Multimedia: Oylum ve Burak
-29-
Derin bir nefes aldıktan sonra kaşlarımı iyice çattım. Burak'a baktım tekrardan. Anlattıklarımı umursamadığı yetmiyormuş gibi, şuan beni de umursadığından şüpheliydim. İçtiği şişeyi yere bıraktıktan sonra ağzının kenarını sildi.
“Bana ‘göt herifin teki!’ diyorsun, ancak sen nesin? Zavallı. Zavallının teki.”
Gözlerimi ona sabitlemiş öylece bakıyordum. Sinirlerimi yıpratmak konusunda kesinlikle bir numarada o vardı. Çok fazla sinirlenince, ağlama gibi bir huyum vardı ve ben şuan gözümün dolmaması için bile dişlerimi sıkıyordum.
“Sinirlerimi bozuyorsun.” dedim mırıltıya yakın çıkan sesimle. Sesimin titrek çıktığını da çok iyi biliyordum. Bu yüzden alçak çıkarmaya özen göstermiştim. “Seninde bana pek iyi geldiğini söyleyemem, kıvırcık.” dedi kafasını geriye doğru atarken.
“O zaman neden benimle takılmaya çalışıyorsun? Neden beni buraya gelmem için zorladın? Neden peşimdesin? Senin amacın ne?”
Gülme sesine yakın bir ses çıkarttıktan sonra, bana döndü. “Bi yavaş gel be kızım.” diye söylendiğinde, sadece omzumu silktim. “Sorularımı cevapla!”
“Öncelikle kendini çok fazla önemsiyorsun. Önemseme. Çünkü değerli değilsin.”
Sarhoş insanların daima doğruları söylediğini biliyordum. Burak, tam olarak sarhoş olmasa bile çakır keyf olmuştu. Yani bu onun açısından değerli olmadığım anlamına geliyordu. “Sende benim için değerli değilsin, göt herif!”
“Bana sürekli şöyle deyip durma!”
Oturduğum yerden destek alarak ayağa kalktım. Şişeyi kafama dikledim. Daha sonrasında acı bir şekilde inledim. Lakin müzik sesleri benim sesimi örtüyordu. “Ne dememi istersin bay göt herif?”
Kolumdan sert bir şekilde tuttu ve beni az önceki oturduğum yere oturmaya mahkum etti. “Uslu dur ve şu hikayenin devamını getir. Maymun iştahlılardan* da hoşlanmam.”
Ona bakarak kahkaha attım. Kahkahamı da gittikçe şiddetlendirdim. Nasıl olsa sarhoştum. Özgür hissediyordum. “Beni dinlemeyen bir göt herife bunu asla anlatmam!”
Ofladıktan sonra, “Ben seni dinliyorum aptal. Sadece umursamıyorum.” diye karşılık verdi. Gözlerini devirdiğini de çok rahat bir şekilde görmüştüm.
“Madem umursamıyorsun, neden devamını bilmek istiyorsun?”
“Anlatacak mısın, anlatmayacak mısın? Başka zaman anlatırsan eğer, asla dinlemem.” derken saçma bir şekilde göz kırptı. Şişedeki içki de bitmişti. Ben şimdi neyden destek alarak anlatacaktım! Mırıldanarak “Anlatmayacağım.” dedim.
Ayağa kalkmadan önce içtiği şişeyi yan tarafına bıraktı. Ayağa kalktı ve bana baktı. “Pekala. Öyle olsun. Gidiyorum ben.” Hafifçe öksürdüm.
“Burak... Gitme.” dedikten sonra biraz yutkundum. Bunu söylediğime inanamıyordum. Dudaklarımı dişlemeye başladım. Bir süre sonra kanın o metalimsi halini çoktan almaya başlamıştım. Hala inanamıyordum. Belki bunu beni terk edip Amerika'ya gittiği zaman söylemeliydim. Şimdi değil.
“Biliyor musun? Senden çok fazla sıkıldım.”
Sözleri canımı acıtıyordu. Bunu umursamamam gerektiğini çok iyi biliyordum ama elimde değildi ki umursamamak. Onun kadar kötü olmayı beceremiyordum. “Canımı acıtıyorsun.” dedim sert bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Teen Fiction•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...