Multimedia: Burak
Bölüm Şarkısı: Hurts- Mercy
-32-
Burak’ın kaldığı odadan ayrıldığımda, yüzümde istemsizce bir gülümseme belirmişti. Onu göt etmek hoşuma gidiyordu, fazlasıyla. Onu aciz bırakmak... Hoşuma gidiyordu aslında. Ancak bu sefer... Sandığım kadar, iyi hissettirmemişti. Hadi ama, iyi hissetmem gerekiyordu benim.
O benimle eğlenirken mutlu hissetmişti!
Hadi ama, nereden biliyorsun? Bilmiyorum. Sorun da bu. Bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Belki mutlu değildi. Belkide üzülmüştür. Düşünmek sinirlerimi bozmaya yetmişti. Beni Denizle aldatırken, hiç mi düşünmemişti! Neler hissedebileceğimi, sonradan neler yaşayabileceğimi düşünememiş miydi!
Belki de sandığım kadar umursamaz biri değildi. Bir şeyler yaşamıştı ve sonucunda insanlığını kaybetmişti. Bir çeşit travma gibi... Bunu kesinlikle öğrenmem gerekiyordu. Onun insanlığını öldürmesi, bana bayağı bir pahalıya patlamıştı.
Burak... Değişik biriydi. Onu çözmek... Sandığım kadar kolay olmayacaktı. Bunun farkındaydım ama merak bedenimi çoktan ele geçirmişti. Beni sevdiğini sanmıyordum. Sürekli onun sinirlerini bozuyordum ama beni yanından uzak tutamıyordu. Bu gerçek beni gülümsetmişti.
Yüzümdeki gülümsememle birlikte ön tarafa ilerliyordum ki aklıma Lara geldi. Onun sayesinde Burak’tan kurtulmuştum. Az daha onunla sevişecektim! Ah. Tam bir kurtarıcıydı.
Lara’nın numarasını rehberde arattırdım.
“Zamanlaman harikaydı.” Telefonu açar açmaz bir ‘alo’ demeden direkt olarak bunu söylemiştim. Ve söyler söylemez da kıkırtısını duymuştum. Kendisi iltifat alınca azmış mart kedilerine benzerdi de.
“Ah, biliyorum.” diye konuştu. Tabii kıkırtısını bastırmaya çalışırken, garip bir ses çıkarmıştı.
“Şuan için yavaş ama harika ilerliyorum, Lara.” diye mırıldandım. Etrafı da kontrol etmeyi unutmamıştım tabii. Birilerin burada olma ihtimali kulağa sinir bozucu geliyordu.
“Oylum. İntikam, soğuk yenen bir yemektir. Soğuk yenen yemek tatlı olduğuna göre... Şöyle düşün. Daha başlangıçtayız, çorba gibi.”
Bu değişik benzetmesini duyduğumda, kaşlarım istemsiz olarak kalkmıştı. Bir süre ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Daha yolun başında olduğumu, intikamımı almama daha çok olduğundan bahsediyordu. Aslında haklıydı da. Şuana kadar hiçbir şey yapmış sayılmazdım. Tam olarak.
Ne Amerika’dayken beni düşünüp düşünmediğini, ne de benim için hiç mi üzülüp üzülmediğini öğrenememiştim. Sadece kafasını karıştırabilmiştim. Öğrenmem gereken bir sırda çıkmıştı üstelik. Şu travma sorununu da açıklığa kavuşturmadan, içim rahat etmeyecekti.
“Ama sıkılmaya başladım ben Lara. Sürekli olarak beraberiz ve onunla aynı ortamda olmak değişik hissettiriyor... Yıllar sonra... İlk kez onunla öpüştüm. Bu olmamalıydı...”
Lara’nın karşı taraftan gelen nefes seslerini dinledim bir süre. Büyük ihtimalle beni rahatlatacak bir şeyler söylemek için şuanda düşünüyordu.
“Bak tatlım! Sen intikam istemiyor muydun, al sana bir fırsat.” dediğinde dudaklarımı büzdüm. “Lara, intikam isteyip istememekten de emin değilim.”
Dudaklarımı dişlemeyi kestim.
“Yalnız kaldığım zamanlarda düşünüyorum, ben ne yapıyorum diye. Cidden ben ne yapıyorum? Çok riskli bir oyunun içine girdim. Deniz zaten sürekli tepemde, senin 'Suyla' olduğunu kanıtlayacağım diye geziniyor.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk mı İntikam mı?
Roman pour Adolescents•18.07.2014• ”İntikam geçmişi değiştirmez ama kendini harika hissettirir.” ¤ Erkeklerden haz etmeyen, aşk denilen duygudan nefret eden Suyla, kendine yenik düşüp aşık olmuşsa; Aşık olduğu çocuk umursamaz piçin tekiyse; Suyla ihanetle birlikte aşkına...