Bölüm 26 / Sabah

38.1K 2.1K 66
                                    

Aera kendini nefes nefese sırtüstü yatağa atarken José'yi de beraberinde üstüne çekti. Sanki bütün gece hiç yapmamışlar gibi onu deli gibi öptü ancak öpücük tekrar alev almadan José kendini geri çekti. Dirsekleri Aera'nın bedeninin iki yanına dayanmıştı ve ağırlığını kadının üzerine vermeden üstünde duruyordu.

"Kes şunu," diye mırıldandı José. "Yapacak işlerim var."

"Onlardan birisi de benim," derken Aera boğuk bir sesle güldü ve kollarını erkeğin boynuna doladı. "Bir kadını yatağında yapayalnız bırakarak gidemezsin."

Can alıcı noktadan vurmuştu peri. José gözlerini devirdikten sonra yana devrilerek Aera'yı da kendine çekti. "O kadar saatten sonra hiç yorulmadın mı? Birazcık bile?" Sorusunun cevabını almak için başını eğdiğinde Aera'nın gözlerinin altındaki yorgun halkaları gördü. Ama mavi gözleri öyle berraktı ki -ve işveyle gülümsüyordu- José onun yorulmadığına karar verdi.

"Biraz canım acımıyor değil," dedi Aera sırıtarak. "Ama tatlı bir acı. Bana sana ait olduğumu hatırlatıyor." Kolları erkeğin çıplak beline dolanırken gözleri zevkle kapandı ve iç çekti.

"İzin ver bakayım," diye mırıldanarak harekete geçti kral. Amacı onu ne kadar hırpaladığını görmekti ama Aera'nın utançla yorganı üzerine çekmesini beklemiyordu.

"Aklını mı yitirdin?" derken kıpkırmızı kesildi kadın. "Öylece açıp bakacak mısın yani?"

"Eee gece yapmadım mı? Utanacak ne var? Yardım etmeye çalışıyorum." Yorganı çekiştirince Aera daha sıkı sarıldı.

"Kes şunu!" diye bağırarak doğruldu. Bacaklarının arası acıyınca dudaklarını ısırarak tekrar yattı. José bir koluyla kadının belini kavrayarak kendine yapıştırırken diğer kolunu başının altına aldı. "Sana kanımdan bahşederdim ama sızlamasını istiyorum." Parmakları kadının çıplak kolunu sıktı. "Her hareketinde beni hissetmeni istiyorum."

Onun yaptığı ateşli konuşmayı anlamayan Aera, "Akşama kadar geçmez mi?" diye sordu şüpheyle. José başını ona doğru eğerek, "Geçince bir daha yapacağız," dedi. Sırıtarak tek gözünü kırptığında Aera'nın nefesi kesildi.

"José," diye fısıldarken biraz uzaklaştı ve avuçlarını yatağa dayayarak doğruldu. "Bundan sonra her şey farklı olacak değil mi?"

Kaşları çatılırken bir eliyle kadının belini okşamaya devam etti José. "Neyin farklı olmasını istiyorsun?"

O kadar çok şey vardı ki aslında. Ama aşırıya kaçmamalıydı. İlk günden José'yi bu kadar sıkarsa ilerleyen zamanlarda ne yapacaktı?

"Mesela birazcık nazik olmanı istiyorum," derken elinin işaret ve başparmağını yaklaştırdı. "Birazcık kibar olsan yeter."

"Kibarlıktan kastın ne?" derken José doğrularak sırtını yatağa yasladı ve kollarını çıplak göğsünün üzerinde kavuşturdu. Aera'nın gözleri bir an adamın muhteşem vücuduna kaysa da hemen kendini toparladı.

"Mesela iltifat edebilirsin," dedi temkinli davranarak. "Sevgilim falan diyebilirsin." José'nin boş boş ona baktığını görünce kıpkırmızı kesildi. "Ya da boş ver."

"Gerçekten sana öyle seslenmem seni mutlu edecek mi?" Kahverengi gözlerini devirdi. "Böyle şeylerle mutlu olacaksan ne güzel."

Hayır aslında bunlar yeterli değildi. Güzel kelimeler, sevgi dolu bir ilişki ya da küçük sürprizler güzel olabilirdi ama Aera'nın asıl istediği José'nin kalbiydi.

"Beni en çok ne mutlu eder biliyor musun?" derken yine o kirpiklerinin arasından attığı masum bakışı takındı. "Kalbini bana vermen."

José'nin kaskatı bir şekilde onu izlemesinin üzerinden birkaç dakika geçince adam ileri atılarak kadının elini tuttu ve çıplak göğsüne götürdü. "Burada bir kalp var mı sence?" diye sordu dişlerini sıkarak. "Seni görünce hızlanacak bir kalbe sahip değilim," derken sözlerini desteklemek ister gibi kadının elini sol göğsüne bastırıyordu.

"Bir vampir olman umurumda değil," diye fısıldarken José'nin dibine girdi kadın. Diğer elini yanağına uzatırken, "Bana duygularını ver," dedi.

"Her şey kanla başladı ve şimdi sevişmekle devam ediyor," diye homurdanırken José Aera'yı yatağa itti ve ayağa kalkarak giyinmeye başladı. Bir yandan, "Böyle olacağını anlamalıydım," diye mırıldanıyordu.

Aera'nın gözleri hızla doldu. "Neden bu kadar kötüsün?" diye bağırdı sırtını yatağa dayayarak. "Neden beni sevmeyi denemiyorsun?" derken ise sesi cılızdı.

José onu umursamayarak giyinmeye devam etti. Botlarını giydiği sırada Aera bir kez daha denedi. "En azından seni seven bir kadın olarak nedenini bilmeye ihtiyacım var," diye seslendi.

Seni seven bir kadın...

"Kes şunu!" diye bağırdı José yatağa dönerek. "Kimseyi sevdiğin falan yok! Aşk hakkında hiçbir şey bilmiyorsun sen. Hissettiğin şey minnettarlık!" Hışımla diğer botunu giymeye koyuldu.

"Herkes duygularla doğar. Aptal olabilirim ama ne hissettiğimi biliyorum!" Eline geçirdiği parçalanmış bir yastığı hışımla fırlattı ama ıskaladı. 

José işini bitirdikten sonra yatağın önünde durdu ve gözlerini kapatarak bir süre sakinleşmeye çalıştı. Aera yorganı üstüne çekerek kendini gizlemek istiyordu. Kral tekrar gözlerini açtığında kadını o şekilde görünce gülse mi ağlasa mı bilemedi. Aera gündüz masum ve saf peri kızıyken gece José'nin hayatında gördüğü en ateşli kadına dönüşmüştü. 

"Benim bir nişanlım vardı," diyerek ellerini pantolonunun ceplerine soktu. Gözleri tepkisini ölçmek ister gibi Aera'yı izliyordu.

Bir nişanlı. Aera ne diyeceğini bilemedi. José'nin bir nişanlısının olması en son beklediği şeylerdendi. İçinde o bilindik kıskançlık duygusu belirirken yumrukları yorganın ucunu sıktı. Bir vampir miydi o da? Güzel miydi? José ona nasıl davranıyordu? Yoksa o kadını da yalvartana kadar onunla sevişmiş miydi? Gözlerinin önüne gelen görüntü kanını dondurdu. Aera José o harika şeyleri yaparken ağlamış, yalvarmış ve çığlık atmıştı. José ve başka bir kadını böyle düşünmek periyi hazırlıksız yakalamıştı.

"Güzel mi?" diye sordu hayretle açılan bulanık mavi gözleriyle bakarken. "Zeki mi? Vampir mi?" diyerek sorularını sıraladı. José botunun ucuyla yatağın ayağını dürttü.

"Güzeldi. Zekiydi. İnsandı. Ona ne olduğunu biliyor musun?" Ellerini ceplerinden çıkararak belinde birleştirdi. "Herkesin ortasında onu öldürdüm."

Aera rahatladığı için vicdan azabı duydu. O kadın José'nin geçmişinde kalmıştı ve Aera rakibi olmadığı için seviniyordu. Yine de José için bunun ne kadar zor olduğunu düşününce üzüldü. Sevdiği kadını kendi elleriyle öldürdüğüne göre nişanlısı oldukça kötü bir şey yapmıştı.

José'nin kalbi o kadına ait olabilirdi ama Aera denemeden pes etmek istemiyordu. En azından artık reddedilmesinin sebebini biliyordu. Buna göre devam edecekti. Yatakta dizleri üzerine doğrulduğunda yorgan düştü ve çıplak bedeni gün ışığında parladı. Emekleyerek José'nin önüne kadar gitti. Kollarını erkeğin beline dayayarak yanağını taş gibi sert karnına yasladı. "Eminim bir nedenin vardı," diye fısıldadı adamı daha da sıkarak. "O kadının acısını çekiyorsan eğer, bana acını dindirmem için bir şans ver." Gözleri sımsıkı kapandı ve José'nin cevabını bekledi.

Ancak kral konuşmadı. Bir koluyla kadının kafasını kendine bastırırken diğer eliyle karışık sarı saçlarını okşamaya başladığında Aera zaten cevabını almıştı.

Bundan sonra işler değişiyor. Herkes Francis'in dönüp ikisinin arasını bozacağını düşünüyor sanırım :D Spoiler vermiyim ama her şey o kadar basit değil :D

Yorumlarınızı bekliyoruum :D Bu bölümden sonra ikisi çok daha yakınlaşacaklar öhöhö belirtiyim dedim :D 

AeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin