Telefonu kapattıktan sonra pijamalarımı giyip yatağa uzandım. Uzun zamandır ilham perilerim olmadığı için şiir yazamıyordum.Komidinin çekmecesinden kalemimi ve defterimi alıp aklıma birşeyler gelmesini bekledim. Beklediğim ilham gelince yazmaya başladım.
Tanımadan sevdim seni,
Tanısaydım daha çok mu severdim?
Bensizken baktım sana,
Benleyken daha mı sensizdim?
Sessizce geldim sana,
Gürültülü mü severdin acaba?
Kaderdi beni sana getiren,
Yine kader mi alacak seni ellerimden?
Yavaşça defterimi kapattım. Kalemimi ve defterimi çekmeceye koyup yatışa geçtim.
Yeni bir Pazartesi gününe yeni bir küfür savurarak yataktan kalktım. Okulu icat edeni bulursam gözlerine limon sıkıcam ardından elektrikli sandalyede en son dereceye getirip günlerce elektrik vereceğim. Tabii bununla kalmayacağım karnına demir sokup gücü tükenene kadar demiri çıkarmayacağım. En son kafasını matkapla delip öldüreceğim. Ben bunları düşünürken elini yüzümü yıkayıp dolabının karşısına geçmiştim bile. Dolabımdan, krem rengi sade kazağımı ve kahverengi yeleğimi alıp üzerime geçirdim. Altıma kahverengi dar paça pantolonumu ve dün dolabımın kenarına koyduğum krem rengi ugglarımı giydim. Saçlarımı tepeden salaş bağladım. Kapıdan çıkarken çantamı da alıp aşağı indim. Babam ve annem işe gitmişti ve yanlarında abimi de götürmüşlerdi. Atakan ise çoktan gitmiş olmalıydı. Onur'a mesaj attım,
Kime: Onur
-Ben çıktım seni bekliyorum.
Evden çıkıp kpının önündeki kaldırım taşına oturdum.
Kimden:Onur
Seni bekletmeyeceğimi bilmeliydin arkana bak.
Arkama döndüğümde Onur'u gördüm. Üzerinde siyah bir deri ceket altında siyah Sknny vardı. Ayakkabısı ise siyah spor ayakkabıydı. Okul çantası haricinde elinde bir de spor çantası vardı.
"Spor çantası?" dedim soran gözlerle bu sırada siteden çıkmıştık.
"Bu gün antremen var. "
"Ne antrenmanı?
"Helen basketbol takımındayım biliyorsun değil mi?"
"Hiç söylemedim ki. " dedim tüm sevecenliğimle. Ama söylemedi yalan mı?
"Birbirimizin adı ve soy adından başka bişey bilmiyoruz bence.''
"Katılıyorum. Belkide hızlı davrandık ne dersin? "
"Ne alakası var? Belki de yeniden tanışmalıyız? "
"Anlamadım? "
"Anlamıyacak bişey yok Helen sanki hiç tanışmamış gibi davranıp birbirimiz hakkında sorular soracağız. "
"Peki. " kulağa hoş geliyordu ama okul?
"Okul? Geç kalırız. İlk ders Edebiyat ve kaçırmak istemem doğrusu. "
"Peki sen nasıl istersen. " dedik ve tek kelime etmeden yürümeye başladık. Sanırım o da benim gibi oyunu düşünüyordu. Eğlenceli olacak gibiydi.
...
8 sıkıcı dersin ardından nihayet eve gidebilecektik. Utanmadan zil çaldığı anda 'Yaşasın özgürlük' diye bağıracaktım. Tamam derslerim kötü değil ama hangi öğrenci okulu sever ki?
"Oyun ne zaman başlayacak bir şey söyledi mi Onur? " dedi Damla ceketini giyerken.
Tabii ki de ona oyunumuzu anlatmıştım.
"Sanırım eve birlikte gitmeyeceğiz. Çünkü oyun okul bitince başlayacaktı ve okul bitti."
Damla'yla birlikte bahçe kapısından çıkıp sarıldıktan sonra ayrıldık. Onur'u sınıftan çıktıktan sonra bahçede de görmemiştim. Yağmur çiseliyordu ve ben bu anın tadını çıkartmak istediğim için okulun biraz ilerisindeki taşa oturdum. Şimdi nasıl olacaktı? Onur ve ben yeni tanışıyormuşuz gibi yapacaktık ee bu durumda sevgili de değildik. Zaten özellikle Emir yüzünden doğru dürüst cicim günleri bile yaşayamamışken ayrılacak mıydık? Banane ya!
"Büyüyünce çocuğun olmayacak kalk oradan. " diye dürttü tanıdığım ses. Hey ilk tanışmamız böyle mi olacaktı?
Artık bölümleri hızlı atamayacağım okul vesilesiyle babam interneti kapatacak ve günlük yalnız bir saat açık olacak onda ise araştırma ödevlerimizi yapabileceğiz sadece hafta sonu bir kısıtlama yok sanırım ama hafta sonu da dershanem var. Vakit buldukça yazacağımdan hiç şüphe etmeyin. Umarım anlayışla karşılarsınız.
-Teşekkürler.
