Bir anda kahkahayı bastı.
“Saçmalama Helen, öyle bir şey yok. “ oh be bende gerçekten birlikte banyo yapacağız sanmıştım.
“Sen banyoya gir, ben beklerim, çıkınca da pansuman yaparım. “
“Hasta olursun eve git, ben kendim yaparım pansumanımı.”
“Emin misin? “
“Evet. “ deyince yara olan bacağıma eğildi ve küçük bir öpücük kondurdu. Ve ben her zamanki gibi titrememe engel olamadım.
“Görüşürüz. “ odadan çıkınca sevinç dansı yapmaya karar verdim, ve ayağa kalktım. Ancak yara olan bacağım buna izin vermedi, ve ağzımdan istemsiz bir inleme çıktı. Kapı hızla açıldı.
“Ah! Helen bir kerede sözümü dinlesen. “ deyip kucağına aldı ve beni banyoya taşıdı.
Yavaşça küvete oturttu ve ılık su ayarladı,
“Acele et. “ deyip banyodan çıktı.
Hassas bir vücudum olmasından nefret ediyorum. Gerçi sert düşmüştüm ama yinede bu kadar olmaması gerekiyordu. Beklide sadece Onur’un beni taşımasını istediğim için ve eve gitmesini istemediğim için bu kadar ağrıyordu. Psikolojik bir şey olabilir diye düşündüm, ve ayağa kalktım. Nasılsa odamdaydı, değil mi? Yavaşça ayağa kalktığımda ayakta durabildiğimi gördüm. Kendimi çok iyi tanıyorum ya! Bir kere başımı bir kere vücudumu yıkadım ve bornozumu giydim. Kıyafetlerimi getirmemiştim, ve Onur’un yanında iç çamaşırlarımı rahat alabileceğimi sanmıyorum. Kapıyı açıp kafamı odaya uzattım. Yoktu. Vücudumu tamamen kapıdan çıkartıp yatağıma doğru yol aldım. Masamın üzerinde not vardı.
‘rahat giyinmen ve hasta olmamak için eve gidiyorum. Duş alıp geleceğim sakın kendi başına bir şey yapmaya kalkma, beceremesin zaten.’
Beceremezmişim hıh. Beceriksiz miyim ben? Evet. Bir kerede benim yanımda ol iç ses ya!hep onu tutuyorsun, alınıyorum. Ama doğruları söylüyor çocuk, ben doğrunun yanındayım.
Ah! Gerçekten bir şizofren gibi davranıyordum, iç sesi ile konuşan bir şizofren. Kıyafetlerimi almak için dolaba yöneldim. İç çamaşırlarımı giydikten sonra yaramın açıkta kalması için siyah şort, üzerim için ise üzerinde ‘rock in roll’ yazan siyah tişörtümü giydim ve saçlarımı kuruttum. İç sesim beceriksiz olduğuma kanaat getirdiği için pansuman yapmaya kalkmadım. Ve yatağa uzanıp düşündüm. ONURARTIKBENİMSEVGİLİMDİ. Bu çok değişik bir duygu, yani sevdiğin insanın seni sevmesi ve sevgili olmak. Ne Berk’te ne de Emir’de böyle olmamıştı. Ben ilk görüşte aşk demiştim buna ama Onur, aşka inanmadığını ama sevgiye bütün kalbiyle inandığını söylemişti. Bu yüzden ilk görüşte aşk değil, şıpsevdi diyerek Onur’un söylediklerine uyarladım. Gerçi ben aşka inanıyorum. Tabii herkes aşk bir gün biter diyor ama ben onlara inat, aşk sonsuza kadar sürer diyorum. ve bu sonsuzluğun Onur’da başlayıp hiç bitmeyeceğine inanarak seviyorum onu.
“Helen? Daldın gittin. “ diyen SEVGİLİMİN sesiyle dünyaya döndüm.
“Sen ne zaman geldin?”
“Şimdi geldim, sen beni mi düşünüyordun yoksa? Bu kadar daldın. “ evet.
“Evet seni düşünüyordum. “ dedim bir anlık gelen deli cesaretiyle.
“Ben bölmeyim, sen düşünmeye devam et o zaman. “ dedi ayağa kalkarken. Ne saçmalıyor bu çocuk.
“Gerçeği varken hayalini napayım. “ dedim bende gülümserken. Evet şu an çok açık sözlüyüm.
“Peki o zaman. “ deyip yanıma oturdu. Yatağın üzerindeki pansuman malzemelerinden pamuğu aldı, zaten yıkandığım için temizlemeye gererek duymadı sanırım ve tentürdiyot’u pamuğa döktü. Hafif dokunuşlarla yaramın olduğu yere sürdü ve üflemeye başladı. Nefesi, nefesimi kesiyordu. Onu izlerken saçlarının nemli olduğunu fark ettim ve böyle.. ımm… Fazla sexydi. Düşüncelerimin daha fazla sapıklaşmaması için Atakan’ı düşündüm. Nerdeydi bu velet. Telefon görüşmesi diye gitti, iki saat oldu, ablası öldü mü, kaldı mı? Zaten biz kimiz ki merak edenimiz bile yok.
Kapının açılmasıyla kendime geldim. Anne?
“Kızım ne oldu? Aa Onur yavrum hoş geldin. “ dedi bana kaş göz işareti yaparak. Annem iyice çöpçatan olmuştu. Evet arkadaşlar annemi de kaybettik.
“Bir şey yok. Düştüm Onur’da bana pansuman yaptı. “ dedim Onur’a bakarak.
“Sağ ol oğlum. Helen sakar biraz. “ sağ ol anne ya sevgilime de rezil ettin beni.
“Önemli değil, ne demek. Zaten birazda bu durumun suçlusu benim. “
“Yinede sağ ol. “ dedi annem. Ben yokmuşum gibi konuşmaya devam ettiler.
“Ben çıkıyım siz rahat rahat konuşun isterseniz. “ deyince ikisi de aynı anda bana bakıp sırıttılar.
“Neyse ben gidiyorum, şirkette işler yoğundu biraz uzanacağım. Baban gece geç gelecek haberin olsun kızım. “ annem odadan çıkınca Onur’a,
“Annemle iki dakikada kaynaştınız bakıyorum. “
“Kıskandın mı? “
“Ne?! Annemi mi? Saçmalama. “
“Kıskanmadıysan bile seninle konuşmadığım için bozuldun. “
“Sen saçlarını niye kurutmadın.” Dedim konu değiştirerek.
“Sen şimdi pansuman yapmaya kalkarsın, beceremesin diye aceleyle geldim, kurudular zaten. “
“Sen benim beceriksiz olduğum kanaatine nerden vardın Bay Çok Bilmiş. “
“Hani Bay Zihin Okuyan’dı? “
“Konuyu değiştirme. “ dedim kesin bir ses tonuyla. Bu numaralar bana işlemez yakışıklım.
“Geçen hafta cumartesi odanda örgü örmeye çalışıyordun ve beceremiyordun, hatta baya bi sinirlendin, şişleri ve ipi çöp kutusuna attın. Sonra… yine geçen hafta bir börek yapmıştın ve bana getirmiştin, böreği yerken zehirleniyordum be. İçine tuz yerine şeker katmışsın, Allah’tan evde bir tek ben vardım da kimseye rezil olmadın. Ve aynı hafta içinde bir sürü beceriksizlik. “ evet doğruydu, hem de hepsi...
ÖNCEKİ BÖLÜMSEN DAHA UZUN OLDU.
UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR.
VOTE VE YORUM BEKLİYORUM...
