{Yazar}
Barkın çocuğun dudaklarına telaşla kapandı ve hareket etmemesini sağlamak için bileklerinden yere bastırdı.
Bir dakika, bir dakika.
Olayların buraya nasıl geldiğini merak ediyorsunuz...
En başa gidelim...
Gecenin geç saatleri olmasına rağmen Barkın uyumayı reddederken yanındaki çocuk tedirgince oturuyordu. Son konuşmalarının ardından bir saat geçse bile ve Barkın çocuğa zarar vermeyeceğini söylese bile sonuçta yaptığı şeyler normal değildi.
Barkın gözlerini daldığı yerden çekip bitmiş sigarasini kül tablasına yavaşça bıraktı. Çocuğa gözlerini çevirip bir saniye bakınca çocuk saatlerdir görmediği gözler ile ürpermişti. Bir insanın gözleri nasıl bulutlu olabilirdi ki? Sanki tanrı bu gözleri yaratırken üstüne grilik serpmişti.
Baktığı gözler içini titretirken kanının çekildiğini hissetti ve geri gitmek istercesine ayaklarını yere bastı.
Barkın gözlerini başka yöne çevirip ayağa kalkarken "Su almaya gidiyorum uslu dur." Diye gevelemişti.
Ege kafasını sallayıp Barkın'ın balkondan çıkmasını bekledikten sonra buradan kaçacak bir yol bulmak için etrafa bakmaya başladı. Ciddi anlamda bir saattir diken üstündeydi ve şaşılacak şekilde bunun sebebi ellerinin bağlı olması değildi.
Zamanı geliyordu, ve geldikçe Ege de gerginleşiyordu.
Balkonun öbür köşesinde duran bahçe makasını görmesiyle gözleri ışıldamıştı. Parlak makasa birkaç adımda ulaşabilirdi ve sonrasında bir şekilde buradan kaçardı.
Sandalyeyi yavaş yavaş hareket ettirirken ses çıkarmaya özen gösterse de her çıkan gıcırtıda sessizce küfür etmekten kendini alıkoyamıyordu. Deli gibi korkuyordu şu anda.
Birkaç kere daha gıcırdamasının ardından ulaşınca ağzı ile bahçe mamasını kavradı.
Tamam Ege. Şu anda bunu bok etmemeye çalış. Yavaş ve sakince şimdi onu eline bırak. Yavaş ve sakince.
Gergin bir nefes verdi ve tanrıya dua etti. Başlayalım.
Makası ağzından yavaşça eline bıraktı. İlk aşama tamadır. Şimdi ise geriye kalan ipleri sessizce kesmek.
Eline aldığı makası ters tutarak bileğindeki halata geçirmeye çalıştı. Bunu yaparken kendine zarar vermemeye çalışıyordu ama titreyen elleri buna pek izin verir gibi değildi.
Soğuk demir bileği ile halat arasına girince tek yapması gerekenin yavaşça hareket ettirmek olduğunu sayıklıyordu.
O sırada içeri giren Barkın gördüğü manzara ile gözlerini devirdi. Cidden mi yani!
Canıma kast etmeye çalışıyor, ve sonra da çekip gidiyor muydu? Ne sanıyordu onu?
Kan beynine sıçramıştı resmen. Yani kim bu kadar yüzsüz olabilirdi ki? Kendisi böyle bir şey yapsa neden yaptığını anlatır sonra da siktir olup giderdi.
Sonrasında olanlar nasıl anlatılır bilinmezdi ama... Hadi deneyelim.
"Boğazıma bıçak dayıyorsun! Sonra da kaçmaya mı çalışıyorsun!? Üzgünüm küçük bey ama sen beni daha tanımamışsın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsız {bxb}
RomanceBarkın kendinden kaçmaya çalışacak kadar aciz biriydi içinde. Ege ise Barkın'a bu yolda yapabileceği en kötü şeyi yaptı. -BxB-