Multimedia: Oylum ve Gece :)
-38-
Burakla iyi giden konuşmanın sonunu yine bir kavga ile bitirmiştim. Sürekli onunla kavga ediyorduk. Kavga etmesek bile her gün mutlaka bir tartışmamız oluyordu. Bundan çok sıkılmıştım. O gözden kaybolana dek iyice baktım arkasından. Az önce her şeyin sorumlusunun annesi olduğunu söylemişti ve çekip gitmişti. Zaten tek en iyi yaptığı şey kaçıp gitmekti şu dünyada. Çünkü bay sikimde değil olmak bunu gerektiriyordu.
Beni sürekli cevapsız sorularla bırakıyordu. Hoşuna mı gidiyordu bilmiyordum ama kapalı bir kutuydu resmen. Onu açmaya zorladıkça, kilidini kırmaya çalıştıkça yeni duvarlar örmeye başlıyordu. Bense o duvarlara çarpa çarpa nasır tutuyordum.
Şu zamana kadar Buraktan çok az şey öğrenebilmiştim. Beni terk ettiği ilk zaman annesinden bile özür dilemediğini itiraf etmişti. Şimdi ise her şeyin sorumlusunun annesinin olduğunu söylüyordu. Yıllardır cevabını aradığım sorular yavaş yavaş otururken, bende sorgulamaya çalışıyordum. Birer yapboz parçaları gibiydi. Elimde sadece üç tanesi varken, benim o yapbozu tamamlamam gerekiyordu. En kısa zaman içinde.
Burak’ın, kimseden özür dilemediğini hatta annesinden bile özür dilemediğini, ilk kimliğim sayesinde öğrenmiştim. Ve bu yapbozun ilk parçasıydı. O gün, hayatında sadece benden özür dilediğini ve özür dilemenin hiçbir boka yaramadığını kesin bir dille itiraf etmişti. Onu bu konuya iten şey ne bilmiyordum. Bu elimde olan ikinci parçaydı. Üçüncüsü ise ikinci kimliğim sayesinde ortaya çıkan bir parçaydı. Daha birkaç dakika öncesine kadar her şeyin sorumlusunun annesi olduğunu itiraf etmişti ve bu da elimde kalan son parçaydı.
Burak’ın annesi ile arasında ne vardı, bilmiyordum ama iyi bir şeyler dönmediğinin garantisini verebilirdim. Annesi ile aralarında geçen şey onu böylesine umursamaz, ruhsuz bir canavara dönüştürdüğüne göre bayağı ciddi bir durum söz konusuydu ortada.
O kadını bulmam gerektiğin farkındaydım. Belkide ondan hesap sorardım. Belkide annesi gerçek annesi değildi. Annesi üvey olabilirdi ve bunun travmasından kaynaklı bir şeyler olabilirdi ama o zaman gerçek annesine ne olmuş olabilirdi ki?
Burak’ın psikolojisini anlamak adına empati kurmaya denedim. Zaten organlarıma işleyen empati, bir şekilde yardımcı olabilirdi.
Bir şeyler oluyor. Hayatını en derinden etkileyen şeylerden biri ama bu şey. Sen o kadar güçlü kalmaya çalışıyorsun ki ama aslında, güçlü falan değilsin. Kendini kandırıyorsun sadece. Bunun farkındasın ama yüzleşmek istemiyorsun. Sorunlarından kaçıyorsun, çünkü yüzleşmeye korkuyorsun. Kaçış senin için bir numaralı hayat felsefen olmuş. Sürekli olarak bu eylemi uyguluyorsun ama bir yandan da hayatından çalıyorsun. Bal gibi de farkındasın ama umursamıyorsun. Kendine çizdiğin bir yolun, ezberlediğin doğruların var. Bunları uygulaman demek kendini tatmin etmen demek. Gerekirse bu uğruna insanları görmezden gelebiliyorsun. İnsanların düşünceleri, hisleri, sana karşı hareketleri umrunda değil. Bir kere kesinlikle birine güvenmiyorsun. En yakınındaki insana bile. Çünkü öyle bir kazık yemişsin ki, geçmişin izleri yakanı bırakmıyor. Gelecekte tekrardan bunlarla karşılaşmak istemediğinden dolayı kimseyle yakınlık kurmuyor, kimseye güvenmiyor ve bağlanmıyorsun. Hissizliği seçmişsin ama bu sadece insanlara gösterdiğin yüzün. Kim bilir içinde ne fırtınalar kopuyor?
Birkaç dakikalığına Burak’ı düşündüğümde, böyle bir hayata sahip olmak istemeyeceğimi anlamıştım.
Burak gideli çok olmuştu ve ben hala, onunla konuştuğum yerde öylece dikiliyordum. Bacaklarım uyuşmaya başladığında, olduğum yerde hareketlendim. Ama bu daha da çok canımın yanmasına sebep olmuştu. Bir süre hiç kımıldamamam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Genç Kurgu•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...