16.BÖLÜM: KARŞILIKHer kelimesi tenimi delip geçen bir bıçak gibiydi. Sercan'a yakalanmam her şeyi berbat etmişti. Edeceğim herhangi bir kelime beni öldürmesine sebep olabilirdi. Ne yapacaktım? Yaşamanın meraklısı değildim ama ölmek de istemiyordum. "Ben..."
Yine o tehlikeli gülümsemesi yüzünde can buldu. Üzerime doğru bir adım attı. Aynı anda geriye adım atmamak için kendimi zor tutum. "Sen, seni fark etmeyeceğimi düşündün." Dudaklarım şaşkınlıkla aralanırken korku çanları tekrar çalıyordu. Bu ne demekti? Ne konuda beni fark etmeyeceğini düşünmüştüm? Onu takip ettiğimin farkında olduğunu mu ima ediyordu? Yanlış anlamaktan korktum. Boğazımı temizledim ardından toparlamaya çalıştığım ifademle ona baktım.
"Temiz bir yaşam sürmek istersin öyle değil mi? Her şeyin bir karşılığı vardır."
İçimde biriken kinle gözlerine baktım. "Ne karşılığı?"
Bana doğru bir adım daha attı lakin bu kez bende geriye doğru gittim. Ve bir adım daha, bir adım daha... En sonunda kalçam arkamdaki kırık masaya çarparken ellerini iki yanımdan arkama uzatarak ağırlığını vermeden masanın üzerine koydu. Parfümünün kokusu soluklarıma karışıyordu, kaskatı kesilmiştim. Kalçalarımın iki yanında kollarını hissederken nefes almak hiç bu kadar zor olmamıştı. "Yaşamın..." Sabır dilercesine yukarı baktım. Ardından belimi geriye bükerek biraz olsun ondan uzaklaşmaya çalıştım. Fakat masa her an yeri boylayabilirdi, tek ayağı kırıktı.
Yüzümün hemen yakınında duran yüzüne bakarak, "Yaşamamın karşılığını sana mı ödeyeceğim?" dedim.Mahzen'de gördüğüm insanlar onun lafını dinlediğine göre bir nevi bu işin patronu oydu. Ama anlamıyordum, neden okul? Kimya mühendisliği okuyan bir adam için ilerde para kazanmak zor olmazdı herhalde. Ancak o, burada bu karanlık işi yapıyordu. Ya okul yönetimi? Hiç kimsenin mi ruhu duymamıştı?
Tıpkı bir aptala anlatıyormuş gibi tane tane her kelimeye kurgu yaptı. "Temiz bir yaşam istiyorsan, susmak zorundasın."
Sercan'ın burayı öğrendiğimi gördüğü anda beni zorla içeri getirmesinin sebebi de buydu. Gördüklerime rağmen sessiz kalmamı istiyorlardı. "Bana şantaj mı yapıyorsun? Polise gitsem beni öldürecek misin?"
Yüzünde alaylı bir gülümseme oluştu. "Demek polise gitmeyi düşünüyordun." Üstüme birden soğuk su fırlatılmış gibi irkildim.
Beni öldürecekse de yapacak bir şeyim yoktu. En azından ölümümün peşine düşeceğini bildiğim bir babaya sahiptim. Burada okuyup böyle bir şeyin varlığını bile bile susamazdım. Gözümün önünde zehirlenen insanlara nasıl sessiz kalacaktım? Korkusuzca "Evet." dedim. Havaya diktiğim çeneme kısık gözlerle baktı.
Eğlenen yüz ifadesi bir an olsun silinmezken "O güzel çeneni kapalı tutmak zorundasın ne yazık ki."
Aynı sorumu tekrarladım. "Yoksa beni öldürür müsün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Aç Çocukları Serisi
Teen FictionKaranlığın Aç Çocukları Serisi, Akılbaz (1.kitap) ve Canbaz (2.kitap) olmak üzere burada yayımlanmaktadır. ____ Parmak uçlarım geniş omuzlarına dokunduğunda aniden gözlerime baktı. "Artık ben senin kadar kötüyüm, sende benim kadar kötü. Başımı yas...