Multi: Çağrı -Helen'in abisi -
Uyandığımda Cumartesi gününün verdiği mutlulukla yataktan kalktım. Dünden kalan alışveriş yorgunluğumu atmak için sopsoğuk bir duş aldım. Dün benim için fazla aksiyonlu başlasa da çok güzel bitmişti. Onur’la birlikte o mağzadan bu mağzaya girmiştik. Bir sürü kıyafet denemiştik ve birbirimizin zevkine uyanları almıştık. Duştan çıkıp odama girdim. Perdenin kapalı olduğundan emin olduktan sonra iç çamaşırlarımı ve dün Onur’la aldığımız kırmızı taytımı ve benim çok sevdiğim siyah üzerine beyazla ‘NEW YORK’ yazılı belimi açıkta bırakan Crop Topumu giydim. Ayağıma da siyah bileksiz converselerimi geçirdim. Saçım kurumaya başladığı için kurutma gereği duymadan sıkı bir topuz yaptım. Gözüme eyeliner ve siyah göz kalemi sürdüm. Neşeli bir şekilde aşağı indim. Annem krep yapıyordu.
“Günaydın annişim. “
“Günaydın kızım. Bu gün fazla mı neşelisin ne? “
“Abim izine geliyor daha ne olsun? “, bu gün abim bir haftalık izne geliyordu ve bu benim için fazla önemliydi. Birkaç kere telefonda görüştüğümüzde Elif’in onu ziyarete geldiğini ve bitirdiklerini söylemişti. Pek üzülmüş gibi değildi. Elif’i sevdiğini biliyordum, belli ki uzlaşmışlardı. Ne diyim? Abime Onur’la olan ilişkimi anlatmak istiyordum. O bana ‘sevdiğin birisi olduğunda ilk bana söyleyeceksin, eğer başkasından duyarsam kötü olur. ‘ diye uyarıda bulunmuştu. Abimle aramız çok iyiydi.
“Günaydın meleklerim. “ diye aşağı indi babam. Annem,
“Günaydın. “ dedi gülümseyerek
“Günaydın koçum. “ dedim yanına gidip elimi omzuna atarak. Babama böyle hitap etmeye bayılıyorum.
“Günaydın meleğim. “
“Abim kaçta geliyor? “ diye uykulu bir ses belirdi arkamızdan. Hepimiz aynı anda “sanada günaydın Atakan! “ dedik birbirimize bakıp sırttık
.“Size de size de , ee abim ne zaman geliyor? “ bu sırada kapı çaldı, ben bakarım deyip koşarak kapıya gittim. Hevesle kapıyı açıp abimin boynuna atladım.
“Dur cadı ya düşeceğiz. “ dedi gülerek. Kollarımı boynundan çektim ve gülümseyerek yüzüne baktım.
“Çok özledim ya ne yapıyım?” derken içeri geçmişti bile. Sırayla anneme, babama ve Atakan’a sarıldıktan sonra birlikte salona oturduk. Annemin gözleri dolu dolu olmuştu.
“Açsındır sen kahvaltı hazır oturalım istersen. “ dedi annem.
“Senin yemeklerini özledim annem. “ deyip yanağını sıktı. Hep birlikte kahvaltıya oturduk.
“Kızım kreplerden komşularımıza da götür. “ dedi annem ve tabağa krep koydu. Bu sırada abim, babam ve Atakan’a asker anılarından birkaçını anlatmaya başlamıştı bile. Annemin uzattığı tabağı alıp Onurlara gittim. Bahçemizi ayıran çitlerin arasındaki kapıdan geçip bahçelerine girdim. Kapıyı çaldım açanın Onur olmasını isterdim ama Çağtay’dı.
“Hoş geldin Helen abla! “ dedi bağırarak muhtemelen Onur’a gönderme yapıyordu.
“Annem yapmıştı da.. “ deyip tabağı uzatmamla arkada beliren Onur’u görmem bir olmuştu. Dağılmış saçları, lacivert şortu, yeni uykudan uyanmış gözerli ile bana bakıyordu. Evet, üzerinde bir şey yoktu.
“Helen abla teşekkürler, sen gelmeseydin uyanmayacaktı. “ dedi Çağtay gülerek. Bende zorla gülümsemiştim ve gözlerimi Onur’dan ayırmamıştım.
“Krepleri sen yapmadın değil mi? “ dedi Onur. Salak şey! Ama çok tatlı ya!
“Hayır ben yapmadım. “ dedim gözlerimi devirerek.
“Afiyet olsun! “ dedim. Arkamı dönüp eve doğru yol aldım. Kendime gelmeliyim. Ama bu mümkün değildi sanırım. Gözlerindeki o uykulu görüntü, saçlarının dağınıklığı en önemlisi lise üçe gitmesine rağmen o kaslar! Ah! İnanılmaz. Çok.. sexydi! Hey bunu ben mi dedim. Tamam içime sürtük kaçtı. Kendimle boğuşurken verandaya ulaşmıştım bile. Mutfağa girdiğimde bizimkiler başlamışlardı. Annem hariç. Bensiz boğazından geçmemiştir kadıncağızın.
“Annem hariç herkes başlamış. Zaten ben kimim ki annemden başka düşünenim yok. “ dedim triplenerek. Büyünün etkisi içimde bir yerlerde elbet vardı ve sanırım Onur’u gördüğüm anda ortaya çıkacaktı.
Hep birlikte eğlenceli bir kahvaltı yapmıştık. Cumartesi olmasına rağmen annem ve babam şirkete gitmiş mutfak işleri bana kalmıştı. Abim dinlenmek için odasına çekilmiş Atakan ise arkadaşlarıyla buluşacağını söyleyip hazırlanmaya çıkmıştı. Aman ne güzel! Helen de burada mutfak temizlesin. Eğer büyüyünce mucit olursam –ki bu mümkün değil- kesinlikle mutfak toplayan robot yapacağım. İş yaparken saçma düşüncelere dalamak hobilerim arasında olduğu için bu durumu garipsememiştim. On beş dakikaya kalmaz mutfağı toparladım. Atakan’a bakmak için yukarı çıktım. Kapısını tıklatmadan içeri girdim. Saçlarını yapıyordu.
“İnsan bi kapıyı çalardı!” hayır yani nolcak ki?
“Tabii o insana söylenir. Senin gibi insan görünümlü iki ayaklı yaratığa değil. “ dedi hahaha çok güldüm.
“Eğer özenle yaptığın saçlarının bozulmasını istemiyorsan susmalısın. “
“Tehditlerini geliştirmişsin canım ablacım. “ Ha şöyle yola gel!
“Bana dön bakıyım. “ üstündekileri incelemeye başladım. Siyah, fermuar yeri ve şapkasındaki ipleri beyaz olan bir ceketin altına siyah, üzerinde beyaz ne yazdığını okuyamadığım yazılar olan tişört, pantolon olarak ise kot skinny, ayakkabı olarak ise siyah bağcıklı botlarını giymişti.
“Aferin güzel seçimler. “ dedim baş parmağımı yukarı kaldırarak.
“Size iyi eğlenceler! “ deyip odasından çıktım. Abimin kapısını ‘tıklattım’ gel! Sesini duyunca içeri girdim.
“Uyumuyor muydun? “
“Gelirken uyumuştum zaten uzanıyordum sadece. “
“Yorgunsan gidiyim? “dedim soran gözelerle bakarak.
“Helen! Çıkar ağzındaki baklayı. “ beni bu kadar tanıyan bir abim olduğu için çok şanlıyım sanırım.
“Yaa. Abi şey.. “ diye gevelerken,
“Kimle çıkmaya başladın. “ OHA! Lan o kadar mı belli oluyor?
“Iıı.. Onur’la “ Onur’a bir koruma ayarlamalıyız çünkü hayati durumu tehlikede. Abim ya onu öldürecek ya da tanışmak isteyecek. Umarım bir sorun çıkmaz diyerek dua etmeye başladım…
GÜZEL BİR BÖLÜM OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.. UMARIM SİZ DE BEĞENMİŞSİNİZDİR.
BEĞENİLERİNİZİ YADA KÖTÜ DÜŞÜNCELERİNİZİ DİLE GETİRİN LÜTFEN!
![](https://img.wattpad.com/cover/11729671-288-k424016.jpg)