Aera pelerininin iplerini boynunda bağlarken José de onu yataktan izliyordu. Güneş yeni yeni doğuyordu ama Aera çoktan hazırlanmaya başlamıştı. Aynadan yataklarına bakarak gülümsedi. Ama José donuk suratını korudu.
"Böyle suratsız olma," dedi Aera sevimli sevimli gülümseyerek. "Birkaç saate döneceğim."
"Ne zaman bundan bıkacaksın?" José kollarını çıplak göğsünün üzerinde kavuşturdu. "Her gece sabaha kadar beni memnun etmeye çalışıyorsun sonra da hiç uyumadan aileni aramaya çıkıyorsun."
Aera gözlerini devirirken tarağını almak için dolabına yöneldi. "Öğlen uyuyorum ya."
"Evet. Birkaç saat."
Tekrar göz göze geldiklerinde Aera José'nin hâlâ aynı soğuklukla kendisine baktığını gördü. Kendini nedensizce suçsuz hissederek tarağı boşverdi ve koşarak yatağa gitti. "Benim için endişelenme," derken yatağa, José'nin yanına oturdu. Eğilerek adamın dudağını öptü ama José tepki vermeyince geri çekildi. "Böyle yapma," dedi pes etmeyerek. Kirpiklerinin arasından mavi gözleriyle ona baktı. "Ailemi bulmayı istediğimi biliyorsun."
José kafasını yatak başlığına vurdu. "Neden onlara ihtiyaç duyuyorsun? Ben varım. Sana her şeyi verebilirim. Söyle yeter."
Aera zaten her şeye sahipti. Güzel elbiseler, ayakkabılar, tokalar, mücevherler... Çok yakışıklı bir erkeğe de sahipti. Emrinde onlarca hizmetkar vardı. Ama o ailesini istiyordu. Bir kez de olsa onları görmeyi her şeyden çok istiyordu. Annesiyle dertleşebilmeyi, kardeşiyle oyunlar oynamayı ve babasının onu José'den kıskanmasını istiyordu. Gördüğü bütün aileler böyleydi ve Aera José'yle işler iyi gitmezse sığınabilecek bir aile istiyordu. Tabii ki öyle bir ihtimal yoktu ama yinede zor durumlarda çalacağı bir kapı olsa fena olmazdı.
"Bana bir anne verebilir misin?" derken Aera elini adamın serin yanağına koydu. "Bir baba? Ya da bir kardeş?"
José sertçe kafasını çevirdi. "Haklısın," dedi ama sesi hiçte öyle gelmiyordu. "Git ve bul onları."
"Nedir bu tavrının sebebi?" Aera her şeye rağmen yumuşak konuşuyordu. "Neden onları bulmamı istemiyorsun?"
José kafasını çevirmeden yan bir bakış attı. Evet doğrusu bulmasını istemiyordu. Aera'yı ilk o bulmuştu ve sadece José'ye aitti. Şimdi bir aileyle uğraşmak en son istediği şeydi. Sürekli saraya gelip gidecekler, Aera'yla bolca vakit geçireceklerdi. Peki ya José? Aera yeni ailesiyle gülüp eğlenirken José ne yapacaktı? Daha çok çalışacağına emindi. Elindeki tek uğraş Aera iken onu da kaybetmek istemiyordu.
"Aileni bulunca ne olacağını sanıyorsun?" dedi biraz daha yumuşayarak ama sesi hâlâ sertti. "İki seçenek var. Birincisi, seni kabul edecekler ve kaybolan iki yüz yılın acısını çıkarana kadar beraber olacaksınız."
"Seni asla ihmal etmeyeceğim!" Aera gerçek sebebi duyduğu için rahatlamıştı. Bu sefer iki eliyle José'nin yanaklarını kavrayarak yüzünü kendine çevirdi. Gözleri ısrarlı bakıyordu. "Ben seni asla ihmal etmem José! Bunun için endişeleniyorsan eğer, gereksiz." Sakinleştirmek için elmacık kemiklerini okşarken José hiç durmadan konuşmaya devam etti.
"İkinci seçenek ise," diye söze başlarken Aera'nın az önceki söylediklerini duymamış gibiydi. "Seni reddedecekler. Ve sen üzüleceksin. Sen üzülünce ne olacak? Ağlayacaksın elbette." Bir süre bekledikten sonra kafasını aman vermez bir ifadeyle iki yana salladı. "Bunu istemiyorum. Bu yüzden bırak, sadece benimle ol."
Aera José'nin onu kaybetme korkusuyla yanıp tutuştuğunu görünce içi sevgiyle dolup taştı. Eğer ailesini bulursa elbette bolca zaman geçirecekler, José'yle daha az görüşecekti. Ama ailesi onu istemezse de üzülecek ve perişan olacaktı. José ikisinide istemiyordu! Ve iki sonuçta adamın onu önemsediğine çıkıyordu!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aera
VampirDünyada minimuma inen insan sayısı beş vampir krallığını büyük bir kriz ve kuraklığa sürüklemiştir. Artık krallar daha vahşi ve kontrol edilemez durumdadırlar. Kral José ise diğerlerinin bilmediği gizli bir silaha sahiptir. Ormanda yaşayan güzeller...