-40-Sende Bu Salağı Çok Seviyorsun

1.7K 44 15
                                    

Oflayarak yataktan kalktım banyoya gittiğimde yüzümde, dünden kalma izler vardı. Kızarmış göz altları, kurumuş dudakalar, birbirine girmiş saçlar, şaşırmış mıydım; hayır. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odaya geçtim. Gece ağlarken birçok şeyi kırıp dökmüştüm ve toplamayacaktımda. Akşam üstü eve gelmiştim ve gelir gelmez babam bana düşmanıymış gibi baktı. Artık onun kızı değildim ve gidecektimde zaten. Onun kızı değilsem onun evinde de kalmaya hakkım yoktu değil mi?

Üzerime siyah kalın bir kazak ve siyah dar paça pantolonumu giydim. Siyah nikelarımı da kutusundan çıkartıp ayağıma geçirdim, saçlarımı tepeden sıkıca bağlayıp, makyaj masama oturdum. Kapatıcıyı alıp özellikle göz altlarıma sürerek kırmızılığı kapattım. Klasik ve hafif bir makyaj yaptım. Bir kaç kez aynada kendi kendime gülümsemeye çalıştım ama pek başarılı olamadım. Aynanın başından kalkıp kapıdan çıktım. Kahvaltı yapıyorlardı, hiç umursamadım. Annem,

"Kızım bir şeyler ye! " dedi. Her ne kadar 'sizin kızınız yok ' demek istesemde susmayı tercih ettim.

"Bir de bize kızıyor musun Helen? Asıl kızması gereken biziz. " dedi Ömer Bey,

"Asıl sorun ne biliyor musun? Senin bana tokat atmanı zerre kadar umursamıyorum, asıl umursadığım öz ailem bile bana inanmazken, sevgilimin bana koşulsuzca inanaması bana destek olması. "

"Sevgilin olduğunu bilmiyordum. "

"Bilmememen doğal çünkü benimle hiç oturup konuşmadın, sen beni tanımıyorsun, kızındım ben senin ama kızını tanımaya çalışmadın bile. Bizi en güzel okullara gönderdin, istediğimiz herşeyi almamıza izin verdin ama çocuklarınla bir kere oturup konuşmadın. Eğer beni tanımış olsaydın saçma sapan şeylere inanmazdın. Ama artık bir önemi yok anladın mı? Çünkü sen benim babam değilsin! " ağlamamk için kendimi zor tutuyordum. Ağlamamalıydım, ben güçlüydüm, güçlü olduğumu göstermeliydim.

"Merak etmeyin en yakın zamanda da başka bir eve geçeceğim, bir yabancıyı evinizde beslemek zorunda değilsiniz. " dedim. Ve arkamı dönüp kapıya yöneldim. Askılıktan ceketimi aldım ağır hareketlerle giydim ve anahtarımı da alıp evden çıktım.Onur'un daha uyanmamış olma ihitmalini düşünerek onu uyandırmak için evlerine gittim. Zile basıp açmalarını bekledim. Nesrin teyze kapıyı açtı.

"Hoşgeldin! "

"Hoşbuldum, acaba Onur uyandı mı? "

"Hayır sabahtan beri uyandırmaya çalışıyorum ama uyanmadı, gelsene içeri. " içeri girdim ben daha demeden kadın anladı tabii,

"İstersen uyandırmayı bir de sen dene. " dedi gülümseyerek, ama ben odasını bilmiyorum ki, tam soracakken;

"Merdivenden çıkınca 3. kapı. " bunlarda zihin okuma genetik gerçekten, yada ben fazla salağım. Merdivenler çıkıp 3. kapının önüne geldiğimde beni neyin karşılayacağını bilmeden odaya girdim.

"Ya beni bi rahat bırakın. Hafta sonu bile rahat vermiyorsunuz! " diye bağırmaya çalıştı, ama uykuluyken pek beceremedi. Hiç bir şey söylemeden yanına gittim ve yatağın kenarına oturdum.

"Benim yüzümü bir saat fazladan göreceksin fena mı? "

"Ne yüzü anne ya? " diye yavaşça gözlerini açıp bana baktı bir an tuhaf olsada hemen toparladı.

"Ne işin var senin burda? "

"Sevgilimi uyandırmaya geliyorum ve aldığım tepki bu mu? Neyse bu gün Batu'nun doğum günü partisi için hazırlıklara başlayacağız ya hani, hatırladın mı? "

"Ah! Tamam ya! "

"Ayrıca hediye almaya da gideceğiz. "

"Tamam. Ben bi duş alayım çıkalım. " kafamı sallayıp yataktan kalktım, oda yorganı üzerinden çekip kalktı. Banyoya giderken sanki bir şey hatırlamış gibi,

sonsuzum olHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin