Multimedia: Burak
-42-
Koca bir pizza dilimini ağzıma götürdüğümde, gözlerimi kapatarak inledim. Kesinlikle çok fazla aç kalmaya dayanamıyordum. Ben üçüncü pizza dilimime doğru giderken, Burak hala ilkindeydi. Yavaş yiyordu yani. Gerçi genelde de yavaş yiyordu diye hatırlıyordum.
“Ya iyi ki almışsın şunu ya!” diye homurdandım, elimi ağzıma götürürken.
“Bence sen ilk önce ağzındakileri bitirip konuş. Sonra teşekkür edersin.” Gözlerimi kısarak ona baktım ve dudaklarımı büzdüm. Şuan dışarıdan bir domuz yavrusunu andırıyor olabilirdim. Bu görüntü onlarda her ne kadar sevimli dursa da, bende de bir o kadar çirkin durmuş olacağından bunu yapmayı kestim. Sesimi çıkarmadan pizzalara gömülmek daha iyiydi.
Burak üç dilimden sonra ellerindeki una benzer tozları masaya doğru uzatarak temizledi. Kolasını diklerken bana bakmaya başladı. Ne kadar hayvan gibi yemek yesem de biri bana bakmaya başladığı anda yiyemezdim, o an yediğim şeyi. Anlaşılan şimdi de kalan birkaç dilimden mahrum kalacaktım. Dudaklarımı ıslattıktan sonra bende kolamı dikledim. Kabarcıklar boğazımı yakarken bundan zevk alıyordum. Tam az önce onun yaptığı gibi ellerimi temizleyecektim ki birden ellerimi ellerinin arasına aldı. Sırası ile orta parmağımı, işaret parmağımı ve baş parmağımı ağzını kullanarak temizledi. Ben ona mal mal bakarken, neden parmaklarımı emerek temizlediğini düşünüyordum.
“Böylesi daha iyi.” dediğinde dudaklarını dümdüz yaptı. Yüz ifadesi tatlı bir şeye dönüşürken, onu düşünmeye başladım. Hayatımda görüp görebileceğim en yakışıklı çocuktu. Kesinlikle çok yakışıklıydı ve bunu kendisi de biliyordu zaten. Bu da onu egoist yapmakta bir numaralı olan şey oluyordu. Bir kere zengindi ve her istediğini elde edebiliyordu, hiç şüphesiz. Bu da onu şımarığın teki yapıyordu. Geçmişte bir şeye çok fena kırılmıştı ve bunun sonrasında o da insanları kırmaktan hiç çekinmeyen birine dönüştürmüştü. Gerçek kişiliğini, bir kızın bekaretini saklaması gibi saklıyordu ve bu onu ulaşılmaz yapıyordu. Kesinlikle evlenmek isteyeceğim bir tipti ama sanırım Burakla evlenmezdim.
“Burak? Hiç isteyipte elde edemediğin bir şey... Oldu mu?”
Kafasını aşağı yukarı sallarken, donuk gözlerle daldığı yere bakmayı sürdürdü. “Evet. Oldu.” Dudaklarımı ıslattığımda, ne olabileceğini düşündüm. Bu sorunun cevabı ben bile olabilirdim. Sonuçta onunla ilk öpüştüğüm zaman beni istediğini bilmeme rağmen daha fazla ileriye gitmemiştim. Beni elde edememişti yani.
“Birçok şey oldu. En basidinden en zoruna. Elde edemediğim birçok şey oldu.”
“Dinlemek isterim.” dedim parmağımı yaladıktan sonra. Hala elimde temiz olmayan bir şeyler hissediyordum. Yağ gibi. Tekrardan parmağımı götürdüm ağzıma. Bu hareketime gülümsemişti. Gülerek konuşmaya başladı. “Hey! Kes şunu! Beni tahrik etmeye falan mı çalışıyorsun? Daha teknede yaptıklarını unutmadım.”
Aklıma ona yaptıklarım geldiğimde gülümsedim. “Ama bilerek yapmadım onu ben. Acil bir telefon konuşmasıydı.”
“Her neyse.” diye mırıldandığında, gülümsememi sürdürdüm. Onunla olmak eğlenceli olacak gibi görünüyordu. “Seni bekliyorum.” İlk önce dediğimi anlamayıp bana şaşkın şaşkın bakmayı sürdürse de sonradan ne demek istediğimi anlamıştı.
“Ben küçükken dadımla oyun oynuyorduk. Ancak ben o cadı kadını hiç sevmezdim.” dedikten sonra kafasını sallayarak gülümsedi. Herhalde eski günleri falan hatırlamıştı. “Bir keresinde sırf onu havuza ittiğim için beni bir gün boyunca odamda kilitli tuttu. O ay çok istediğim oyuncağı alamadım. En basidinden bu olabilir yani. Hoş. Hala da alabilmiş değilim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Novela Juvenil•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...