Dün gibi hatırlarım; 13 Aralık 1966 tarihini. Ramazan ayının ilk sahuruydu. Oruç tutmak için evdeki herkes uyanmıştı. Kardeşim Nevzat ve küçük halamın dışında herkes oruç tutuyordu, daha doğrusu tutmak zorundaydı. Bende; çocuk orucu dedikleri orucu tutuyordum.
Kış aylarında, dedemlerin odasına sofra serilirdi ve o gecede öyle oldu. Annem ve büyük halamın dışında herkes ocağın başına üşüşmüş, sofranın hazırlanmasını bekliyordu. Annem ve halam sofraya; tarhana çorbasını, keşkeği, erik hoşafını ve soğanı koydu. Dedem de yatağının üstündeki, gelişi güzel yapılmış ahşap dolabın içinden aldığı somun ekmeği koydu. Annem; önce dedemle daha sonra da babamla göz göze geldikten sonra odadan çıktı. Önümdeki çorbaya uzun uzun baktım. Annemin bizden sonra yemeğini yiyeceğini düşünerek çorbamı yudumlamaya başladım. Oda penceresinin önündeki takozdan içeri girmeye çalışan güneş ışıklarını gördüğümde havanın aydınlanmaya başladığını anladım. Yemeğini yiyen sofradan biraz uzaklaşıyordu. Sofrada dedemden başka hiç kimse kalmamıştı. O dönemde köyümüzde cami de yoktu. Hoş; şimdide yok. Dedem saatine bakıp "vakit tamam" dediğinde ev halkı için oruç başlardı. Dedem o gün bir türlü sofradan kalkmıyordu. Elindeki çubuğunu (tütün sigarasına böyle derdi) son kez çekti. Yeleğinin cebindeki köstekli saatini çıkarıp çıkarıp bakıyordu. Yanındaki testiden su içti. Ağzı ile bir şeyler mırıldandıktan sonra saatine tekrar baktı.
- Vakit tamam!
dedi ve sofradan kalktı. Nenem; dedemin sofradan kalktığını görünce anneme yüksek bir sesle bağırdı.
- Feride, gelinde sofrayı toplayın.
Annemin yemek yemediği aklıma geldi. Koşarak yanına gittim. Odanın kapısını açtığımda; kardeşim Nevzat'ın yanında sessiz bir şekilde ağladığını gördüm. Dizlerinin dibine oturdum.
- Anne sen neden yemek yemedin?
Annem nemli gözlerini sildi,
- Karnım aç değildi kızım..
Birkaç gün sonra anladım ki; dedem her sahurda annem yemek yemesin diye oruç başlayana kadar sofra da oturuyordu. Ramazan başlayalı 4 gün olmuştu. Annem sahurda bizlere sofrayı kurduktan sonra aç karnıyla yatıyordu. İftar olduğunda da odamızda tek başına; soğan ve hoşaftan başka bir şey yiyemiyordu. Dedem anneme yemesi için ekmek bile vermiyordu. Bende; akşamları annemle birlikte yemek yemeğe başladım. Zaten sahurda yemek yediğim için aç kalmıyordum ama annem aç aç oruç tutuyordu. Annemin çaresizliği içimi acıtıyordu ve bir şeyler yapmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)
General FictionDışarı çıktım, kapının önündeki merdivenlere oturup annemi beklemeye başladım. Hemen karşımdaki ağaç dallarının esen rüzgarla eğilmelerini izliyordum. Rüzgar o kadar sert esiyordu ki; ağaçların dalları yere değiyordu. Sonra bir anda aklıma dedem ve...