Üç gün sonra...
İlahi bir varlık yani bendeniz yazar...
Tamas krallığında hareketli bir gündü Krallığa yaklaşan Kurtların üzerindeki yüz kişilik kervan Krallığa doğru hareket ediyordu.
Askerlerden biri koşarak krala haber vermişti. kral haberi aldığı gibi hızlı bir şekilde krallık kapısına doğru hareket etmiş ve bu kervanı kendi gözleri ile görmek istemişti.
Kervan Krallığa yaklaştığı sırada gözcü kulelerinden bir asker bağırarak, “kralım elf kervanı geliyor!“ dedi.
Muhafızın sesini duyan halk paniğe kapılmıştı. Bu krallıktaki tüm insanlara doğdukları vakitten itibaren ilk öğrettikleri şey ’insan ırkından başka bir ırk bizim düşmanımızdır‘ oluyordu.
Kral kaşlarını çatarak, “kapıları kapatın! İçeriye hiç bir elf girmeyecek!“ demiş ve saraya doğru hareket etmeye başlamıştı.
Askerler emri duydukları gibi kapıları kapatmış ve surun üzerine çıkıp kılıç veya yaylarla beklemeye başlamıştılar.
Ot ve diğer elfler kapının kapanmasını görmeleri ile durmuşdular.
Ot yüzüğünden iletişim taşını çıkartarak enerjisini gönderdi ve “efendimiz duyuyor musunuz?“ diye kısık bir sesle söyledi.
Bir kaç saniye sonra Ot’un zihninde Virginin, “evet ne oldu?“ diyen sesi yankılandı.
Ot, “efendimiz Krallığın kapılarını kapattılar. Bizde bu durum üzerine iki yüz metre geride durmak zorunda kaldık“ dedi.
Virgin bir kaç saniye cevap vermedikten sonra, “tamam kapıya doğru hareket etmeye başlayın“ dedi.
“tamam efendimiz“ dedikten sonra Ot iletişim taşını yüzüğüne gönderdi ve arkaya dönerek, “hareket ediyoruz“ diye yüksek bir sesle komut verdikten sonra kervan hareket etmeye başladı.
Kervan kapılara yirmi metre uzaklıktaydı ki, kapılar açılmaya başladı.
Kapılar açılırken Virgin'in tam ortada on metre arkasında ise tüm krallık halkının beklediği fark etmiştiler.
Virginin ağzından....
Üç gün içerisinde odamdan dışarıya çıkmamış yüzüğümde olan canavar çekirdeklerindeki enerjiyi çekerek seviye atlamaya çalışmıştım.
Enerjimi yoğun olduğunu hissedebiliyordum ama seviye atlamak için bu yeterli değildi. Krallığı feth ettikten sonra araştırma yapacaktım.
Ot ile konuştuktan sonra krallık kapısına gitmiştim. İlk başta askerler bana izin vermeselerde daha sonra para ve mantıken Ot’un benim kölem olmasınında yardımı ile açtırmışrım.
Kapıları açtırdıktan sonra Ot ve arkasındakiler beş metre karşıma kadar geldiler ve Ot’un kurttan inmesi ile diğer Elfleride Kurtlarından indi. Ot’un diz çökmesi ile onlarda diz çöktü. Daha sonra ise Ot’un, “efendimizi selamlarız” demesi ile geri kalan Elfleride “efendimizi selamlarız“ dediler.
“ayağa kalkın" dememle ilk başta Ot daha sonra ise diğer elfler ayağa kalktılar.
“beni takip edin“ dememle elflerin bindikleri Kurtlarının yok olduğuna şahit olmuştum.
Bunu nasıl yaptıklarını çok merak ediyordum ama şimdi bu kadar insanın önünde bunu sorarsam yarın kral olduğum vakitte halk 'cahil bir karlımız var' diyerek ayağa kalkar ve benimde onları öldürerek ruh koleksiyonumu arttırmam gerekecekti ama bana boş bir krallık lazım değildi. Bana içinde insanı olan bir krallık lazımdı, bu krallığı feth etdikten sonra eğer bir tane daha krallık feth edersem kanunen imparator olabilecektim.
Arkamı döndüğüm vakitte erkeklerin bana kıskançlık, kızların ise hayranlıkla geri kalan yaş gruplarıdakı insanların ise şaşkınlık ve korku ile baktıklarını gördüm.
İçimden ‘ne bakıyorsunuz lan‘ diye söylemek geçti ama söylemedim. Bir krala lan'lı lun'lu konuşmak yakışmazdı.
Önümdeki halka doğru hareket etmeye başladığım sırada halk kenarlara çekilerek ortalarındaa bizim geçmemiz için yer aralıyorlardı.
Halkın arasından geçip kaldığım hana doğru hareket etmeye başladık.
Hanın kapısından içeriye girdikten sonra hancıya “bir bardak sıcak su“ demiştim. Boğazım ağrıyordu o yüzden biraz sıcak suyun boğazıma iyi geleceğini düşünüyordum.
Benim arkamdan içeriye Ot girdi.
Ot’un içeriye girmesi ile hancıya “boş odanız varmı?“ dedim. Hancı, ”evet tüm odalar boş” diye cevap vermesi ile 'tamam' anlamında kafa salladıktan sonra Ot ‘a bakarak, “sen yerleştir hepsini“ dedim.
Ot’da 'tamam' anlamında kafa salladıktan sonra ikinci katın merdivenlerine doğru hareket etmeye başladı.
Otun hareketlenme ile kapı yine açıldı ve geri kalan Elfleride bir bir içeriye girmeye başladılar.
Yirminci elften sonra hancı şok olmuş bir şekilde eline bardağı aldı ve duamn çıkan çaydanlıktan yavaş yavaş suyu bardağa dökmeye başladı.
Otuzuncu elf içeriye girdiği sırada bardak ağzına kadar dolmuşdu hatta hancının eline dökülmeye başlamıştı kaynar su.
Hancı elinin yandığını fark ettikten sonra bardağı elinden yere attı.
Acılar içerisinde beni memnun etmek için yine bir bardak aldı ve bu sefer giren elflere değil suyun döküldüğü bardağa bakmaya başladı.
Kafamı iki yana sallayarak içimden, “aç gözlülükte sınır yok. Alacağı parayı hesaplarken elini feda etti geri zekalı“ diye geçirmiştim.
Sıcak su dolu bardağı getirip masama bıraktıktan sonra “başka bir isteğiniz varmı efendim?“ diye soru sormuştu.
“odalar ne kadar toplam?“ diye soruya soruyla cevap vermiştim.
Adam yüzüne gülümseme kondurarak, “kaç kişiydiniz efendim?“ diye sormuştu.
“Sanki saymamış gibi numara yapıyor geri zekalı“vdiye aklımdan geçirdikten sonra ”yüz bir“ dedim. Benim kendi odam vardı.
Adam bir saniye bile geçmesine izin vermeden “on altın efendim“ dedi.
Kafamı 'tamam' anlamında salladım ve yüzüğümden on altın çıkararak masaya bıraktım. Adam paraları masadan aldıktan sonra tezgahın arkasına mutlu bir şekilde gitmeye başladı.
Sıcak suyumdan bir kaç yudum aldıktan sonra yarım kalmış bardağı masanın üzerine bıraktım ve ayağa kalkarak odama doğru hareket etmeye başladım.
Odamın karşısında Ot’u gördüm ve “odama gel" dedikten sonra kapıyı açarak odama girdim benim arkamdan ise Ot içeriye girdi ve kapıyı kapatarak benim ne söyleyeceğimi beklemeye başladı.
Yatağa oturduktan sonra Ot’a köşedeki sandalyeyi göstererek, “geç otur“ dedim.
Ot gösterdiğim sandalyeye oturduktan sonra derin, bir nefes aldım ve “sizi buraya niye çağırdığını biliyormusun dostum?“ diye sordum.
Ot bir kaç saniye düşündükten sonra kafasını 'hayır' anlamında iki yana salladı.
Derin bir nefes alarak “sizi buraya çağırma sebebim bu akşam Assasin krallığına bir krallık daha ekleneceği ve bu Krallığın kralı sen olacağın için“ dedim.
Ot şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu.
“ben mi? Bir elf insanların kralı olamaz efendim! Tarıh boyu görülmedi böyle bir şey“ demişti.
“biz bu dünyaya tarihi öğrenmeye değil tarihi yazmaya geldik”vdedim.
Ot kararlı bir şekilde 'tamam' anlamında salladıktan sonra, “ne zaman saldırıyoruz?“ dedi.
“gece, her kes uyuduktan sonra“ dedim.
“tamam“ dedikten sonra “git biraz dinlen geri kalanlarada haber ver“ dedim.
Ayağa kalkarak baş selamı verdikten sonra kapıyı açarak dışarı çıktı ve kapıyı arkasınca kapattı.
Ot gittikten sonra Lisaya, “Lisa evcil hayvanları onlar nasıl yok ettiler?“ diye meraklı bir şekilde sorduğunda Lisa, “yok etmediler onları yüzüklerine gönderdiler istedikleri vakit çıkara bilirler“ diye cevap vermişti.
'Tamam' anlamında kafa salladıktan sonra aklıma, “Lisa ben başka bir aleme geçtim ne yararı var bu alemin bana kara büyü taraftan?“ diye sordum.
Lisa, “üç yeni teknik var bunlar diğerlerine göre daha güçlü ama daha az enerji harcıyorlar“ dedi.
Heyecanlı ve meraklı bir şekilde, “Lisa hadi bana onları göster“ dedim.
Lisa bir kaç saniye sonra, “ karanlığın mızrakları, karanlık gölgeler ve klonlamak" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Karanlık-Karanlığın Adaleti ( TAMAMLANDI)
Fantasía#1 teknikler - 5.11.2019 #1 birlik - 5.11.2019 #1 ordu - 5.11.2019 #1 imparatorluk - 5.11.2019 #1 webnovel - 5.11.2019 Bu kitap tamamen hayal gücü ile yazılmamıştır bu kitap gerçeklerle ilgi bir kitaptır. İnsanlığa özgür olduklarını söyleyip onları...