Aera José'nin çalışma odasında oturmuş adamın işlerini bitirmesini beklerken bir yandan da kitabını okuyordu. Neredeyse tamamen öğrendiği okuma yazma yüzünden birkaç günde ondan fazla kitap okumuştu. José'ye bir bakış attı. Adam sanki dünyanın en önemli göreviymiş gibi mektup okuyordu. Acaba o mektuplardan kadınlara ait olanları var mıydı? Yüzünü buruşturdu. Ancak uzun zamandır sormak istediği soru aklına gelince kadınları hemen unuttu. "José," diye seslendi başını uzatarak. Adam başını kaldırmadan konuştu. "Hm?"
"Neden artık kanımı içmiyorsun?" diye sordu Aera dudaklarını ısırarak. "Beğenmedin mi?" José'yle anlaşması üç günde bir kanını vermesi yönüneydi ama adam sadece bir kez beslenmişti. O da Kuzey'e giderkendi.
Sorusu José'yi bir süreliğine durdurdu. "Bilmem," dedi kral başını kaldırarak. Aera'nın koltukta bacaklarını açarak oturduğunu ve kitabı dizlerine yasladığını görünce hızla kafasını çevirdi. "Ne zaman düzgün oturmayı öğreneceksin?"
"Ah, kusura bakma." Oturur pozisyona geçerek dirseklerini koltuğun kolluklarına dayadı. Elleri aşağı sallanıyordu. "Eee," dedi kafasını yana eğerek. "Artık kanım ilgini çekmiyor mu?"
"Kanın ilgimi çekmediğinden değil," diye mırıldanırken adam tekrar mektuplara döndü. "Sadece bir anda yüklenmek istemedim. Alışman lazım."
"Alıştım," diyerek itiraz etti Aera. "Ama o gün önce dişlerinle kanımı çektiğini hissettim. Sonra boynumdan emerek içtin. Neden öyle yaptın? Ne değişiyor?" O kadar uzun bir cümle kurmuştu ki neyden bahsettiğini bile unutuyordu az kalsın. José ayağa kalkarak avuçlarını masaya dayadı. Hafifçe eğilmişti. Gözlerine düşen saç tutamlarının arasından kahverengi gözleri doğrudan Aera'ya dikilmişti. "Dişlerine çektiğin kan seni güçlendirir," derken ağırlığını bir ayağından ötekine verdi adam. "Kanını emmek daha çok... zevk içindir. Boynunu emmek eğlenceliydi."
Bunlar iltifat mıydı? Tanrı aşkına eğlenceli de ne demekti! José neden her şeyi böyle saçma kelimelerle süslüyordu ki? Doğrudan söylese olmuyor muydu? Aera'nın bu tür konuşmaları anlayıp en doğru sonuca varması dakikalarını alıyordu.
En sonunda pes ederek, "İltifat mı ettin?" diye sorunca adamdan aldığı "Yoo," cevabıyla morali bozuldu. Somurtarak tekrar yerine yerleşirken bacaklarını öyle bir açarak oturdu ki José'nin öfkeli bakışları anında öne dönd. "Kes şunu."
"Beni sinir etme o zaman."
"Düzgün durman senin yararına."
"Hah! Sanki beni öldürebilecekmişsin gibi."
"Hayatta ölümden daha kötü şeylerde vardır."
José'nin buz soğukluğunda söylediği sözler Aera'yı ürpertti. "Ne gibi?"
"Hiç. Ben iyi bir adamım. Sana istemeyeceğin şeyler yapacak değilim."
İkisinin rekabet dolu bakışmasını bölen Aera'nın yeni sorusu olmuştu. "Açık konuş."
José ellerini masadan çekerek kollarını göğsünün üzerinde kavuşturdu. "Sen istedin. Seninle zorla yatabilirim ve sesini bile çıkaramazsın. Bunun bir kadın için ne kadar aşağılaycı olduğunu biliyor musun? Ama dedim ya ben iyi bir adamım. Böyle bir şey yapmam. Bunun için kadınlarım var."
Tabii ya. Kadınları...
Kitabı yavaşça kapattı Aera. Kirpiklerinin arasından bakarak, "Benimle yatarsan o kadınlarla görüşmeyi kesecek misin?" diye sordu sessizce. Sorusu José'yi hazırlıksız yakaladı. Allak bullak görünen kral, "Evet, elbette," diye şaşkınca bir cevap verdi. Aera derin bir nefes alarak koltukta dikleşti. "O zaman yat benimle," dedi direkt.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aera
VampireDünyada minimuma inen insan sayısı beş vampir krallığını büyük bir kriz ve kuraklığa sürüklemiştir. Artık krallar daha vahşi ve kontrol edilemez durumdadırlar. Kral José ise diğerlerinin bilmediği gizli bir silaha sahiptir. Ormanda yaşayan güzeller...