Bölüm 39 / Bir Anda

30.3K 1.9K 122
                                    

Birlikte geçirdikleri tutkulu geceden sonra öğlene doğru uyandı kadın. Bazı tıkırtılar duyuyordu. Buna rağmen gülümseyerek oturur pozisyona geldi ve gözlerini kapatarak gerindi.

Bacaklarının arası sızlıyordu. Aslında iyileştirme gücüne sahip olduğu için acıları hemen geçerdi ama José gece o kadar yoğun çalışmıştı ki Aera bu sızıyı geçirebileceğinden emin değildi. Hoş, bundan memnundu da. Geçirdikleri geceyi hatırlatıyordu.

İç çekerek tekrar gözlerini açtığında tıkırtıların sebebini anladı. José, kıyafet dolabının önünde durmuş Aera'nın kıyafetlerini çıkarıyordu. Güzel kadın bu manzaraya kaşlarını çatarak baktı. Yerde birkaç tane de sandık vardı.

"José," diye seslendi. "Ne yapıyorsun? Yoksa bana yine elbise mi aldın?" Bu düşünceyle gözlerini devirdi. Doğrusu daha romantik bir şekilde uyanabilirdi.

"Eski odana dön," dedi José düz bir sesle. "Böyle zor oluyor."

"Nesi zor?" İstemeden homurdandı Aera. Odaları tekrar ayırmak istemiyordu. Eski odasını sevmediğinden değildi. Tamam, sevmiyordu. Ama içinde José olduğu sürece mağarada bile seve seve yaşayabilirdi. Debelenerek yataktan çıktı ve çırılçıplak hâlde dolabın yanına koştu. Sandıktaki kıyafetleri tek tek çıkartırken, "Hiçbir yere gitmiyorum," diye homurdandı.

José sert bir hareketle Aera'nın çıkardığı kıyafetleri elinden alarak tekrar sandığa baktı. "Bütün gün yeterince yoruluyorum. Gece gelince de seni avutuyorum." Sesi o kadar soğuktu ki Aera titredi.

Avutmak mı? Aera'yla sevişince onu avutmuş mu oluyordu? Tamam, bir vampir olsa da düşünmekten yorulabilirdi. Ama gece gelip Aera'yla sevişmesi kadının suçu değildi ki!

"Avutmak mı?" diye sordu Aera gözlerini kırpıştırarak. "José, neler diyorsun? Aklını mı kaçırdın?" Adamın cevap vermediğini görünce küçük elleriyle kralın omuzlarına tutundu. "Bir şeyler olmuş. Anlat bana." Sesini yatıştırıcı tonda tutmaya özen gösteriyordu. Öyle nazikti ki José bir an afalladı. Sadece bir saniyeliğine, gözlerinden onlarca duygu geçti. Hemen ardından kendine gelerek kadının ellerinden kurtuldu.

"Emirlerimi sorgulama, Aera." José koridora yönelerek hizmetçileri çağırdı. Aera bu sırada aceleyle sandıkların birinden bir elbise aldı ve üzerine geçiriverdi.

"Sinirlerinin bozuk olduğunu anlıyorum," dedi yumuşak bir sesle. "Bu yüzden şimdilik gidiyorum. Ama sorun her neyse çözülür, hayatım. Senin yapamayacağın hiçbir şey yok." Parmak uçlarında yükselerek José'nin yanağından öptü. Ardından aniden beliren gözyaşlarını saklamak için hızla odadan çıktı.

Aera hizmetçileri takip etti ancak eski odasını geçmişlerdi. Merdivenden indiler. Bir daha indiler. Ve bir daha. Hizmetçilerin kaldığı en alt kata geldiğinde bir süre şaşkınlıkla duraksadı. Çıplak ayakları soğukla büzüştü.

Bir şey söylememek için dudaklarını ısırdı. Sıralanmış onlarca odadan birine girdiler. Bir yatak ve bir dolaptan başka bir şey yoktu. Oda o kadar küçüktü ki sandıkları üstüste koymak zorunda kaldılar.

José niye böyle davranıyordu? Neye sinirlenmişti, ne olmuştu hiçbir fikri yoktu. Geçirdikleri harika geceden sonra bir anda ne olmuştu da böyle değişebilmişti? Mantıklı bir sebebi olduğuna emin olsa da kalbi öyle demiyordu. Tahmin edilemez bir biçimde kırılmıştı ve gözyaşları akmak için hazırda bekliyorlardı. Tek kelime bile edemiyordu.

Yumruklarını sıkarak başını eğdi. Kızlar yavaş yavaş odadan çıktılar ancak bir tanesi kaldı. Aera dönüp baktığında hizmetçisi Carmen'i gördü. Esmer, ufak tefek kadın endişeyle ona bakıyordu.

AeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin