40*

2.9K 211 160
                                    

{Yazar}

Üstlerinde bulunan önlükleri çıkartıp kafeden ayrılırken kapıyı kilitlemeleri için gereken anahtarı kafede kalan kıvırcık kıza veren Tarık'ı izliyordu elleri sevdiği oğlanın ceketinin cebinde bekleyen kıvırcık.

Bir içki içmek belki de kafasını dağıtmasına yardımcı olurdu.

Bazen kafasını dağıtmak istiyordu, mecazen değil... Silahı ağzına dayayıp çekerek kafasının dağılmasını başka birinin bakış açısıyla görmek ve hakettiğini düşünmek tatmin ediyordu... Arada bir.

Tarık çocuğun yanından geçerken yere eğdi kafasını. Anında verdiği bu karardan çekinmiyor değildi, yeni insanlar onun ilgi alanına girmiyordu. Zaten yeterince insan bulunuyordu hayatında.

Birlikte biraz yürüdüler sessizce. Sonrasında ise mavi saçlı çocuk "Nilda motorunu bana verdi bugünlük." Dedikten sonra Ege'nin şimdiye kadar fark etmediği kaskı kıvırcık çocuğa uzatıp motorun önüne bindi.

Ege elinde kask ile kalırken olayı tartmaya çalıştı...

Onunla ilk tanışmaları da motorun üzerindeyken olmuştu.

O an kendine doğru düzgün değildi bile bıçağı titrekçe çocuğun boynuna doğrulturken aklımdan ne geçiyordu acaba diye düşünmeden edemiyordu şimdilerde.

Motorun yanına ilerlerken öndeki çocuğa kaskı uzatıp "Sen tak." Dedikten sonra arkaya bindi.

Tarık eline alelacele tutuşturulmuş kaska bakıp ardından ise kafasına taktı.

Ölmeye niyetli olabilir mi diye içinden geçirmeden edemedi.

Motora yerleşen ikili bir süre sessiz kaldıktan sonra Tarık "Belime tutun." Diyip hızla motoru çalıştırdı ve yola çıktılar.

Ani kalkış ile panikleyen çocuk önündeki adamın beline tutundu ve hareket eden aracın üzerinde ölmemeye çalışarak ilerlemeye devam etti ikili.

Garip olan buydu ya işte. Aslında bu durumda öndeki kişi Barkın olsa şimdiden kızarıp bozarırdı Ege. Ama şimdi normal sanki cansız bir nesneye tutunuyor gibiydi. (Şair burada diyor ki: aralarında bir şey olmayacak... Olmayacak... OLMAYACAK)

Bir süre yol gittikten sonra ara sokakların yakınına motoru bıraktılar ve inip Tarık önde Ege arkada ara sokağa girip genelde Tarık'ın tek geldiği bara attılar kendilerini.

İkisinin de rahatlamaya ihtiyacı vardı.

Hemencecik buldukları boş masa onlara ikram edilmişti sanki. Tıklım tıklım barda içkilerin hazırlandığı yerin önündeki alanda sandalyelerin üzerine kurulan ikili hafif birer içki alıp sinirlerini gevşetmek yerine -ki Tarık normalde hafif içerdi ama Ege'nin aldığı içkinin ağırlığı yanında kendini bir şekilde küçük göstermemek için aynısından almıştı- ağır bir şeyler söylemişlerdi.

"Bunlar benden." Diye mırıldandı içkileri hazırlayan barmeni göstererek Tarık.

Normalde hayır derdi Ege ama beş kuruşu yokken de diyebileceğini sanmıyordu. Parasızlık dibine kadardı şu anda.

Tarık içkileri beklerken Ege'yi süzdü.

Küçücük çocuk nasıl bu kadar ağır bir şeyi söyleyebilirdi ki?

Hırsız {bxb}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin