(Multimedia: Burak'ın, bakıp güldüğü, Suyla'nın küçüklük fotoğrafı.
Bölüm Şarkısı: Little Mix - Word Up!)-7-
Eve geldiğimizde ilk iş olarak pencereleri açtım. Salon biraz havasızdı. Çantamı masanın üzerine bırakıp Burak'a döndüm. “Aç mısın? Çok güzel tarifler biliyorum.” deyip gülümsedim.
“Sonu hastanede bitmesin?” diye tereddütle sorduğunda gerçekten bozulmuştum. Ne zaman yemekten bahsetsem ‘Zehirlenir miyim?’e bağlıyordu. Bu gerçekten çok sinir bozucu. Oflayarak homurdandım. “O zaman sadece ben yerim.” Mutfağa gittim. Arkamdan geleceğini biliyordum. Yani öyle tahmin ediyordum.
Birkaç saniye sonra adım seslerini duyduğumda öne sürdüğüm tezi doğrulamayla birlikte içimden gülümsedim. İçinden gülümsemek nasıl oluyorsa, ondan yaptım. Burak, arkamdan yaklaşıp “Şaka yapıyordum sadece.” deyip ensemi öptü. Bu çocuk gerçekten kendini nasıl affettireceğini çok iyi biliyordu.
Beyaz mutfak dolabından bir tencere aldım ve içini suyla doldurdum. Ocağı yaktım ve suyun kaynaması için rahat bıraktım. İçinde tahılları barındıran ahşap dolaptaki makarna kutusunu tezgaha çıkardım. Su kaynadıktan sonra yemeğim hazır olacaktı. Evet. Bize makarna yapacaktım. Tamam. Çok kolay ve pratik bir yemek olabilirdi ama benim hem çok severek ve en güzel yaptığım yemek, makarnaydı.
Tekrardan buzdolabına yöneldim önceden yıkanmış sebzelerin olduğu tarafı açtım. Sonuçta hijyen önemliydi. Önceden kabukları soyulmuş salatalıkları aldım. Sonra domates, marul, limon, küp küp doğranmış beyaz peynir ve siyah zeytin aldım.
Burak'a Aras, Lara ve bana özel olan ‘SAL’ salatamızdan yapacaktım. Makarnanın yanına. Bu salatayı özel kılan şeylerden biri ise isimlerimizin baş harflerinden oluşmasıydı. Bu salatayı her yediğimde dertleri salmam gerektiğini hatırlıyordum. Her zaman olmasa da çoğu derdimi siktir etmeyi başarabilmiştim işte. Ve bu özel salatayı daha üçümüzden başka hiç kimse yememişti. Bizden sonra Burak'ın yemesi... Nasıl hayatıma bir anda girdiğinin belirtilerinden biriydi.
Önceden yıkanmış ve kabukları soyulmuş salatalıkları ortadan üçe bölerek üçgen bir şekilde doğradım. Doğradığım salatalıkları mavi derin kaba boşalttım. Daha sonra asla kabuksuz yiyemediğim domatesleri de küçük bir şekilde doğrayıp salatalıkların yanına, mavi kaba, gönderdim. Sırada marullar vardı. Salatalığı kabuklu, domatesi de kabuksuz yiyemeyen ben marullara da bir kural koymuştum. Marullar salata için uzun ve ince bir şekilde doğranmalı ve asla kökündeki beyaz olan kısımlar salataya eklenmeyi unutulmamalı. Huyum bu. İllaki o beyazlıkları göreceğim o salatada.
Marulları da istediğim gibi doğradıktan sonra mavi kaba gönderdim. Salatam hazır sayılırdı. Şimdilik. Yağ, limon ve tuzu makarna pişince koyacaktım. Çünkü salataya bunları ekledikten sonra bekletirsem tadı ilk zamanki gibi olmuyordu bir türlü. Sonuçta kimse bekletilmekten hoşlanmazdı. Beyaz peynir ve zeytin en son konulurdu çünkü salatayı karıştırdığım zaman peynirin ezik büzük olmasını istemiyordum. Tencerenin kaynayıp kaynamadığını kontrol etmek için ocağın başına geçtiğimde suyun baloncuklar çıkardığını gördüm. Kaynamıştı. Makarna kutusundan biraz makarna boşalttım. Kepçe yardımıyla birkaç defa karıştırdım. Sonra içecek gerektiği aklıma geldi. Sonuçta kuru kuru yiyemezdik değil mi?
Dolabı açtım. Sebze rafını çektim. On taneye yakın limonu aldım ve tezgaha bıraktım. Evet. Limonata yapacaktım. Her zaman doğallıktan yanaydım. Sıkacak sayesinde limonları sıktım ve bir sürahiye boşalttım. Üzerine biraz su ekledim. İyice karıştırdıktan sonra bu da hazırdı. Ben şekersiz de içebiliyordum ama belki Burak sevmeyebilirdi. Hemen şekerini de ekledim ve bir kez daha karıştırdım. Son olarak da buz ekledim. İşte şimdi hazırdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/19113278-288-k627402.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Novela Juvenil•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...