26- Reddedilmek

1.7K 70 17
                                    

Multimedia: Burak

-26-

“Bunu yapmasaydın daha iyi olurmuş Suyla.”

Gece'nin beni uyarmasına karşın sadece omzumu silktim. Elbetteki yıllar sonra onu bulmuşken, ondan uzaklaşmak hem aptallık olurdu, hem de saçmalık. “Bundan sonra sana adım atacağını hiç sanmıyorum.” dediğinde, “Sağ ol ya!” diye karşılık verdim.

“Onun için ilk adımı sen atacaksın.”

“Sen delirdin mi!” diye bir ani çıkışta bulundum. Tamam. Onu tersleyip, kendimden uzaklaştıran ben olabilirdim. Ancak, ilk adımı erkek atardı. Yani atmalıydı. “Onu, Burak'ı terslemeden önce düşünecektin Suyla!” diye bağırdığında, sinirle soludum.

“Sen olmadan gayet idare ediyordum ben!”

“Evet. Her şeyi batırarak idare ediyordun.” Benim aksime gayet sakin konuşuyordu. Bazen buna çok şaşırıyordum. Erkek gibi değildi. Kolay sinirlenmiyordu. Sinirlendiği zamanlarda da kimsenin kalbini kırmamak için özen gösteriyordu. Çünkü o erkek değildi, adamdı.

“Bir şekilde onunla bir buluşma ayarlamalıyız. Şuan onun kusura bakma ama sikinde değilsin.”

Masanın üzerinde duran sigara paketini elime aldım. İçinden bir tane aldıktan sonra çakmağımı elime aldım. Sigara içmeye ihtiyacım vardı.

“Eğer Burak saçma salak bir gurur meselesi yapmazsa, seni terslemeyecektir.” Gözlerini benim üzerimden çekti. “Umarım.” diye mırıldandım bende.

Elim tekrardan kutuya uzanırken beni durdurdu. “Sigarama karışılmasından nefret ederim! Biliyorsun.” diye tısladığımda, beni hiç takmadan kutuyu cebine koydu. Amaçsızca ona bakarken, “Şuan dördüncüyü içmene izin vermiyorum. Sonra.” dedi.

Bir tıslama sesi çıkardığımda, “Neden bana karışıyorsun!” diye bağırdım. “Çünkü seni önemsiyorum!”

“Suyla. Sen hala seni ilk tanıdığım andaki gibisin. Aklına bu intikam planlarını ben soktum. Bu yüzden canının yanmasına izin vermeyeceğima! Hiçbir zaman.”

“Sigara içmek canımı mı yakar?” diye sorduğumda bir gülme sesi çıkardı. Ama bu ona komik geldiği için falan değildi. “Her bir tanesi ömründen yedi dakika götürür.”

“Sen de kullanıyorsun ama?” diye sırıtıp sorduğumda keyfim yerine gelmişti. Oturduğum yerde biraz daha geri geldiğimde gülme sırası bendeydi. “Senin kadar değil.” dediğinde, ona baktım. Haydi ama.

Ani bir hareketle yanımda bittiğinde, birazcık geriledim. Yüzüme bakarak sırıtma eğiliminde bulunduğunda, gözlerimi kıstım. “Burak konusunda ne düşünüyorsun?”

Ne mi düşünüyorum?

Onu çok fazla sevdiğim geliyor önce aklıma. Daha sonrasında onun doğum günü olduğu için çok heyecanlı olduğumu. Onun kutlayacağım ilk doğum günüydü ve ben çok fazla heyecanlıydım. Elimde pasta ve bir hediye ile ona geldiğim an... Onu Denizle yatakta bastığım an... Bu olaydan sonra hayatımın fazlasıyla değiştiğini düşünüyorum. Bir daha eski değerlerimi kazanamama durumu gibi. Ondan nefret ettiğimi düşünüyorum. Bana yaşattıkları yetmiyormuş gibi hala yaşatmaya devam ediyor olmasını düşünüyorum. 

“Düşündüğüm tek şey... Onunla tekrardan bir araya gelmem gerektiği.” Yalan söylemiş olmak beni iyi bir insan yapmıyordu. Zaten amacım iyi bir insan olmak değildi. Baştan kaybediyordum. Ama bu umrumda değildi.

“O göt heriften özür falan dilemeyeceğimi biliyorsun. Değil mi?”

“Ama bir özür borçlu olduğunu unutma.”

Aşk mı İntikam mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin