10.BÖLÜM: NÜ SANATI

259K 7.2K 2K
                                    






10.BÖLÜM: NÜ SANATI


Eve vardığımda gün boyunca odamdan çıkmamıştım. Anneme eve girer girmez hasta olduğumu ve yatacağımı söylediğimden beni rahatsız etmemişti. Ablamın geldiğini duyduğumda bile yerimden kıpırdamadım. İçine düştüğü hatadan onu kurtarmak isterdim, şayet o hataya sarılıyor olmasaydı. Hatasını beni reddedecek kadar çok sevmişti.

Kapının tıklanma sesiyle doğrularak kapıya baktım. Kimin geldiğini tahmin etmek güç olmadı, gelen babamdı. "Kızım, hasta olduğunu duydum. Gelebilir miyim?"

Yüzümde buruk bir tebessüm oluştu. "Gel."

Kapı açıldı ve babam üzerinde henüz çıkarmadığı paltosuyla odama girdi. Yatağımın kenarına oturarak yüzümü avuçlarının arasına aldı. Göz kapaklarım hissettiğim şefkatle kapanırken ruhumu saran huzura teslim oldum.

Fısıldadı, "Neyin var?" kısık sesi dahi huzur verdi. "Önemli bir şey değil. Biraz başım ağrıyor sadece." Ona ablamla aramda geçenleri anlatamazdım. Her ne olursa olsun ablamı koruma iç güdüsüyle sırrını saklıyordum. Bana göz göre göre iftira atışına rağmen...

İlgiyle parıldayan gözlerine endişenin gölgesi düştü. "Suratın kireç gibi. Hastaneye göteyim mi seni?" Yanağımı avuçlarına bastırarak gülümsedim. Kıvrılan dudaklarım endişesini söküp alsın istedim. "Hayır tabii ki. Bir şeyim yok. Benim baş ağrım uyuyunca geçiyor hep. Endişelenme sen."

Annemle ya da ablamla aramızda olmayan bağlılık babamla aramızda haylice güçlüydü. Herkesin başı sıkıştığında gideceği ilk kapı annesi veya ablası olabilirdi, benimki tam aksine babamdı. Çünkü ondan başka kimsenin bana değer vermediğini hissederdim. Benimle babam, annemle de ablam çok iyi anlaşırlardı. Bunu odamda durduğum müddetçe sadece babamın yanıma gelmesinden de anlayabilirdim. Bazen sevgi dilde değil davranışta olurdu. Babam bana sevgisini hep hissettirmişti.

"Peki, sen bilirsin. Hastaneye gitmek istersen saat kaç olursa olsun yanıma gel ve söyle. Tamam mı?"

Gözlerimi onaylarcasına kapatıp açtım. "Tamam..."

Saçlarımı okşayarak anlıma bir öpücük kondurup ayağa kalktı. Odamdan çıkmadan önce son kez bana bakarak gülümsemişti. Bende ona gülümsedim. Sonra gidişiyle beraber odamın kapısını kapattı ve ben aynı yalnızlığa gömüldüm.

Ertesi gün dersim olmadığından günümü evde geçirmiştim. Şebnem'le okulda yaşananlar hakkında konuşmuştuk. Elif ve Cansu'yla ise hiçbir iletişimim olmamıştı. Üçüne de içten içe kırgındım ama sesimi çıkarmıyordum.

Sanırım ilk kez yalnızlığımı böylesine derdinden hissetmiştim. Yakın dostlarım yoktu, bana inanan bir ablam yoktu, hiç kimse yoktu. Babam bunların dışındaydı fakat ona da her şeyi anlatamıyordum işte.

Haftanın son dersine kadar okulda hiç Reha'yla karşılaşmamıştım. Onu ablamla olanlardan sonra ilk kez o gün görmüştüm.

Okulun içerisinde barındırdığı kafeteryaların birinde tek başıma yürüyordum. Kızlardan yalnızca Cansu okuldaydı. Elif ve Şebnem dersleri olmadığından gelmemişlerdi.

Masaların arasından geçerek arkada gözüme kestirdiğim boş yere ilerliyordum ki duraksamama sebep olan yüzle göz göze geldim. Reha Özaden... Arkadaş grubuyla kafeteryadaki masaların birinde oturuyordu.

Yüzümde ondan hoşlanmadığımı gösteren bir ifade can bulurken onun arka çaprazındaki boş masaya geçtim. Gözlerimi bir an olsun ona değdirmemeye çalışıyordum. Yemeğime odaklanarak varlığını görmezden geldim.

Karanlığın Aç Çocukları SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin