(Multimedia: Burak
Bölüm Şarkısı: Nil Karaibrahimgil - Ben Ona Resmen Aşığım)Şebnem Hoca, bilgisayarımı kapattıktan sonra “Çıkabilirsin.” dedi. Onay alınca içimdeki büyük heyecanla sınıftan çıktım.
“Hiih!”
-3-
Elimi kalbime götürdüm hemen. Bugün bu ikinci kez oluyordu. Beni bulan ikinci aksilik. En az benim kadar korkmuş olan Deniz'e, “Ödümü koparttın!” dedikten sonra, yürümeye başladım. Kafeteryada olanlardan sonra Denizle konuşabilir miydim, bilmiyordum.
“Suyla!”
Deniz, arkamdan ismimi bağırdığında, duymamış gibi davranamayacağımdan dolayı arkama döndüm. Bir anda bana sarıldı. Aniden gelince küçük çaplı bir şok yaşadım. “Özür dilerim.” diye mırıldanırken bende “Önemli değil.” diye fısıldadım.
Birbirimizden ayrıldıktan sonra, yürümeye başladı. İlk sessizliği bozan Deniz oldu. “Akşam Canlar'da parti var!”
Omzumu silkerken, “İyi. Gidersin.” dedim. Deniz bana göz devirirken, kafamı soldan yana çevirdim. Parti şuan çok da umrumda değildi. Fazlasıyla yorgun hissediyordum. Dün ödevim için sabahladığını varsayarsam kesinlikle bugün iyi bir uykuyu hak ediyordum.
Neşeli bir hal sergiliyordu benim aksime. “Sende benimle geliyorsun tatlım!”
Gözlerimi devirerek Deniz'e baktım bir süre. “Şaka yapıyor olmalısın.” Deniz, çok normal bir şekilde kafasını sağa sola salladı. Partiler bana göre değildi ki. Hem ben Can denilen çocuğu tanımıyordum. Bir anda aklıma Burak'ın profilinde gördüğüm tweet geldi. Bu Can o Can olabilirdi.
“Hiç tanımadığım birinin düzenlediği partiye gideceğimi falan mı sandın?”
Deniz, şuan resmen annesinden şeker isteyen ve annesi de zararlı olduğunu söyleyip şekeri alamayan çocuklar kadar masumdu. “Ya Suyla ya! Can benim çok yakın bir arkadaşım. İyi çocuktur. Hem Burak'ta orada olacak.”
Neden Burak'ın her adını duyduğumda midemdeki kelebekler halay çekiyordu ki sanki!
Kızdığımı anlasın diye sinirli bir şekilde ismini söyledim. O fermuarını kapatırken ben de akşamı düşündüm. Burak orada olacaktı ama... Ben partilerden hoşlanmazdım ki.
“Deniz, ben ciddiyim. Partilerle pek aram yoktur. Hatta hiç aram yoktur.”
Deniz, çantasından bir kağıt parçası ve bir kalem çıkardı. Bir şeyler karaladıktan sonra, “Bu benim numaram.” dedi ve kağıdı elime tutuşturdu. Aynı şekilde numaramı aldı.“Beni kırma. Lütfen gel!”
Aslında bu kadar naz yapmama gerek yoktu. O partide Burak da olacaktı sonuçta. Yani ona yakın olunca ben zaten dünyanın en huzurlu insanı oluyordum.
“Peki. Sen kazandın. Geliyorum.”
Deniz'in sevinişi benim benzetmelerimde sonuna kadar haklı olduğumu gösteriyordu. Resmen çocuk gibiydi. İkimizde kıkırdıyorken sağ omzumdaki sızlamayla inledim.
Yine Burak!
Gözlerimi kıstıktan sonra bağırdım sesimi çıkarabildiğim kadar. “Önüne baksana be!” O ise arkasına bile bakmadan yürümesine devam etti. “Pardon. Bilerek oldu.”
“Tamam. Kesinlikle geliyorum!”
Deniz bana çekinerek baktı ve utana sıkıla dudaklarını araladı. “Kızma ama sana bir şey soracağım. Sen... Burak'tan hoşlanıyor musun?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Novela Juvenil•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...