(Bölüm sonuna not tutturdum. Umarım okursunuz! Multimedia: Oylum.)
-37-
“Nereye gidiyoruz biz ya!” diye söylendi tekrardan. Tıpkı az önce yaptığım gibi ona cevap vermedim. Bir kere söylemiştim. Tekrarlamaya gerek yoktu. Gerçek olmayan gerçekleri anlatacak kişinin bana yardım edip etmeyeceği konusunda emin değildim.
Sağ tarafta, içenlerin yanında, Deniz’i gördüğümde, onu gördüğüme hiç bu kadar sevineceğimi düşünmemiştim. Bir anlaşma yapmıştık. Ben bana yaptığı kazığı söylemeyecektim ki söyleseydim Burak onun canını okurdu. Bu konuda umursamazlık edeceğini sanmıyordum.
Burak, tek kaşını kaldırırken, “Deniz mi gerçekleri anlatacak?” diye sordu. Deniz de bize döndüğünde kafamı salladım. Deniz de “Ne gerçeği? Ne saçmalıyorsun?” diye homurdandı.
Kollarımı hemen göğsümün altında bağladığımda, kaşlarımı kaldırarak, ona baktım. Gözlerimden imada bulunduğumu anlaması gerekiyordu. “Başta Burak olmak üzere, milletin kafasını karıştırdığın saçmalıklarından başlayabilirsin.”
Deniz, gözlerini dikerek bana bakmaya başladığında, anlaşma yaptığımızı hatırlatmak adına imalı bakışlar atmaya başladım. Burak da homurdanarak, “Söyleyeceklerin neler, cidden merak etmeye başladım.” diyerek konuştu.
“Seni dinliyoruz.” dedim.
“Be-Ben özür dilerim.” diye başladığında özgüvenim yerine gelmeye başlamıştı. Birazdan Deniz anlaşma gereği, yanıldığına dair bir şeyler zırvalayacaktı daha sonradansa ben anlaşma gereği beni denize attıklarını söylemeyecektim. Ah! Halbuki ispiyonlamayı çok isterdim lakin bir anlaşma vardı ortada. Sonrasında ise Burak’ın bana güvenmesi söz konusuydu. Bana güvenmesi demek onun zaafını öğrenmem demekti ki bunu kullanarak ona acı çektirmeyi planlıyordum.
“Sana söylediklerim hakkında Burak... Yanıldım.” Gözlerim Deniz ile buluştuğunda mimiklerini incelemeye başladım. Onu hiç tanımayan bir insan, gerçekten yanıldığı hakkında üzüldüğünü sanabilirdi ama Deniz’in tek derdi, beni Burak’a ispitleyemeyişinden kaynaklanıyordu.
“Oylum’u ilk gördüğüm zamandan beri onu sürekli Suyla ile karşılaştırd-”
“Ve benim, o hiç görmediğim kız olduğum konusunda bayağı ısrarcıydın.” diyerek sözünü kestim, Deniz’in. Yapmacık bir gülüş eşliğinde. Şuan içinde bulunduğum durumdan zevk alıyordum.
“Burak! Fark edemiyor musun? Bu kız çok farklı... Yani ondan. Fiziksel açıdan benzeseler de... Oylum ondan çok çok farklı.”
Düşünmeye başladım. Yılları yerimde saymamıştım elbette. Değişmiştim ve değişim sadece dış görünüşle olmuyordu. Duygularımda değişmişti tamamen. Hissettiklerim, düşüncelerim. İntikam hırsı beni bambaşba bir kılığa bürümüştü.
“Deniz... Artık sana bile güvenip güvenemeyeceğimden emin değilim. Daha birkaç gün öncesine kadar bu konuda çok ısrarcıydın. Şimdi ise tam aksini iddia ediyorsun! Ne oldu da değişti birden o düşüncelerin!”
Burak’ın yanından sıyrılıp kahverengindeki pufa oturdum. Onlar kavga ededursun, bende onları büyük bir zevkle izleyecektim. Şimdi Deniz nedenini tam olarak diyemeyecekti. Yalan söylemek için uğraşacaktı. Aslında senin Suyla sandığın Oylumla ben bir anlaşma yaptım, diyemezdi ya. Elbetteki yanıldığını söyleyecekti.
“Bunun güven kaybedip, kaybetmemekle alakası yok. Fiziksel açıdan benziyorlar sadece. Ama dediğim gibi bir de karakterlerine bak! Tamamen farklılar! Suyla safın tekiydi!” dediğinde gözlerimi devirdim. Bu aptal kızın beni övmesi gerekiyordu. Gömmesi değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Novela Juvenil•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...