-54- Salak

514 13 7
                                    

Şimdi aramızda uçurumlar vardı, duvarlar örülmüştü. Ve bunların tüm sorumlusu bendim. Salak olduğumu tüm hikayelerdeki kızlar kadar aptal olduğumu biliyordum ama yine de bir şey, Onur'un hastalığım için bana acıdığı düşüncesi, beni yeyip bitiriyordu. Bunu düşünmek istemiyordum, çünkü bu bana Onur tarafından yapılan en ağır hakaret olurdu. Onun böyle yapmadığını biliyordum. O öyle değildi çünkü, hastalığımı bildiği halde benden ayrılır ama gölge gibi peşimde olurdu, ama yine de bana acıyıp benimle birlikte olmaya devam etmezdi. Peki ben ne yapıyordum? Bir haftadır bunu bile bile ondan uzak durmaya çalışıyordum. Mazoşist miydim bazen emin olamıyordum.

 Evde sıkıntıdan patlamak üzereydim. Kimse yoktu. Atakan dışarı çıkmıştı annem ve babam da şirketteydi. Bense başımı yataktan aşağı sarkıtmış ters bir şekilde aynaya bakıp saçma sapan yüz ifadeleri yapıyordum, ki elbette onu düşünüyordum. Bir anda telefonumun çalmasıyla irkildim. Bilmediğim bir numaraydı.

"Alo? "

"Oyunun başladığını biliyorsun, bu sefer kaybeden sen olacaksın! " 

"Sen- " daha ben bir şey demeden telefonu yüzüme kapattı. Kardelen yapıyordu bunu bundan emindim, hala intikam peşindeydi, hala canımı acıtmaya çalışıyordu sanki yeterince acıtmamış gibi, sanki daha fazla acıtabilirmiş gibi. Uyuşuk adımlarla yataktan kalktım ve mutfağa indim, bu oyun ne zaman bitecekti ve onun dediği gibi bu sefer kazanamayacak mıydım? Aslında oyunun sonu benim için önemli değildi, şu an için Onur'u kaybetmiş olmam bile beni yeterince umursamaz yapıyordu. Ah ben sanki tamamiyle bitirmişiz gibi konuşuyordum. Ben su içerken kapı çaldı. Bir an tedirgin olup kapıya hızla yaklaştım dürbünden bakınca kimseyi göremedim. Yavaşça araladım kapıyı, kimse olmadığından emin olduğumda kapıyı ardına kadar açtım. Paranoyak mı olmuştum? Yoksa aslında kapı çalmamış mıydı? Endişelenmeye başlamıştım. Tam kapıyı kapatıyordum ki Onur'u kaldırımda otururken görmüştüm. Yere bakıyordu ve eliyle yerdeki taşlarla ilgileniyordu. İçim gitmişti, yanına gitmek istiyordum ama gururum, düşüncelerim buna izin vermiyordu. Aklımdaki o küçücük şüphe beni ondan uzak tutmaya yetiyordu. 

Sanki benim ona baktığımı anlamış gibi o da kafasını kaldırdı ve göz göze geldik. İfadesizce birbirimize bakıyorduk. Gülümsedi. Ben bir haftadır o gülümsemenin özlemiyle yaşıyordum o ise bana özlemimi gidermem için ödülümü veriyordu. Onu deli gibi özlemiştim, şu an bile ona deli gibi sarılmak istiyordum, kaburgalarını kırarcasına hem de. Bende ona gülümseyip kapıyı kapattım. Kapıyı kapatıp dürbünden izlemeye başladım. Şaşkın bir halde kapıya bakıyordu. O da beni özlemişti, ara vermek bile istememişti zaten. Belki de özlemek bize iyi gelirdi diye düşünmüştüm o zaman, birbirimizi ne kadar sevdiğimizi daha iyi anlarız diye düşünmüştüm. Ve benim açımdan bu ufacık da olsa iyi olmuştu. Onu o kadar çok seviyordum ki artık terasta yatıyordum, perdelerini zaten kapatmıyordu o uyuyana kadar onu izliyordum, uyuduktan sonra bende uyumaya çalışıyordum, bir haftada kim bilir kaç kez onun bana nefret dolu sözlerini duyarken kan ter içinde uyanıyordum. Ondan uzaklaşmamın belkide bir diğer nedenlerinden birisi onu tüm bu bataklığımdan çıkartmaya çalışmaktı. Çünkü o beni üzgün gördükçe üzülüyordu. Bana kıyamıyordu, benim yanımda dururken o da yıpranıyordu bunun farkındaydım. Olaylar biraz durulsun yeterdi belkide, her şey üst üste gelmişti sonuçta. 

Koltukta uzanmış her gün düşündüğüm şeyleri tekrar düşünüyordum. Sıkılmıştım evde ve belkide biraz sahile gitmeliydim. Koltuktan zorla da olsa kalkıp yukarı çıktım. Üzerime salaş beyaz kolsuz altıma da kot şortumu giydim. Telefonumu ve kulaklığımı alıp aşağı indim. Ayakkabılıktan beyaz spor ayakkabılarımı da giyip anahtarlıktan anahtarlarımı aldım. Kapıyı açıp sokağa göz gezdirdim, Onur gitmişti, hızla kapıyı kapatıp anahtarımla kilitledim. Anahtarımı kotumun cebine sıkıştırıp yürümeye başladım. Yürürken aynı zamanda şarkı seçiyordum, en son The Script - Nothing şarkısında durdum. Onu açıp kollarımı birbirine doladım ve sitenin girişinden çıktım. Akşam üstü olduğu için pek fazla kişi yoktu sahilde. Bende düşüncelerimin beni boğmasına izin verdim. 

sonsuzum olHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin