Bu bölüm @lovetobefirstbaby e hitaf ediliyor..
Sam her zamanki yerinde, Virginde Samın sağ çaprazındakı deri koltukta oturuyordu.
Sam "bu gelişinin sebebini neye bağlı?" dedi Virgine bakarak.
Virginde Sama bakarak "öylesine geldim" dedi.
Sam "ee ne işler yaptın okula alışa bildinmi?" gözü Virginin sağ omzundakı üç kenarlı ortasında iki yıldız olan broşüre kaydı ve broşüre bakarak "bakıyorumda şimdiden iki yıldızlı olmuşsun tebrikler" dedi.
Virgin yüzüne sempatik bir gülüş kondurarak "teşekkürler" derin bir nefes aldı ve "okul işte okuyoz başkada bir şey yok" diye lafı çok uzatmadan kesdi.
Sam anladım anlamında kafasını salladıktan sonra "ee hafta içi çıktığına göre sadece bizi görmeye gelmedim anlat bakalım niye çıktın dışarıya?" dedi meraklı bir şekilde.
Virgin "aslına bakarsanız canavar avlicam param azaldıda biraz" dedi.
Sam"para lazımsa sorun diyil vere bilirim "dedi.
Virgin" Yok lazım diyil, teklifiniz için teşekkürler"dedi.
Sam "isimsiz ormanın neresine kadar gitmeyi düşünüyorsun?" dedi.
Virgin "bilmiyorum" dedi.
Sam" bir şey içermisin? "dedi.
Virgin" teşekkür ederim ama benim gitmem lazım sadece klanı görmeye gelmiştim"dedi ve ayağa kalkarak San tarafa döndükten sonra"izninizle" diyerek arkasını döndü ve kapıya doğru hareket etmeye başladı.
Sam "bir şey lazım olursa söyle çekinme" dedi.
Virgin yürüyerek "teşekkürler" dedi ve kapıyı açarak aşağı kata inmeye başlarken kapıyı arkasınca kapattı ve aşağı kata inmeye devam etti.
Sam Virgin gittikten sonra kendi kendine kısık sesle "acaba ne yapıyor Klanın çatısındakı Xonxarlarda yok, kesin bir işler var dur bakalım" dedi.
Virgin birinci kata indikten sonra talim sahasına gidecekken aklına bir şey geldi ve kendi kendine "tabiya ben demirciye gidecektim" dedi ve arkasını dönerek San klanının sokağa açılan kapısına doğru hareket etmeye başladı.
Yarım saat sonra Virgin "Zorronun demirçisi" nin iki metre önünde duruyordu.
Virgin ağır erimiş metal kokusu gelmesine bakmayarak açık olan demircinin kapısına doğru hareket etmeye başladı.
Virgin içeri girdikten sonra burun deliklerini çatlatacak kadar ağır bir erimiş demir kokusu aldı.
Sağ kolunu burnunun karşısına getirdi ve ermiş demir kokusunun burnuna ulaşmaması için siper etdi kolunu.
İçeride kapının beş metre karşısında tahta, siyahlaşmış bir masa, masanın arkasında aynı masa gibi siyahlaşmış bir sandalye, sağ duvardakı demir askılıklardan asılmış farklı farklı kılıçlar, baltalar ve çekiçler vardı.
Sol duvar tamamen raflara kaplıydı. Rafların yarısı zırhlar, miğferler, demirden veya deriden yapılma eldivenler ve botlar vardı, diyer yarısında ise maskeler, zincirler, kılıç bilememek için taşlar vardı.
Kapının karşısındakı duvardaysa üzerində ormanlık bir alanda ceylanların olduğunu gösteren sade bir halı vardı.
Virgin dört metre karşısındakı masaya sağ kolunu burnuna siper etmiş bir şekilde dayararak ilerledi ve masanın Virgin tarafa bakan yanındakı küçük zile bastı.
Zil "diiiiiinnnggggg" diye yüksek ses çıkardıktan sonra Virgin zile qarip qarip bakmaya başlamışkem "küçük ama içinde ne cevher var" diye içinden söyledi.
Bir kaç dakika sonra demirçi geldi ve "senmiydin" dedikten sonra sağ elindeki boyutsal yüzüyünden siyah bir maske çıkardı ve sol eline alarak Virgin tarafa uzatdıktan sonra "al istediyin gibi" dedi.
Virgin demirçinin elinden iki eli ile aldıktan sonra maskeyi incelemeye başladı.
Gece kadar siyah, sadece gözleri açıkta kalan birde ağız kısmında beş millim uzunluğunda delikler olan geri kalan kısmı insan yüzü şeklide olan bir maskeydi.
Virgin maskeyi yüzüyüne attıktan sonra "teşekkürler borcum ne kadar?" dedi.
Demirçi "elli gümüş" dedi.
Virgin yüzüyünden elli gümüş çıkardıktan sonra demirçiye verdi ve "iyi günler" diyerek arkasını döndü ve binadan dışarı çıktı.
Dışarı çıktıktan sonra Virgin "maske nasıl güzeldise artık iki elimle tutdum ama bir qram erimiş demir kokusu gelmedi ilginç, qaliba orada yavaş yavaş alışıyorsun o okuya yoksa demirçi nasıl kala bilirdiki orda?!" dedi kısık bir sesle ve Krallığın kapısına doğru hareket etmeye başladı. Yarına kadar teşkilatda kalacaktı yarında okula geri dönecekti.
Aynı sırada Yok Edici Timsah krallığı Yeşeren Çınar okulu..
Altı katlı bir binanın üzerinde kadın ve erkek ayak üstünde durarak aşağıda hareket halinde olan öyrencilerdi inceliyorlardı. Kadın elindeki parşomene kısa bir bakış attı ve aşağıdakı bir çocuğu sağ işaret parmağını uzatarak gösterirken "qaliba bu çocuk Virgin" dedi.
Erkek gözlerini kısarak binanın sağından soluna doğru hareket eden çocuğa baktıktan sonra "o çocuk erkek diyilmiydi ne ara kız oldu?" dedi.
Kadın "bende bilmiyom belkide bilgiler yanlıştır" dedi.
Erkek "patron ile iletişime geç sor bakalım yanlış yapmayalım" dedikten sonra kadın yüzüyünden iletişim taşını çıkardı ve sağ elinde tutarak biraz enerjisini gönderdikten sonra "efendim görevimizdeki çocuk kızıymıydı, erkekmiydi?" dedi.
Taş bir kaç saniyye parladıktan sonra kadın "tamam efendim anladım" dedikten sonra taşı yüzüyüne gönderdi ve adama dönerek " oğlum yanlış yere gelmişiz" dedi.
Erkek kadının konuşmasından sonra kadın tarafa döndü ve ona anlamamış gözlerle bakmaya başladı.
Kadın erkeyin anlamamış gözlerle ona baktığını gördükten sonra sol elindeki parşomeni adam tarafa uzatdı ve "aç oku çocuk hakkındaki bilgileri yazısı kötü birisi yazmış artık nasıl yazdıysa Ağlayan Kaplumbağa krallığını Yok Edici Timsah krallığı olarak okumuşum" dedi.
Erkek "Allah kahretsin, onca yolu git şimdi" dedi öfkeli bir şekilde.
Kadında onaylar bir kaç tane homurdanma çıkardıktan sonra "akşama kadar bekleyelim akşam gideriz" dedi.
Erkek tamam anlamında kafa salladıktan sonra çatıda oturur pozisyona geçti ve düm düz ileriye bakmaya başladı.
Kadın erkeyin oturduğunu gördükten sonra oda erkeyin yanına oturdu ve aşağıdakı öyrencilerdi izlemeye başladı.
_______________________________
DÜZENLENDİ...
1.yorumu yapana ithaf hediye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Karanlık-Karanlığın Adaleti ( TAMAMLANDI)
Fantasía#1 teknikler - 5.11.2019 #1 birlik - 5.11.2019 #1 ordu - 5.11.2019 #1 imparatorluk - 5.11.2019 #1 webnovel - 5.11.2019 Bu kitap tamamen hayal gücü ile yazılmamıştır bu kitap gerçeklerle ilgi bir kitaptır. İnsanlığa özgür olduklarını söyleyip onları...