4.BÖLÜM: ÇEKİM YASASI"Hazır cevap seni." Diyerek konuyu kapattı. Erkekler için kendinde yaptığı değişikliklerin yanlış olduğu gerçeğini böylece göz ardı ettik. Hoş, etmesek de değişen olmazdı. Ablamın içinde yatan özgüvensizlik onu kendini beğendirmek için çabalamaya yitiyordu. İşin tek kötü yanı beğendirmek istediği kişi kendi değil, erkeklerdi.
İç çekerek aynada bir kez daha kendini kontrol ettiğinde bende çantamı alıyordum. Beraber odadan çıkıp aşağıya indik.
Ablamın iş yeriyle okulum yakın sayılırdı. Zaten yaşadığım yer ufak olduğundan arabayla on dakika içerisinde istediğimiz yere gidebilirdik. Benim kazandığım üniversite onunda eski okuluydu. Dışarıdan buraya gelenler elbette oluyordu çünkü dediğim gibi kazanması kolay bir okuldu. Parayı basana okuma hakkını veriyorlardı. Ancak kasabada yaşayan herkes çocuklarını burada okuttuğundan genelde buranın yerlileriydi öğrenciler.
Aşağıya indiğimizde salondaki büyük masada kahvaltı hazırlanmıştı. Babam masanın baş köşesinde oturmuş, gazetesini okuyordu. Gülümseyerek "Günaydın." Dedim. Annem ve babam bize dönerek aynı şekilde karşılık verdiler. Demek ki babamın dün geç kaldığımızdan haberi yoktu.
Ablam babamın bir yanına, annemde öteki yanına oturduğunda bende ablamın yanına oturdum.
"Hadi afiyet olsun." Babam gazeteyi kaldırarak yemeye başladığında önümdeki tabağa ve masanın üzerindeki çeşit çeşit yemeğe baktım. Tabağıma yeşilliklerden koydum, peynir zeytin ve bir dilim tam buğday ekmeği aldım. Annemin gözleri tabağımdaydı. Pekâlâ, umarım yine az yiyorsun muhabbetine başlamazlardı.
"Kızım o kadarla doyacak mısın şimdi sen?" Dedi annem. Ah, işte yine başlıyoruz.
Tatlı tatlı gülümsedim. "İhtiyacım olan kadarını yiyorum işte anneciğim." Aynen öyleydi. Bedenimin ihtiyaç duyduğu kadarını yiyordum. Kendimi aç bırakmıyor, belirli bir diyete göre besleniyordum.
Başını olumsuz anlamda salladı. "Çok az yiyorsun, çubuk gibi kaldın iyice."
Bu yorumu kaşlarımı çatmama sebep oldu. Çubuk gibi mi görünüyordum? Dümdüz yani? Asla kabul edemezdim bunu. Sporumu her gün yapıyordum. Kıvrımlı bir vücuda sahiptim. "Ne çubuğu anne ya, o kadar spor yapıyorum ben. Çubuksam da kıvrımlı bir çubuğum. O kadar squat boşa değil." Babam sessiz kalarak yemeğini yemeye devam ederken ablam sözlerime bıyık altından gülmüştü.
"Herkes Tutku çok zayıfladı, kızın başına bir şey mi geldi diyor. Depresyonda olduğun konusunda kararlılar. Biraz kilo alsan ne olur sanki. En azından uzaktan bakanın dikkatini çekmeyecek kadar." Aslında bunları söylerken amacı model olma hayallerimin önüne ket vurmaktı. Vazgeçtiğimden emin olmak, tavırlarıma göre modellik hakkında ne yapacağımı anlamak...
Ama bulduğu bahane can sıkıcıydı. Gözlerimi devirerek sabır diledim. Kilo verip kendime baktım diye neden üzgün veya depresyonda olayım?
"Ben sağlıksız olan bir zayıflıkta değilim. Ben estetik görünen bir zayıflıktayım ve bundan mutluyum. Aynaya baktığımda üzerime giydiğim her şeyin yakıştığını görmek beni mutlu ediyor."
Annem cevap vermeden ablam araya girdi. "Yiğidi öldür hakkını yeme şimdi anne. Tutku'nun fiziği gerçekten çok iyi. Onlar geri kafalılar, alışmışlar hafif balık etli görünmeye onlara normali garip geliyor." Benim verdiğim kilolarım kimsenin umurunda değildi. Annem kendi söyleyeceğini başkası söylemiş gibi anlatmayı severdi. Ablamda bunun farkında olarak konuşmuştu. Bu işin normali anormali yoktu. Ben manken olmak istediğimden bedenime dikkat ediyordum. İnsanların bana kilo almamı söylemeye hakkı olmadığı gibi başkalarına da kilo vermelerini söylemeye hakları olamazdı. Herkes kendini sevdiği gibi güzeldi. Ablamın savunduğu fikirde tam olarak doğru sayılmazdı ancak uzatmamak adına sesimi çıkarmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Aç Çocukları Serisi
JugendliteraturKaranlığın Aç Çocukları Serisi, Akılbaz (1.kitap) ve Canbaz (2.kitap) olmak üzere burada yayımlanmaktadır. ____ Parmak uçlarım geniş omuzlarına dokunduğunda aniden gözlerime baktı. "Artık ben senin kadar kötüyüm, sende benim kadar kötü. Başımı yas...