1967 yılının sonbaharıydı. Annemin karnındaki şişkinliği anlamakta gecikmedim. Babam son bir yıldır eve ne zaman gelse anneme yanaşmaktan başka bir şey yapmıyordu ve annemi yine hamile bırakmıştı. Birkaç ay sonra da, annemle komşumuz Safiye teyzenin konuşmalarından doğumuna az kaldığını öğrendim. Annem ve babamın yaptığı iki çocuk çok mutluymuş gibi üçüncüsü yoldaydı. Dedem annemin hamile olduğunu öğrendikten sonra evde sürekli homurdanmaya başladı.
- Dört boğaza baktığım yetmiyormuş gibi şimdi de beşincisi yolda.
Annemin sancıları arttığında, köyümüzün ebesi sürekli bizde kalmaya başladı. Annemin çığlıklarından başı ağrıyan dedem ahırdaki atı alarak evden çıkıp gitti. Kardeşim Nevzat'ın nasıl doğduğunu hatırlamıyordum ama bu kardeşimi hiç unutmadım. Annem o kadar çok çığlık atıyor, o kadar çok kızarıyordu ki; annemi o halde görmeye dayanamamış, odamız ve dış kapı arasında mekik dokumaya başlamıştım. Bir ara ebe kadın neneme baktı.
- Vakit geldi, çocukları dışarı çıkarın!
Kardeşim Nevzat'ı alıp odadan çıktım. İki halam ve amcam da su kuyusunun hemen dibinde oturan büyük amcama gittiler. Annemin çığlıkları yükseliyor, yükseldikçe kafamın içine daha çok yerleşiyordu. Bir ara sesi kesildi. Kardeşim Nevzat'ı kapının önüne bırakıp odadan içeri girdim. Ebe kadın kanlar içindeki kardeşimi ters çevirdi ve birkaç kez götüne vurdu. Kardeşim bir türlü ağlamıyordu. Ebe kadın kardeşimi yere bıraktı. Bir kaç kere sertçe sarstıktan sonra tekrar eline aldı. Ters çevirdi ve yine götüne vurmaya başladı. Bu sefer daha sert vuruyordu ama kardeşim yine ağlamıyordu. Ebe kadın kardeşimi bir sağa bir sola savurduktan sonra annemin yanına bıraktı. Yüzünün her yeri ter içinde kalan Annem yattığı yerden doğruldu. Kardeşime uzun uzun baktı ama eline alacak gücü olmadığı anlaşılıyordu. Ebe kadın; çok sakin ve kendinden emin bir şekilde anneme döndü.
- Nefes alamadı, ölü bu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)
General FictionDışarı çıktım, kapının önündeki merdivenlere oturup annemi beklemeye başladım. Hemen karşımdaki ağaç dallarının esen rüzgarla eğilmelerini izliyordum. Rüzgar o kadar sert esiyordu ki; ağaçların dalları yere değiyordu. Sonra bir anda aklıma dedem ve...