Saatler süren sallantılı otobüs yolculuğundan sonra nihayet evimize gelmiştik. Annemi evimizin yanındaki ocakta içi yağlı hamurlardan yaptığını gördüm. Beni gördüğünde öyle hızlı bir şekilde ayağa kalktı ki; hamurları ters çevirdiği sopa fırladı. Bana doğru koştu ve sarıldı. Anneme ameliyat yerimi gösterdim hemen. Beni," yavrum" diye sevmesini, "ne kadar sevdiğini, sürekli merak ettiğini" söylemesini bekliyordum. Bana uzun uzun sarıldı.
- Kızım, bu ne hal. Gel içeri gel. İyice yıkan önce.
Kirli olduğumu bende biliyordum ama hayalimdeki karşılama bu değildi. Aklımdan bir saniye bile çıkartmadığım kardeşimi anneme sorduğumda, odada uyuduğunu söyledi. Odasına girdiğimde yatağında yatıyordu ama uyumuyordu. Yanına sokulduğumda kokumdan anlamış olacak ki;
- Abaaa..
diye çığlık attı. Hemen ardından da anlam veremediğim bir şekilde ağlamaya başladı. Bu ağlayışının mutluluktan olduğunu herkes anlayabilirdi. Sonra öğrendim ki; dedem kardeşime sürekli hakaretler etmiş, gözlerinin görmemesiyle dalga geçmiş. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir kere de tokat atmış. Sadece kardeşimle değil, benim de arkamdan konuşmuş. Annemlere "geberirse bir boğaz eksilir, daha ne istiyorsunuz?!" demiş. Dedem olacak bu pislik hakkında ne söylesem boş. Hiçbir insani özelliği olmayan, ülkenin oksijeniyle birlikte benim, kardeşlerimin ve annemin hayatımı emen bir kene!
Bir süre sonra yüzümdeki kıllar dökülmeye başlamıştı ama hemen ardından yenileri çıkıyordu. Anneme yardım ederken iki kere dikişlerim patladı ve apar topar Sinop hastanesine götürüldüm. Dikişlerimin kapanması da uzun sürmüştü. Ne kadar sürdü tam hatırlamıyorum ama uzunca bir süre sonra ağrılarım tamamen bitti. Birkaç ay sonra da, yüzüm ve vücudum eski halime geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üstünde Ne Var? (Kitap Oldu)
General FictionDışarı çıktım, kapının önündeki merdivenlere oturup annemi beklemeye başladım. Hemen karşımdaki ağaç dallarının esen rüzgarla eğilmelerini izliyordum. Rüzgar o kadar sert esiyordu ki; ağaçların dalları yere değiyordu. Sonra bir anda aklıma dedem ve...