(Yeni bir kitap. Yeni bir başlangıç. Okumaya başlayacağınız için teşekkürler. Ben yazarak ve yayınlayarak emek harcadım. Sizde değerli zamanınızdan ayırarak okumaya başlayacaksınız. Okuyanlardan ricam, oylarınız ve yorumlarınızla varlıklarınızı hissettirmeniz! Onlara ihtiyacım var çünkü. Keyifli okumalar dilerim!)
✓ ✓ ✓
-1-
Ah!
Kalbimin çoğu zamandan farklı olarak düzenli ritminden sıyrılması nefes almamı zorlaştıran şeylerden biri olurdu. Bu anlar genellikle heyecanlandığım zamanlar olurdu. Ama şuan kalbimin sıkışmasına neden olan şey dile getirmekten kaçtığım bir şey miydi, yoksa sadece koştuğumdan mı kaynaklanıyordu?
Aklımda dönüp dolaşan soru işaretleriyle birlikte bahçe kapısını araladım. Evime gelebildiğime göre uzun zamandır koşuyor olmalıydım.
Ben bahçemde adım attıkça burnuma kokuları gelen çiçeklerim ve kulaklarımla işittiğim kuş cıvıltıları çoğalıyordu. Uzun şekilli kaldırımın kenarlarını rengarenk olan çiçeklerim süslüyordu. Kaldırımı geçip kapının önüne geldiğimde soluklandım ve çantamın fermuarını araladım. Sanki içinde Üçüncü Dünya Savaşı çıkmışcasına karışık olan çantamdan anahtarımı bulabildim ve hiç beklemeden kapıyı açtım. Tempomu düşürmedim, koşarak odama çıktım. Çantamı ve anahtarımı odamın bir yerlerine fırlattım. Sırt üstü bir şekilde yatağıma uzandım.
Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerimi kapattım, sadece düşünmeye başladım. Son zamanlarda saçmalıyordum. Kafayı sıyırmıştım belki de. Çünkü hislerim tamamen bunu düşündürtüyordu. Mantıklı bir insandım. "close your heart, open your mind" yazısı hayatımın bir köşesine kurulmuştu. Duygusallıktan çok mantık ile ilgilenirdim.
Yine öyle yapmalıydım.
Hissettiğim şeyler birtakım saçmalıktan başka bir şey değildi. Saçmalıktı. Aşk bana göre değildi. Hiç olmamıştı. Aşık olmak ise hiç bana göre değildi. Üstelik okulumdaki en saçma çocuğu bulup aşık olmak, ancak bana yakışırdı.
O çocuğa aşık olmamam gerektiğinin farkındaydım. Çünkü o çocuk tamamen umursamazın tekiydi. Kimseyi umursamayan, toplumdan kendini dışlayan ama dışlanmayan, toplumun ‘‘cool’’ diye tanımladığı kişilerden biriydi. Benim varlığımdan haberi bile olmayan zengin piçinin tekiydi. O bir umursamaz, o bir zengin, o bir piçin tekiydi.
Kadınları zerre tanesi kadar bile umursamıyordu.
Fakültedeki kızlarla konuşmaz, yüzlerine bile bakmazdı. Mankenler, ünlüler ve seksi kızlardan hoşlanırdı. Hoşlanmazdı aslında. Sadece o erkeklik ‘ihtiyaçları’ için takılırdı. Onlar varken benimle ilgilenmesi ironik olurdu zaten. Ben onun ihtiyaçlarını karşılayabilecek türden kızlardan olmadım hiçbir zaman.
Eski yıllara dayanan bir zenginliğe sahip olabilirdim. Dedelerim ve babam sağ olsunlar, her zaman el bebek gül bebek bir ortamda ve lüks içinde büyümüş olabilirdim. Ama... İşte sadece zengin olmak yetmiyordu. Eğer yetseydi, onunla çoktan birlikte bir ilişkiye imza atardık.
Güzellik gerekti, seksten anlamak gerekti. Onu yatakta mutlu etmek gerekirdi.
Açık kestane tonlarında arasında giden saçları ve masmavi gözleriyle ona nasıl da bağlanıvermiştim? Aniden! Üstelik benim gibi biri! Erkeklerden deli gibi nefret eden biri nasıl olurdu da böylesini bulurdu! Benim için ‘erkek’ demek babam ve Aras dışında hiçbir canlıyı umursamamak demekken nasıl olurdu da o cinsten birine nefretten başka bir şey besleyebilirdim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Ficção Adolescente•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...