José düşünceli bir şekilde önündeki taşı tekmeledi. Aera ismini verdiği kadını düşünüyordu. Onun yanındayken üzerine atlamamak için kendini zor tutuyordu. Kadının kalçalarının biraz aşağısına gelen yırtık ve kirli beyaz elbisesi, dağınık ve vahşi altın sarısı saçları onu deli gibi arzulamasına sebep oluyordu. Ayrıca kadın çok güzel kokuyordu. Tek başına yaşayan çılgın kadının teki olsa da kabul etmesi gerekirdi ki büyüleyici biriydi.
Ormanın derinliklerine doğru ilerlediğinin farkında değildi. Yürüdükçe etraf karanlıklaşıyordu. Ancak tuhaf bir şekilde bunu umursamadı. Korkması gerekir miydi? Ya yine bayılıp düşerse ne olacaktı? Aera onu tekrar bulup iyileştirene kadar muhtemelen hayvanlar cesedini paramparça etmiş olurdu.
Bir anda tüm duyularının keskinleştiğini hissetti. Burnuna önce ağır bir demir kokusu geldi. Kötü kokuyordu. Ancak koku yoğunlaştıkça güzelleşti. Etrafı daha net görüyordu. Karanlığı seçebiliyordu. Köpek dişlerinin sızladığını hissetti. Bedeni kendiliğinden hareket ederek daha derinlere doğru koşmaya başladı. Çok hızlıydı. Kendine inanamıyordu. Durmak istiyordu ama bedeni onu dinlemiyor gibiydi. O kadar hızlıydı ki yanından geçtiği ağaçlar sadece birer çizgiydi.
Gözleri yaralı bir ceylanı buldu. Bir saniye sonra ise ceylanın kanını kuruturcasına içiyordu.
Kendini durdurmak istedi ama yapamadı. Kendine söz geçiremiyordu. Elleri ceylanı sıkıca kavramıştı. Daha önce hiç bu kadar tok ve mutlu hissetmemişti. Kendini tam hissediyordu.
Kafasında beliren bir görüntüyle beraber ceylanın kanını daha sert içmeye başladı. Bir şeyler hatırlıyordu. Milyonlarca vampirin görüntüsüydü bu. Ceylanı daha da çok kavrarken unuttuğu her şeyi birer birer hatırlamaya başladı...
José'nin yokluğunu fark eden Aera'ysa mağaranın içinde bir oraya bir buraya hızlı adımlar atıyordu. Hafızasını kaybetmiş bir adam için orman hiç güvenli değildi. Kendi evcil kaplanı bile onu yemek için can atarken diğer vahşi hayvanların neler yapabileceğini düşünmek bile istemiyordu.
Elleriyle yüzünü sıvazlarken endişeli sesi mağarada yankılandı. "Ah! Ne yapacağım?"
Ellerini yüzünden çektiğindeyse adam tam karşısında duruyordu.
Korkuyla bir çığlık attı ancak korkusu kısa sürdü. Endişeli yüzü hızla normal hâline döndü ancak hemen ardından güzel kaşları çatıldı. "Meraktan neredeyse çıldıracaktım!" dedi öfkeyle ama bir yandanda seviniyordu. "Bu orman senin gibi biri için hiç güvenli değil!"
José tuhaf duruyordu. Çıplak göğsüne ve sırtını çevreleyen sargı bezine kan bulaşmıştı. Gözleri soğuktu ve oldukça... Vahşi duruyordu.
Genç kadın şüpheyle, "Neden üzerinde kan var?" diye sordu. "Yaran kanamamış."
"Benimle neden arkadaşınmışım gibi konuşuyorsun?" dedi José soğuk bir şekilde. Aera'nın üzerine doğru bir adım attı. "Ben senin arkadaşın değilim."
Aera hafifçe başını kaldırdı. "Neden şimdi böyle dedin?" José'nin bakışlarını görünce ister istemez ürktü.
"Kim olduğum hakkında hiçbir fikrin yok değil mi?" dedi José başını yana eğerek. "Demek efsane gerçekmiş."
Ancak Aera onun söyledikleriyle ilgilenmiyordu. Tek ilgilendiği José'nin bir şeyler hatırlayıp hatırlamamasıydı. "Bir şeyler mi hatırladın?" dedi belini hafifçe eğerek. Genç adam bir adım daha atacaktı ki bakışları genç kadının elbisesinin göğüs dekoltesinden görünen pürüzsüz tene kaydı. Sonra kendini toparlayarak bedenini yana çevirdi.
"Kim olduğumu ve neler olduğunu hatırlıyorum," dedi José otoriter tavrıyla ellerini arkasında birleştirerek. "Ama sana anlatırsam benimle gelmezsin."
"Bir yere mi gideceğiz?" dedi Aera kendi çapında bir heyecan yaşayarak. "Bu harika! Tek kelimeyle harika! Sonunda normal olabileceğim!"
José'nin donuk bakışları altında dans etmeye başladı. Savrulan saçları ve mutluluktan kızaran yüzüyle José'yi zorlamaya başlamıştı. Onu kalesine götürünce ne olacağını bilmiyordu. Kızlı erkekli vampir veya insan herkesin ona sahip olmak isteyeceğini biliyordu. Aera, en güvenilir papazı bile günaha sokabilirdi.
"Demek buradan gidiyorum!" Aera kahkahalar atarak dönmeye devam ediyordu. "Buraya gelen insanlar öyle güzel şeyler anlattılar ki!" Nefes nefese durarak erkeğe bakmaya başladı. "Yumuşacık yataklarda uyuyorlarmış," dedi ellerini yanaklarına koyarak. "Ve evleniyormuşsun. Sonra kocan sana çoooooooooook güzel şeyler yapıyormuş." Son sözlerini söylerken kendi etrafında yine dönmüştü. "Bende evleneceğim ve aşık olacağım."
"Korkarım bunların hiçbirini-" diyerek söze başladı José ancak her şeyi açıklarsa perisi onunla gelmezdi. Ama içinden bir ses söylemek istememesinin sebebinin bu olmadığını söylüyordu. Aera'nın kırmızı yanakları, dağınık saçları ve kocaman gülümseyen yüzü onun bazı şeyleri açıklamasını zorlaştırıyordu. "Yapabilirsin," diyerek sözlerini tamamladı. "Evet bunların hiçbirini... Yapabilirsin. Biz böyle deriz." Kurduğu aptalca cümle için kendine içinden sövdü. Hayatında ilk kez aptalca bir şeyler gevelemişti. Hemde bir kadının karşısında! Ah, acınası durumdaydı. Aptal taklidi yapmak zorundaydı. En azından onu Güney Cali'ye götürene dek. Boğazını temizledikten sonra, "Yarın gidiyoruz," dedi yüzünü saf bir şekle sokarak. Bu iş cidden zordu. Bir dehanın bile yapamayacağı şeyler vardı, salak taklidi yapmak gibi.
Aera'nın yüzü anında soldu. Bakışlarını mağaranın dışına, gökte yükselen aya çevirdi. "Dolunaya iki hafta var," dedi sessizce. "Dolunay zamanı insanların içinde olamam."
"Dolunayda ne var ki?" Şu kahrolası doğaüstü şeyler. Her yaratığın bir zaafı veya önemli bir günü olmak zorunda mıydı?
Aera gözlerini kırpıştırarak bir rüyadan uyanmış gibi silkindi. "Hiç. Hiçbir şey. Ama iki hafta sonra gidelim."
"Orada da böyle davranacaksan seni götürmem," dedi José hamağa yürümeye başlayarak. "Sana verilen emirlere uymak zorundasın."
"Anlamadım."
Genç adam yatağına kurulup hafifçe iç çekti. "Bu zor olacak," diye mırıldandı kendi kendine. Ardından gözlerini kapattı. "Yat."
Onun bu aniden değişen tavırlarına Aera bir anlam verememişti. Ormanda bir şey mi olmuştu? Bilmiyordu. Bildiği tek şey José'nin çok ama çok garip davrandığıydı.
Bir şey söylemeden şüpheyle yerde katlanmış duran örtüyü aldı ve José'nin üzerine örttü. Ardından bir köşeye çekilerek soğuk zeminde cenin pozisyonunu aldı ve rahatsız bir uykuya daldı...
Yorumlarınızı esirgemeyin lütfeenn :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aera
VampiroDünyada minimuma inen insan sayısı beş vampir krallığını büyük bir kriz ve kuraklığa sürüklemiştir. Artık krallar daha vahşi ve kontrol edilemez durumdadırlar. Kral José ise diğerlerinin bilmediği gizli bir silaha sahiptir. Ormanda yaşayan güzeller...