Aera kendini geniş yatağına atarken üç günlük şenliğin yorgunluğunu çıkarmak ister gibi inledi. Üç gün süren şenlik ve dönüş yolculuğu yüzünden o kadar yorulmuştu ki aylarca uyuyabilirdi. Sırtüstü dönerek gözlerini tavana diktiğinde odanın kapısı açılmış, birkaç kişi içeri girmişti.
Aera başını kaldırıp baktığında iki hizmetçi kızı gördü. bir küvet taşıyorlardı. Küveti odanın ortasına yerleştirdiler. Hemen ardından üç hizmetçi de ellerindeki kovaları küvete boşalttılar. Aera dünyanın en mutlu kadınıymış gibi hissederek ayaklandı. Bir banyoya ihtiyacı vardı.
"Teşekkürler," diye seslendi kızlara. Hizmetçilerde selamladıktan sonra ayrıldılar odadan. Aera soyunmak için elini elbisesinin sırtına atmıştı ki kapı tekrar açıldı ve José iri cüssesiyle odayı birden doldurdu.
Kral gelir gelmez botlarını çıkardı. Kıyafetleri de yerdeki yığına katılırken Aera şaşkınlıkla izliyordu. José banyo yapmaya hep üşenirdi ama şimdi oldukça hevesli görünüyordu.
"Sen sonra yıkan," diye mırıldanırken adam çoktan sıcak küvetteki yerini almıştı. Sırtını yasladıktan sonra kollarını küvetin kenarlarına koydu ve gözlerini kapattı.
Aera elbisesini çıkarmaktan vazgeçerek küvetin yanında diz çöktü. "Sorun ne?" diye sorarken yerdeki süngere uzandı.
"Üç gün boyunca kardeşlerimi çektim. Beynim patlayacak gibi." Küvette biraz aşağı kaydı. "Tek istediğim biraz huzur."
Süngeri suya daldırdıktan sonra sabuna sürttü kadın. Kralın bir kolunu süngerle temizlemeye başlarken, "Sinir bozuculardı ama görmezden gelebildim," diye yalan söyledi.
"Yaa tabii," diye mırıldanırken José'nin sesi hiçte inanmış gibi değildi. Aera onu özenle yıkadı. Her bir santimini köpükledi. Bir annenin küçük çocuğunu yıkaması gibiydi. Şefkatli, özenli, canını yakmaktan korkar gibi... Aera köpükleme işini bitirdiğinde son kovadaki ılımış suyla adamın bedenini duruladı. José'yi küvetten çıkarttı ve havlusuna sararak yatağa götürdü. Adama kıyafet bulmak için dolaba yönlenirken, "Böyle sessiz sakin durunca aklıma ilk tanıştığımız zaman geldi," diyerek güldü. İkisi o soğuk mağaradayken ve José'nin hafızası yerinde değilken de José Aera'nın dediklerini sakinlikle yapardı. Aera o günleri özlemiyor değildi. Sadece birbirlerine sahiplerken her şey daha güzeldi sanki. Yinede artık arkadaşları ve sevdiği bir adam vardı. İstediği hayatı yaşıyordu. Sadece biraz daha sükunet olsa daha iyi olurdu.
"Benimle böyle ilgilenmen hoşuma gidiyor," dedi José yataktan. "Sayende... İnsan gibi hissediyorum."
Aera nedenini sormadı. Ya da José'nin neden insan gibi hissetmeyi sevdiğini. Sadece adamın kalın kıyafetlerinden koyu renklileri seçerek yatağa döndü. Onu giydirmek istedi ama José kumaş parçalarını elinden alarak havludan sıyrıldı. Giyindi ve yatağa girdi. Aera da uyumak istiyordu ama banyo yapmayı daha çok istiyordu.
"Bende banyo yapsam olur mu?" diye sordu José'ye. Adam omuz silkti ve yorganı çenesine kadar çekti. Aera onun üşümediği hâlde neden böyle davrandığını anlamadı. Düşünmek yerine koridora çıktı ve hizmetçilerden temiz sıcak su ve kendine ait küvetini istedi.
José'nin değişik bakışlarına maruz kalarak temizledi kendini. Adam şehvet ve o tür şeylerden uzakta gibiydi. Aera'yı sanki ezberlemek ister gibiydi bakışları.
İşini bitirdiğinde kalın beyaz geceliğini giydi Aera. Aynanın karşısına geçerek saçlarını taramaya başladı. José onu orada da takip etti. Kadının hareketlerine göre duruşunu değiştiriyor, bedeni kalın örtünün içinde bir sağa bir sola dönüyordu. Güzel peri saçlarını taramayı bitirince aynaya sırtını dönerek saçlarına baktı. Artık baldırlarına gelen, ıslanarak rengi koyulaşmış saçları Aera'nın somurtmasına sebep oldu.
Kadının yüzünün düştüğünü gören José yataktan seslendi. "Sorun ne?"
Peri, aynada kendine son kez baktıktan sonra yatağa ilerledi. "Hiç. Saçlarım çok uzadığı için sanırım kesmem gerekecek." Örtünün altına girerek José'nin güven veren kollarına sığındı. "Saçlarımı kesmekten hoşlanmıyorum."
"Kesme o zaman. Ne kadar uzayabildiğini görmek istiyorum."
Aera onun bu sözlerini omuz silkerek cevapladı. Onun işine gelirdi doğrusu. Ne zaman saçlarını kesmek zorunda kalsa en az üç gün ağlıyordu. Eskiden sahip olduğu tek şey güzel saçlarıydı.
Birkaç saat sonra Aera José'nin göğsünün üzerinde uyuyakaldı. Hava henüz kararmıştı ama José Aera'nın ne kadar yorgun olduğunu biliyordu. Kadını yatağa bırakarak ayaklandı. Yeni giyindiği üstünü tekrar çıkardı ve üzerine temiz bir deri pantolonla gömlek geçirdi. Aera'nın uyanırsa korkacağını bilerek odadan çıkmadan önce mumları yaktı.
Çalışma odasına yürürken kendiyle başbaşa kalabildiği için sevinmişti. Bazı şeyleri düşünmesi gerekiyordu. Hâlâ çözümlenmemiş sorunları vardı. Aera'nın ailesi, Francis ve sürgünden döneli aylar olmasına rağmen hâlâ kendini göstermemiş olan Wade gibi.
Bir de Aera'nın sözleri takılmıştı kafasına. Adrian'ın Aera'ya şenliğin ilk günü söylediği kelimeler her ne kadar saçma olsa da José şüpheli bulmuştu. Adrian gevşek biriydi ama her şakasının altında bir gerçek yatardı. Aera'ya "Bana muhtaç olacaksın..." dediğine göre muhtemelen altından bir şeyler çıkardı.
Başını iki yana sallayarak koridoru hızlı adımlarla geçti. Kütüphaneden perilerle ilgili kitapları toplayarak çalışma odasına gitti. Aera'nın ailesinin bulunmasını çok istiyor değildi ama Aera istiyordu. Bunun güzel periyi dünyalar kadar mutlu edeceğine emindi. Aera annesini gördüğünde nasıl gülümserdi acaba? José bu görüntüyü hayal edince afalladı. Yine çok güzel görüneceğine emindi. Peki ya bunun için José'ye duyacağı minnet? José Aera'nın 'teşekkür hediyelerini' şimdiden merak etmeye başlamıştı.
Sade koltuklardan birine oturarak kalın kitaplardan birini eline aldı. Perilerle ilgili defalarca okuduğu şeyleri yine en başından okudu. Diğer kitapları da bitirdi. Hatta büyücülerle ilgili bir kitap bile okumuştu. Güneşin ilk ışıkları odadan girerken bile okumaya devam ediyordu. Saat sabahın altısı falan olmalıydı. Beklenmedik bir şekilde kapısı tıklatıldı. José önce Aera'nın geldiğini düşündü ama Aera'nın kapı tıklatma gibi bir huyu yoktu. Hizmetçilerden biri olabilir miydi? Bir sorun mu vardı? Kaşlarını çatarak ayaklandı ancak kapı çoktan açılmıştı bile.
Eski nişanlısını karşısında görmekse José'nin beklediği son şeydi.
Bu bölüm hikayenin bi diğer dönüm noktası. :D İşte en başından beri yazmak istediğim bölümlere geldik (şeytani gülüş)
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfeen :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aera
VampireDünyada minimuma inen insan sayısı beş vampir krallığını büyük bir kriz ve kuraklığa sürüklemiştir. Artık krallar daha vahşi ve kontrol edilemez durumdadırlar. Kral José ise diğerlerinin bilmediği gizli bir silaha sahiptir. Ormanda yaşayan güzeller...