*Bu kitabın hiçbir kişi ve kurumla ilgilisi yoktur, tamamiyle hayal ürünüdür.*
13.BÖLÜM: TEHLİKE
Okuldan çıktığımda saat ondu. Yoğun bir günün ardından eksik olmayan baş ağrım benimleydi. Okulda ikinci haftamdayken ikinci yılımdaymışçasına bakmış olmam normal miydi?
Babam geç çıkacağımı duyduğunda beni almaya geleceğini söylemişti. En azından eve gidene kadar yorulmamıştım.
Bizim evde saat on olduğunda herkes kendini uyumaya hazırlamış olurdu. Bize kapıyı açan annemin üzerine pijamaları vardı, ablamsa çoktan uyumuştu.
İyi geceler dileyerek kendimi odama attım. Üzerimi değiştirip pijamalarımı giydikten sonra içimi kemiren düşüncelerimle yatağıma oturdum.
Şebnem kendi derdindeydi. Herkes kendi derdindeydi. Bense küs olduğum ablamın başına bir şey gelmesinden endişeleniyordum. Bir şey yapmalıydım. Aptalca davranamazdım, Mahzen'nin ne olduğunu araştıracaksam ablamın orayla bağlantısı olduğunu görmeliydim. Engel olmam gereken bir hata varsa kaybettiğim her dakika bana vicdan azabı olarak dönecekti. Ona ne kadar kızmış olursam olayım, o benim ablamdı... Her zaman arkasını kollayacaktım.
Gecenin yarısında, odamın kapısını açarak ablamın odasına yürüdüm. Saat 04.12'yi gösteriyordu. Uykunun en derin olduğu saatler... Ablamın uykusu hafif değildi, hele bu saatlerde kolay kolay uyanmazdı.
Işığı yakmadan dikkatlice odasına girip komodinin üzerindeki telefonunu alarak şifresini girdim. Ablamla şifre konusunda sorunumuz yoktu. O benim şifremi bilirdi, bende onunkini. Arada şifre konusunda kavga ettiğimiz olurdu. Ben onun şifresini görünce değiştirirdi. Bende sürekli ablam şifresini girerken telefonuna bakardım. Şifre konusundaki anlaşmazlığımız tatlı atışmalardan ibaretti.
Telefonunda her uygulamayı tek tek kontrol ederken diken üzerinde ablamın hareketlerini izliyordum. Nefesimi tutarak üst düzeyde sessizliği sağlamaya çalıştım. Kendimi ergen kızının telefonunu karıştıran bir anne gibi hissediyordum.
Sonunda Feyza ile olan yazışmaları ilgimi çekmişti. Zira bütün yazışmaları silinmişken yalnızca onunla olan yazışması duruyordu.
Gönderen: Feyza
Sana karışma demiştimGönderen: Sevgi
Gördüm FeyzaGönderen: Sevgi
Mahzen'de ne olduğunu biliyorumGönderen: Sevgi
Reha'nın da senin de aynı şeyi yaşadığınızı biliyorumGönderen: Sevgi
Amacım huzursuz etmek değil, yardım etmek istiyorumGönderen: Feyza
Neyin ne olduğunu bile bilmiyorsun. Kendine gel. Laf dinle, uzak dur bu konulardan. Aksi halde senin de başın yanarSon mesaj benim bakmamla görüldü olmuştu. Ne yapacağımı bilemeyerek şokla girdiğim bütün uygulamaları arka plandan sildim. Telefonu eski yerine bırakıp odadan çıkarken tenim buz kesmişti.
Duyduklarım, okuduklarım aklımdan film şeridi gibi geçiyordu. Elvin'in anlattıkları, gördüğüm yazışmalar... bağlantıyı çözemiyordum ancak tehlikenin farkındaydım.
Mahzen'nin ne olduğunu öğrenecektim. Reha ve Feyza'nın yardım edilmesi gereken ne yaşadıklarını bilmem gerekiyordu.
Ertesi güne yarım yamalak uykuyla kızlarla okulda buluştum. Şebnem Sercan'la bir süre daha arkadaş kalmaya karar vermiş. Flört dönemini uzatmak istemiş. Sercan'da onu bekleyeceğini söyleyerek anlayışla karşılamış. Cansu ve Elif bu anlayışı lütuf olarak görüp epey övmüşlerdi.
Konuşma boyunca onları doğru düzgün dinlememiştim. Aklım dün öğrendiklerimdeydi.
Zaten Elif ve Cansu'nun bana soğuk yaptığını fark ettiğimden bende iyice soğumuştum. Sevgi'nin okulun önünde olay çıkardığı günden beri birden tüm bağlarımız kopmuş gibiydi. Pek bağımız da olduğu söylenemezdi ya neyse. Bizi yan yana getiren tek şey Şebnem'di.
Sercan ve Reha görüş alanımıza girdiğinde kızlar birden sessizleştiler. Tabii Sercan hakkında konuştuklarının onlar tarafından duyulmasını istemezlerdi.
Sercan bize doğru gelirken Reha okula ilerlediğinde kızların yanından dersi bahane ederek kalktım.
Elvin'in saçma ipucuna uymak zorunda kaldığıma inanamıyordum. Reha'ya fark ettirmeden onu takip etmeye çalışacaktım, harika! Daha önce böyle bir şeyi bırakın yapmayı, akıl bile etmemiştim.
Giriş kapısından girdikten sonra koridorda gözlerim onu aradı, neyse ki çok geçmeden yangın merdivenlerinin başında onu görmüştüm. Duvar olduğundan gözden kaybolduğunda merdivenlerden indiğini anlamak için üstün bir zekâ yetisine ihtiyacım yoktu.
Yavaş ve doğal adımlarla peşinden gittim. Sadece ona değil, tüm insanlara bunu hissettirmemeliydim, sonuçta dikkat çekebilirdi.
Ben merdivenin önüne geldiğimde o bir alt kattaki merdivenlerdeydi.
Aramızdaki mesafeye dikkat ederek merdivenlerden inmeye başladım. Daha iki kat inmiştik ki birkaç saniye duraksadı. Yanına birkaç erkek geldi, bir şeyler konuştular ardından Reha öfkeli gözlerini karşısındaki kişinden bir an olsun ayırmadı. Bir süre merdivenin köşesinde birini beklediler. Bense üst merdivenden tırabzanlara tutunmuş aşağıya bakıyordum. Sonunda bekledikleri kişi geldi fakat onun yüzünü görememiştim. Onun gelişiyle aşağıya inmeye başladılar. Hemen peşlerinden hareket ederken dikkat çekmemeye özen gösteriyordum. O kadar çok basamak inmiştik ki kaşlarım çatıldı.
Okulun bütün katlarını geçmiştik. Geriye anca depo kalırdı.
Öyleyse bunlar nereye gidiyordu?
-BÖLÜM SONU-
Reha'lı bölümler yaklaşıyor hissettiniz mi? :)
Instagram: lefazen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Aç Çocukları Serisi
Novela JuvenilKaranlığın Aç Çocukları Serisi, Akılbaz (1.kitap) ve Canbaz (2.kitap) olmak üzere burada yayımlanmaktadır. ____ Parmak uçlarım geniş omuzlarına dokunduğunda aniden gözlerime baktı. "Artık ben senin kadar kötüyüm, sende benim kadar kötü. Başımı yas...