğunda telefonumu kapatarak kucağıma koydum.
"Al kırdın kırdın." Aslı, Sezin'e onu öldürecekmiş gibi baktığında Sezin durdu. "Kalbini."
"Ne olursa olsun. Sürprizi ondan ayrılmadan da yapabilirdi. Boran'ın mantıklı bir açıklamasının olması gerekiyor. Tamam, Leyla'yla belki sevgili değiller ama bu ayrılığın bir açıklaması mutlaka olmalı."
"Onu bunu boş verin. Her şey oyunmuş resmen."
××
14.5.19
Selamlaaar! Nasılsınız?
Bölüm hakkında düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın!
Seviliyorsunuz♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFAYI YEMİŞSİN •texting•
Teen FictionSevdiceem: sama bi şwy söyliyim ni Kafayı Yemiş: Söyle Sevdiceem: sni sebiyom Kafayı Yemiş: Ne? Kafayı Yemiş: Kafan güzel o yüzden öyle diyorsun Kafayı Yemiş: Boran? (Görüldü: 02.18) (Kısaltmalar ve yanlış yazılan kelimeler bilinçli olarak yazılmış...