31) Elvan'ın Kardeşi UMUT Doğuyor

75 6 0
                                    

Kışın başında kendi evimize geçmiştik. Dedem bize; bir çuval un, yarım çuvalda mısırın dışında katık vermediği gibi ahırdan da en yaşlı inek ile uyuz eşeğin dışında hiçbir şey vermemişti. Dedem; verdiklerinin koca kış boyunca bize yetmeyeceğini herkesten daha iyi biliyordu. Sadece bu yaz onlarca çuval un ve mısır yaptığımızı biliyordum. Dedemin amacı; ondan ayrıldığımız için rahata kavuşacağımız düşüncesini çürütmek ve bizim ona hâlâ ihtiyacımızın olduğunu ispatlamaktı.

Bizim köylerde yoktu ama Kastamonu köylerinde köy ağalarının olduğunu duymuştum. Ağa; köylülerin tarlada çalışıp hak ettikleri mahsulün çoğunu alırmış. Ekmeksiz, aşsız kalan köylüler ağanın kapısına gelip dilenir gibi aş istediklerinde ise; "Boğazınızdan benim sayemde bir lokma ekmek geçiyor, ben olmasam açlıktan ölürsünüz!" dedikten sonra da kısa süre yetecek azık vererek gönderirmiş. Ağaların köylülere verdiği bu mesajın aynısını dedem de bize vermek istiyordu anlayacağınız.

Daha birkaç hafta geçmişti ki; annemin karnının büyüdüğünü fark ettim. Ne zaman eve gelse, annemi hamile bırakmanın dışında hiç bir şey yapmayan babam görevini yerine getirmişti ve her zamanki gibi uzak köydeki bir evde marangozluk işi yapmaya gidiyorum diye evden çıkıp gitti. Ben "çıkıp gitti" diyorum ama siz "kaçtı" diye anlayın. Çünkü hangi köye gideceği hakkında hiçbir şey söylemeden kaçardı.

Annenin sancılarının arttığı bir akşam, Sümeyye teyzeye koştum ve annemin sancılandığını söyledim. Sümeyye teyze ebeyi alıp bize geldi, bana da kardeşim Nevzat'ı alıp kendi evine gitmemizi söyledi. Kardeşim Nevzat'la bir süre Sümeyye teyzenin evinde bekledikten sonra merakıma yenik düşüp kardeşimle evimize geri döndüm. Kapıdan içeri girdiğimde annem yeni doğum yapmıştı. Ebe, bebeği yıkayıp kundakladıktan sonra annemin kucağına verdi. Annemin; kardeşimi kucağına ilk alışını hala net bir şekilde hatırlarım. Önce kardeşimin minicik gözlerine, sevgi ve şefkat dolu bir şekilde uzun uzun baktı. Ebe kadın seri bir şekilde annemin kucağından kardeşimi geri aldı, yandaki çarşafın üzerine bıraktıktan sonra ayağa kalktı. Ne annem, ne de ben ebe kadının o an bunu neden yaptığını anlayamamıştık. Duvarda asılı gaz lambasını eline aldı ve kardeşimin başına geldi. Gaz lambasını kardeşimin yüzüne tutuyor, bir yakınlaştırıp bir uzaklaştırıyordu. Annem,

- Ebe kadın ne oldu?

Annemin sorusunu duymazdan gelen Ebe, elindeki gaz lambasını yere bıraktı. Annemin yüzüne baktığı sırada gözünden birkaç damla yaş geldi. "Ah yavrum ah! Nedir bu senin çektiğin" dedi ve bir süre sessiz kaldıktan sonra.

- Feride, bu bebek a'ma!

Annemin yüzü bir anda kireç gibi bembeyaz oldu. Kardeşimin yüzüne daha yakından bakıyordu. Kucağına aldığı kardeşime sıkı sıkı sarıldı ve ağlamaya başladı. Kısa süre sonra aldığı yere bıraktı. Yüzüne iyice yaklaştı. Ellerini bir sağa bir sola sallıyor, aynı zaman da ağlamaya devam ediyordu. Ellerinin avuç içlerini kardeşimin sağına ve soluna koydu ve bir süre öylece bekledi. Sonra avuç içlerini birbirine sert bir şekilde vurduğun da kardeşim bir anda irkildi ve ağlamaya başladı. Kardeşimi yerden kaldıran Ebe anneme doğru uzattı.

- Sağır değil ama bu çocuk A'ma

Kardeşimi kucağına alan annem bu sefer daha sıkı sarılıyordu. Yüzünü kardeşimin minicik omzuna dayadıktan sonra öyle bir haykırdı ki; sesi aşağıdaki köye kadar gittiğine eminim.

Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin