Kara bulutların, güneşin önünü kapatmaya başladığı bir akşamüstü babam eve geldi. Annem babamdan para beklerken, o boş bir mideyle karşımızda dikildi. Ben bu durumu kabul etmiştim ama annem bir türlü kabul etmemiş, babam eve ne zaman gelse " para getirdiğin mi?" diye soruyordu. Anla artık be kadın, bu adam eve asla eli dolu gelmeyecek. Babam "parasının olmadığını" söylediğinde annem yüksek bir sesle bağırdı.
- O zaman babana git. Yalvar yakar da yiyecek bir şeyler al.
Babam hiç istifini bozmadan ve çok sakin bir şekilde,
- Gideriz.
dedikten sonra dış kapıdan çıktı. Ben ve annem, babamın dedemlerin evine gideceğini beklerken, o kapımızın önüne oturdu ve cebinden bir şişe çıkarttı. Şişenin içindeki kahverengi tozun birazını elindeki beze döktü. Beze burnunu dayadı ve sert bir şekilde çekti. Bunun ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Annem de bu tozu ilk defa görmüş gibi bakıyordu. Babamın yanına gitti ve oturdu.
- Neyin nesi o Talip?
Babam içini gösterir gibi şişenin ağzını anneme doğru çevirdi.
- Enfiye
Enfiyenin ne olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok aslında. Tütünün toz hali diyeyim siz anlayın. O zaman tütün çubuk değil de Enfiye çekmek modernliğin göstergesiymiş. Doğru ya da yanlış ben bilemem, babam aynen şöyle demişti.
- Şehirliler, mektepliler enfiye çeker; köylüler ve cebi deliklerde tütün sarar, çubuk tüttürür.
Bu sözlerden anladığım kadarıyla babam şehirli olmuştu ama biz bunu yeni öğrenmiştik. Annem ayağa kalktı.
- Madem şehirlisin, madem mekteplisin; şimdi ailenin karnını doyuracak aşı bulup getir de; şehirli oluşun, mektepli oluşun anlaşılsın.
Annem çok kızgındı ve babamın ne yapacağını bekliyordu. Babam; hiçbir şey söylemeden içeri girdi, ocağın kenarına oturdu.
- Hadi yemeğimizi yiyelim.
Bu adamın üzerindeki rahatlık, beni ve annemi rahatsız ediyordu. Babam; ne o akşam ne de diğer akşam dedemlerden erzak istemedi. Zaten birkaç gün sonra da eve bir kuruş bile bırakmadan "işe gidiyorum" diyerek sabah erkenden çıkıp gitti. Adam resmen evimizi otel gibi kullanıyordu. Geliyor, karnını doyuruyor, anneme ilişiyor ve yıkanıp çekip gidiyordu. Aslında annem, babamın ilişmesine engel olsa belki babamın aklı başına gelecekti ama dedim ya annem babamı gerçekten çok seviyordu. Sevdiği adamın dokunuşlarına istese de karşı gelemediğine eminim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)
Genel KurguDışarı çıktım, kapının önündeki merdivenlere oturup annemi beklemeye başladım. Hemen karşımdaki ağaç dallarının esen rüzgarla eğilmelerini izliyordum. Rüzgar o kadar sert esiyordu ki; ağaçların dalları yere değiyordu. Sonra bir anda aklıma dedem ve...