Dış kapının çıkarttığı paslı menteşe sesini duyan Sümeyye teyze de uyanıp yanıma geldi. Önümde, dizlerinin üzerine çömeldi.
- Kız, anan nereye gitti?
- Kardeşimin adını söyledikten sonra çıktı, bilmiyorum.
Annemin yine intihar edeceğini aklıma getirdiğimde bir çırpıda yatağımdan kalktım, dış kapının önüne geldim ve sağa sola baktım. Zifiri karanlıktı ve hiçbir şey gözükmüyordu. Çaresizce beklemeye başladım. Allah'a dualar ediyor, annemi bana bağışlaması için yalvarıyordum. Bir süre sonra gözlerim karanlığa alıştığında uzaktaki ağaçlar belirginleşmeye başladı. Ağaçlara uzun süre baktığımda hareket etiklerini, bana doğru yürümeye başladıklarını gördüm. Ortadaki en uzun ağaç bana doğru gelmeye devam ederken, diğer ağaçlarda yavaş yavaş kayboluyordu. Bana doğru yaklaşan ağacın dallarından birinde kalın bir ip gördüm. Sonra ağaç bana doğru yürümeye devam etti. O yürüdükçe ipin ucunda asılı bir şeyin olduğunu gördüm ama hala tam olarak seçemiyordum. Ağaç yaklaştı, yaklaştı. İpin ucunda bir kadın asılıydı. Sırtı dönük olduğu için yüzünü seçemiyordum. Ağaç birkaç metre daha yaklaştığında esen sert rüzgar dallarını savurdu. İpin ucundaki asılı olan kadının annem olduğunu gördüm. Olduğum yerden sıçradım, ipin ucundaki asılı anneme doğru koşmaya başladım. Ağaca ne zaman yaklaşsam ve annemden ne zaman tutmak istesem ağaç esen sert rüzgarla benden uzaklaşıyordu. Soluk soluğa kalmıştım. Gözümü kapatıp açtığımda, çevrede bir tane bile ağacın olmadığını gördüm. Sümeyye teyzenin tarlasında olduğumu anladığımda geri koşmaya başladım. Arkama her döndüğümde, o ağacın beni takip ettiğini görebiliyordum. Durup, arkamı döndüğümde ise bir anda ortadan kayboluyordu. Arkama hiç bakmadan koştum ve Sümeyye teyzenin evinin önüne geldim. O an Çok kokmuştum ama bu korkum ağacın beni takip ettiği için değil, annemin ipin ucunda sallanan cansız bedenini gördüğüm içindi. Kapının önünde tekrar oturdum. Bu sefer tam karşıma değil de, yola doğru bakmaya başladım.
Birkaç dakika sonra karanlığın arasından annemin geldiğini gördüm. "Allah'ım sana şükürler olsun" diye içinden geçirdim. Ayağa kaktım ve anneme doğru koştum. Beni kucağına alan annemin ağladığını eve girdiğimizde farkettim. Annem beni minderin üzerine bıraktıktan sonra yanıma oturdu. Ayakta bekleyen Sümeyye teyzede dış kapıyı kapattı.
- Kız Feride, nereye gittin bu gecenin kör vaktinde?
- Nevzat'ı almaya gittim abla. Gece uyanır da beni yanında bulamazsa sabaha kadar ağlar yavrum.
- Eee, elin boş dönmüşsün, çocuk nerede?
- Gavur vermedi, anam da "ben bakarım çocuğa" diyiverince geri döndüm.
Annem, ocağın içinde yanan odunlara bakarak "Çocukları alıp yine kaçacağımı düşünmüş olmalı topraklara yatasıca" diye mırıldandı. O gece annemi, tekrar dışarı çıkar diye sabaha kadar gözlerimi kırpmadan izledim. Annemde benim gibi hiç uyumamış, ara ara çok kısık bir sesle "Ben anama ne yaptım? Ben babama ne yaptım? Ben bu yokuşu tek başıma nasıl çıkarım? Çocuklarım bensiz ne yapar?" diye sabaha kadar mırıldandı, mırıldandıkça da ağladı. Annemle birlikte sabaha kadar ağladığım da anladım ki; gözyaşı da anne sütü gibiymiş. Ağladıkça çoğalır, çoğaldıkça ağlatırmış.
Güneşin ilk ışıkları odaya dolmaya başladığında yerinden kalktı annem. Sümeyye teyzenin odasının kapısını araladı.
- Sümeyye abla, uyandın mı?
- Evet kızım uyandım, gelirim birazdan.
- Hiç ayaklanma abla, biz gidiyoruz. Allah senden razı olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)
General FictionDışarı çıktım, kapının önündeki merdivenlere oturup annemi beklemeye başladım. Hemen karşımdaki ağaç dallarının esen rüzgarla eğilmelerini izliyordum. Rüzgar o kadar sert esiyordu ki; ağaçların dalları yere değiyordu. Sonra bir anda aklıma dedem ve...