19.BÖLÜM: MUHTAÇOtobüs durağının önünde beklemeye başladığımda yüzümde aşırı asık ve öfkeli bir ifade vardı. Kalıbımı basardım ki gün boyunca ifadem asla değişmeyecekti.
Dün yaşadıklarım kafamda tekrar başa alarak izlediğim bir filmdi. Kararsızlığıma biçilen vicdan azabı boyumdan büyüktü. Sevgi'nin aklı başında değildi, doğru yolu bulmayacaksa bile en azından yanlış yola kimsenin zoruyla gitmeyecekti.
O fotoğraflarla beraber sözleşmeyi neye sebep olursa olsun Reha'dan almalıydım. Ardından yapacağım şey Sevgi'yi tehdit etmek veya direkt babama göstermek olacaktı. Böylece hem o adamın ablamı tehdit etme ihtimali ortadan kalkmış olurdu hem de doğruları konuşmaya başlardık.
Mahzen'de gördüklerimle ilgili şimdilik susmak zorundaydım. Bu konu hakkında düşünmeyi bile erteliyordum.
"Sonunda tekrar karşılaştık. Günlerdir seni arıyorum." İrkilerek arkamı döndüğümde Elvin'le karşılaşmıştım. "Burada olacağımı nerden bildin?" Tedirgin olmasam da rahatsız olmuştum. Böylesine kolay ulaşılabilir biri olmak istemezdim.
"Ablanı tanıyorum? Burada olacağını tahmin etmek zor olmadı." Başımı sallamakla yetindiğimde bir an sorguyla ona baktım. Neden beni arıyordu? Onu Reha göndermiş olabilir miydi? "Beni neden arıyordun?"
"Mahzenden sonra görüşemedik."
Gözlerimi devirdim. Zaten derdim başımdan aşkındı, onunla uğraşamazdım. "Git başımdan seninle uğraşamam."
"Şşş, sakin ol. Ben senin tarafındayım."
"Git başımdan dedim."
"Anlaşma yapmaya geldim, canını sıkmaya değil. Ortak amaçlarımız var." Kafamda yanan ampulün ışığı zihnimi aydınlattı. Fotoğrafları bulmakta Elvin'in Reha'yla olan bağlantısını kullanabilirdim. Reha'yı tanıyan oydu sonuçta. "Anlaşma mı istiyorsun?" Göz ucuyla yolu kontrol ettikten sonra tekrar ona döndüm. "Uzatmayacağım. Bana Sevgi'nin fotoğrafları lazım. Onu bulmanı istiyorum. Gerisi beni ilgilendirir." Fotoğraflar derken ne tür fotoğraflardan bahsettiğim gayet açıktı. Elvin kendince intikam almanın peşinde olduğundan benim yerime fotoğrafları Reha'dan alabilirdi.
Kaşları havalanırken omzundaki çantasını biraz daha yukarı itti. "Ne oldu da fikrin değişti? Dün ablanın arkasında duruyordun, bugün abla bile demiyorsun." Haklıydı. Elvin'i günahım kadar sevmiyordum ancak ablamda beni günahı kadar sevmiyordu.
Öylesine çıkmazdayım ki olacak veyahut olmuşlardan biri bile benim kârıma değildi. Düzeltmek adına çırpındığım benim hayatım olsa, çabam değerini bulurdu. Lakin söz konusu olan Sevgi'nin hayatıydı. Bundan sonra yüzüne bakmazdım, orası ayrı konuydu. Ama hayatını mahvedişinin de seyircisi olamazdım. Aynı evde yaşadığım ablamın başına gelecekler hepimizi ilgilendiriyordu.
Sevgi'nin hatalarını toparladıktan sonrasının ne olacağı da meçhuldü. Polise gider miyim bilmiyorum. Korktuğum bir gerçekti. Lakin ondan daha etkili olan şey Sevgi'nin hapse girme tehlikesiydi.
Kafam çok karışıktı. En azından önce o fotoğrafları alacaktım, sonra sıra Mahzen konusuna da gelecekti.
"Hikâyenin bu kısmı seni ilgilendirmiyor?" Dudaklarını yaladı ve gelen otobüse doğru yaklaşmaya başladı. "Üzgünüm ama Reha'nın kapısını çalman gerekiyor. Çünkü kimsenin fotoğraflarını başkalarına vermez. Tabii bu senin ne kadar ikna edici olacağınla da alakalı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Aç Çocukları Serisi
JugendliteraturKaranlığın Aç Çocukları Serisi, Akılbaz (1.kitap) ve Canbaz (2.kitap) olmak üzere burada yayımlanmaktadır. ____ Parmak uçlarım geniş omuzlarına dokunduğunda aniden gözlerime baktı. "Artık ben senin kadar kötüyüm, sende benim kadar kötü. Başımı yas...