Multimedia: Gece
Bölüm Şarkısı: Serenay Sarıkaya - Sabret
-15-
Uykuya dalamamıştım.
Uyumak için çok fazla çabaladığım ama başarılı olamadığım günlerden biriydi bugün. Derince bir ufladım. Ev, dışarısının tersine sımsıcaktı. Evde şort ve tişörtle rahatça dolaşabiliyordum.
Bir anda telefonumun fazla çıkmayan zil sesi odayı doldurmaya başladı. Ekrana baktığımda arayanın 'bay umursamayan' olduğunu gördüm. “Evet?” diye
sıkıntılı bir ses çıkararak konuşmayı başlattım.“Tatlım?”
“Gayet iyiyim baba. Paramda yeterince var. Okulu da asmıyorum.” dedim gözlerimi devirirken. O kadar ilgisiz bir babasın ki, Zeynep Hoca'yı arasan, kesinlikle okulu kırdığımı da öğrenirsiniz. Tamam. Babamı anlarım da, annem Zeynep Hoca'nın arkadaşıydı be. Hiç mi merak etmiyorlardı? Hoş. Beni bile aramaya fırsat bulamıyorlardı. Zeynep Hoca'yı mı arayacaklardı? Güldüm. Yine saçmaladın Suyla.
“Annem nerede? Uzun
zamandır konuşmuyoruz.” dedim. Belki de en son haftalar önce konuşmuştuk. O da çok değil. Bir kaç dakika kadarcık.“Tatlım. Annen şu sıralar fazlasıyla önemli bir proje üzerinde. Uyumaya bile zaman bulamıyor.”
Tekrardan güldüm. Doğru. Yazık kadına. Uyuyacak zaman bulamıyor, bir de beni arayıp benimle mi konuşacaktı ki? Hiç yani. O kadar umurlarında değildim ki ikisinin de. Bunu her ikiside, ben de biliyorduk. Farkındaydık. Ama görmezden geliyorduk.
Fazlasıyla iyi bir evlat yetiştirdiklerini düşünen ebeveynlere sahiptim. Belki istedikleri gibi olamamıştım. Paranın ve işin kölesi değildim, onların tersi olarak. Onlar hep iyi bir evladın, para ve yaşam standartlarına göre yetiştirileceğine inandılar. Onlara göre özel okullara göndermek, çeşitli özel kurslar aldırmak, istediklerini elde edilmesini sağlamak, para içinde bir hayat sürdürmek iyi bir evlat yetiştirmenin kuralı gibi bir şeydi. Ben ne kadar para içinde büyüdüysem, o kadar da sevgisiz, ilgisiz bir şekilde büyümüştüm.
“Kapatıyorum.”
“Tamam tatlım. Sonra ararım.”
Telefonu kapadıktan sonra ufladım. Tekrardan. Bu kadardı konuşmamız. Zaten daha fazla ileri gitmezdik. Benim hiçbir şeyimi bilmiyorlardı ki, ne konuşalım? Ayaklarımı aşağı sarkıttıktan sonra ılık olan laminente bastım. Aşağı inme zamanıydı. Aşağı indiğimde Gece, pizza yiyor ve maç izliyordu. Saçlarımı karıştırdıktan sonra “Bizimkiler nerede?” dedim.
“Aras'ın ailesi, Aras'ı Lara ile birlikte akşam yemeğine davet ettiler. Az önce çıktılar.”
Kafamı salladıktan sonra mutfağa gittim. Buzdolabından limonatayla dolu olan sürahiyi çıkardım. Kendime koyduktan sonra salona geçtim. Laptopumu kucağıma aldım. Kulaklıklarımı taktıktan sonra önceden yüklediğim dizi bölümlerinin olduğu klasörüme girdim.
Bölümün yarısına yaklaştığımda Gece kulaklıklarımı çıkardı. Sinirli bir şekilde durdurduğumda en heyecanlı yerde kalmasına lanet okudum. “Ne izliyorsun sen ya?” diye sordu.
“The Vampire Diaries.”
dedikten sonra kulaklığımı tekrardan taktım.
Kulaklıklarımı tamamen çıkardıktan sonra “Beraber izleyelim.” dedi. Önce şaşırsamda bir şey demedim.Aynen sevgililer gibiydik.
Belimi göğsüne bir yere yaslamıştım. Beraber altı bölümü devirmiştik. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Uykum geliyor gibi oluyordu bazen ama izlemeye devam ettikçe daha da izleyesim geliyordu. Neredeyse dördüncü sezonu bitirmek üzereydik. Ve bu bile bana Burak'ı hatırlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Ficção Adolescente•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...