Annem bana sıkı sıkı sarıldıktan sonra boynundan zorlukla ayırdı ve gitmem için işaret etti. Kardeşim Nevzat'ı şalvarımdan tutturdum. Sol elime bavulu aldım ve annemin gösterdiği eve doğru yürümeye başladım. Ara ara arkama baktığımda annemin hıçkırarak ağladığını görebiliyordum. Bu yaşadıklarım o kadar hızlı gerçekleşmişti ki; o an aklıma annemi kaybettiğimi getiremedim. Mavi kapının önüne geldim. Elimdeki bavulu bırakıp arkamı döndüğümde annem yoktu. Tahta kapıya sert bir şekilde birkaç kere vurdum. Kapıyı; aynı nenem gibi kilolu, kısa boylu bir kadın açtı. Annemin elime sıkıştırdığı kağıdı hiçbir şey söylemeden kadına uzattım. Kadın kağıdı aldı, bir sağa bir sola çevirdi.
- Ne bu kızım? Sende kimsin?
Kadının arkasından uzun boylu bir adamın belirdiğini gördüm. Dayımı en son 4 yaşındayken görmüştüm ama onu görür görmez tanıdım. Dayım sert bir şekilde,
- Sizde kimsiniz?
dedi. Beni ve kardeşlerimi tanımamıştı. Aradan uzun zaman geçmiş, ben çok değişmiştim. Nevzat'ta o zamanlar çok küçüktü. Ben hiçbir şey söylemeden beklediğim sırada dayım kadının elinden kağıdı aldı ve sesli bir şekilde okumaya başladı.
"Abim, canımın yarısını hanende bırakıyorum. Senden başka kimsem yok, kimseleri yok. Onları evlatların bil. Hakkını helal et"
Dayım kağıdı okuduğunda annemin bizi terk ettiğini anlamıştım. Önce kucağımdaki Umut'a, sonra da şalvarıma sıkı sıkı sarılmış kardeşim Nevzat'a baktım. Dayım yüzünü buruşturup yanındaki kadına döndü.
- Aldık başımıza belayı!
Kardeşimi kucağımda tutmaktan yorulduğum için sol elimden sağ elime taşıdığım sırada kadın,
- Gelin çocuklar, içeri gelin.
dedi şefkatli bir sesle. Yere bıraktığım bavulu aldı. Eliyle omzuma dokunarak "geçin kızım içeri" diye devam etti.
Kapıdan içeri girerken kardeşim Nevzat kapı eşiğine takılıp düştü. Kadın Nevzat'ın kalkmasına yardım ettikten sonra kucağımdaki kardeşim Umut'u almak istedi. Önce vermek istemedim ama çok yorulduğum için verdim. Narin bir şekilde kardeşimi kucağına alan kadın, Umut'un yüzüne garip garip bakmaya başladı. Dayım dirseğiyle kadının koluna dokundu.
- Ne bakıyorsun çocuğun yüzüne. Kör işte.
Kadın, dayımın yüzüne kızgın bir şekilde baktı.
- Ne olmuş kör diye. Allah da bu çocuğu böyle yaratmış.
O günden sonra annemi bir daha görmedim. Kısa süre sonra öğrendim ki; annem bizi dayımın evine bırakıp tren raylarında intihar etmiş. 1969 yılının ortasında, trenin önüne atlayarak intihar eden kadın benim annemmiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)
General FictionDışarı çıktım, kapının önündeki merdivenlere oturup annemi beklemeye başladım. Hemen karşımdaki ağaç dallarının esen rüzgarla eğilmelerini izliyordum. Rüzgar o kadar sert esiyordu ki; ağaçların dalları yere değiyordu. Sonra bir anda aklıma dedem ve...