Allah'ım sen beni koru.. diye başlayan dualarımı sıralamaya başladım. Ve bu sırada kendimi savunacak bir eşya arıyordum. Bu sırada merdivenden inme sesleri gelmeye başladı. Sanırım altıma yapıyorum. Bıçak almak için mutfağa koştum. ikinci çekmeceyi açıp bıçak almıştım ki biri belimden sıkıca sarıldı bana.
"Korkma bebeğim benim. Evde yalnız olduğunu duydum geldim. Kusura bakma haber vermedim, sürpriz yapıyım diye de pencerenden girmek zorunda kaldım. Pencereni kapalı tut mazAllah başkası girse.. cık cık cık. " Kolları arasından sıyrılıp aramıza mesaje koydum.
"Sen ne hakla benim evime giriyosun? Sen gerçekten bi şizofrenm olmuşun. Hemen evimden defol. " beni çok korkutmuştu ve her an bir şey yapabilrdi.Ne yapmalıydım. Onur'a haber vermeye zamanım olur muydu?
"Şizofren değilim ben! Sana ihtiyacım var görmüyor musun. Birinin beni sevmesine ihtiyacım var. Ve senden başka kimsem yok! O lanet olası ailem benden utandıkları için beni terk ettiler. Onlarla birlikte tüm popülerliğim gitti. Yanımda kimse kalmadı. Sadece sen varsın. Ne yapayım başka? O Onur denen çocuktan vazgeçmen için ne yapmalıyım? Sen üzülme diye ondan dayak yedim ben! Sırf sana fahişe dediğim için mi benden nefret ediyorsun? "
"Sende gidersen ne olur bana hiç düşündün mü? " diye bağırark konuştu. Şu an karşımda çok acınası duruyordu ve neredeyse ona gidip sarılacaktım. Ne yani ailesi ondan utandığı için öz oğullarını terk mi etmişlerdi. Ne yapmalıydım? Hayır o beni sahilde bayıltmaya ve türlü şeyler yapmaya kalkışmıştı. Bu sefer vicdan azabı duymayacaktım. Bana fahişe demeye de hakkı yoktu.
"Seni istemiyorum. Zaten çıktığımızda da beni sevmemiştin bende seni sevmemiştim. Bunu biliyorsun şimdi kabaran yalnızlık duygun yüzünden, senin için hayatımı mafetmeyeceğim. " derin bir nefes alıp bana yaklaştı.
"Asıl beni redderek hayatını mafettin güzelim. " değişen ruh hali beni afallatmıştı ama bozuntuya vermedim.
"Bundan sonra olacaklardan sen sorumlusun, hayatını öyle bir mafedeceğim ki ailenle bile aran bozulacak. " ne biçim bir tehtitti bu? Ailemle aramı kimse bozamazdı buna izin vermezdim. Biz birbirimize aşırı bağlıydık ve hiç kimse bağlarımızı koparamazdı.
"Şimdi evimden def ol! " diye bağırdım. Gülerek mutfaktan çıktı ve ardından kapının açılma ve kapanma sesi duyuldu.
O sevdiklerime zarar veremezdi öyle değil mi? Bu kadar acımasız olamazdı. Onu sevmediğim için bunları yapamazdı değil mi? Tabii ki cevabı biliyorum bunların hepsini yapardı. Çünkü pisikolojik baskı içindeydi. Bir an Onur'la ayrıldığımızı ardından annem ve babamla kavga ettiğimizi, Damla ile küstüğümüzü hayal ettim. Beni yalnız bırakacaktı belkide. Herkesle aramı bozacak ve herşeyimi elimden alacaktı. Ama tek neden onu sevmemem, reddetmem miydi? Sanki söyleyeceği şeylere hazırlıklı gibi o kadar emin konuşmuştu ki kafam karıştı. Hayatım bu kadar iğrenç olmak zorunda mıydı? İçimden sayısız kez dua edip yatağıma girmek üzere yukarı kata çıktım. Telefonumun mesaj sesiyle komidine uzandım.
Kimden: Onur
-Helen cevap ver!
demekki bundan önce de mesaj atmıştı. mesaja baktığımda 3 dakika önce gönderilmişti.
-Emir neden sizin evden çıktı?
Belkide Onur'un göreceğini bildiği için kapıdan çıkmıştı. diye düşünürken yeni bir mesaj geldi.
Kimden: Onur
-Size geliyorum kapıyı aç.
Ona herşeyi anlatacaktım. Aramızda herhangi bir gizlinin kalması uygun olmazdı. Hızla aşağı inip kapıyı açtım. Bu sırada Onur da bahçe kapısından giriyordu. Yanıma gelir gelmez,
