Aera derin bir nefes alarak sandığının kapağını kaldırdı. İçinde birkaç elbise, ayakkabılar, içlikler ve çoraplar vardı. Aera dudaklarını büzerek rengarenk kumaşlara bir bakış attı. Hepsi José'nin isteğiyle sandığa konulmuştu. Aera bu elbiseler için ölçü alındığını hatırlıyordu ama şimdi ilk kez görecekti.
Bordo kadife bir elbiseyi alarak aynanın karşısına geçti ve üzerine tuttu. Aera bu eğlence için süslenmek istemiyordu. O şişko kralları hiç sevmemişti ve şimdi öbür korkunç kral da gelecekti. José'nin söylediğine göre Aera'nın daha önce görmediği başka bir kral da yoldaydı. Kadının tek isteği bir an önce bu şenliğin bitmesi, kendi huzurlu kalesine dönmekti. Ve José'yle bol bol zaman geçirmek. Ah, José... Onu fazlasıyla özlemişti.
Elbiseyi bozuk bir moralle giydi. Çoraplarını ve ayakkabılarını da ayağına geçirdi. Çok özensiz hazırlanmıştı bu yüzden hiç güzel olmadığını biliyordu. Aynanın karşısına tekrar geçtiğinde kaşları çatıldı. Bordo elbisenin yakasından ensesine kadar boynunu tamamen kapatan sert bir tül yerleştirilmişti. Aera boynuna dokunmaya çalıştı ama bu imkansızdı. Zar zor saçlarını tarayıp ördü ve sade bir topuz yaptı. Elbisenin içinde resmen bunalmıştı.
Yanaklarını çimdikleyerek renk vermeye çalışırken José kapıyı çalmadan odaya girdi. Beyaz gömleğinin kollarıyla uğraşıyordu. "Hazır mısın?" diye ilgisizce sordu. Aera yutkunarak aynadan onun bedenini süzdü. José sıradan beyaz gömleği, binici pantolonu ve botlarıyla bir krala göre hayalkırıklığıydı. Ama Aera onun bu giyimini seviyordu.
"Niye küçümser gibi baktın?" derken José gömleğinin en üst düğmesini açtı. Aera kızararak bakışlarını kaçırdı.
"Böyle giyinmeni seviyorum," dedi utanarak. "Şimdi onlar kim bilir ne kadar süslenmişlerdir." Aera diğer kralları kabarık, çirkin ve pahalı kıyafetlerin içinde hayal edince gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.
"Süslenmek kadınlar içindir." José ellerini birbirine vurarak sorusunu yineledi. "Hazır mısın?"
Aera başını sallayarak onu onayladı. Adamın koluna girmek istedi ama José yüzünü buruşturarak kolunu çekti. Aera onun bu soğukluğuna anlam veremedi. Artık eskisi kadar şakalaşmıyorlardı. Eskisi kadar görüşmüyorlardı da. Güney Cali'deyken José'yi geceleri görüyordu ama buraya geldiklerinden beri iki gün geçmesine rağmen çok az görüşmüşlerdi.
"Seni özlüyorum," dedi sessizce. Soğuk koridorda yürürken adama yan bir bakış attı. "Duymadın mı?" diye sordu.
José başını sanki zorlanıyormuş gibi öbür tarafa çevirdi. "Duydum."
Aera pes ettiğini belli eder gibi derin bir iç çektikten sonra eteklerini tuttu. "Neden soğuk davrandığını bilmiyorum ama, nasıl istersen."
Kendi sıcak ve küçük eline değen soğuk tenle irkildi. José kadının elini güven verircesine sıktı. Hâlâ dümdüz önüne bakmaya devam ediyordu. "Bunu senin iyiliğin için yapıyorum," dedi sessizce. "Beni delirtmek için yapmayacakları şey yok. Şu iş bitene kadar bana mesafeli davran."
Aera'nın yüzünü hemencecik parlak bir gülümseme patladı. Kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki José dönüp yan bir bakışla bakmış ve hınzırca sırıtmıştı. Aera bu gülümsemeyi özlediğini fark etti. Demek José'nin böyle garip davranmasının sebebi aslında kendi iyiliği içindi! Ah onun düşünceli José'si... Adamın yanaklarını sıkma dürtüsünü yok etmek için büyük bir çaba harcadı.
Bir şey söyleyemeyecek kadar heyecanlanmıştı. Beraber balo salonuna kadar hiç konuşmadan gittiler. İkisi salona girer girmez ortaya çöken sessizlik bile Aera'nın moralini bozamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aera
VampirgeschichtenDünyada minimuma inen insan sayısı beş vampir krallığını büyük bir kriz ve kuraklığa sürüklemiştir. Artık krallar daha vahşi ve kontrol edilemez durumdadırlar. Kral José ise diğerlerinin bilmediği gizli bir silaha sahiptir. Ormanda yaşayan güzeller...