10*

7.1K 494 307
                                    

{Yazar}

İster inanın ister inanmayın ikinci randevuya kadar ikisi de birbiriyle tek bir kelime bile konuşmamıştı. Olay tam olarak şöyle ilerliyordu.

Sabah kalkan ikili birbirlerinin yüzüne bakmadan aşağı iniyor ve kendilerine yiyecek bir şeyler hazırlıyorlardı.

Sonrasında yemekleri bittiğinde kendi bulaşıklarını yıkayıp mutfaktan çıkıyordu ikisi de.

Barkın bazen yukarıdaki çalışma odasına bazen ise ise gidiyordu. Ege ise odasına kapanıp odada bulduğu kağıt ve kalemle çizim yapıyordu.

Veya sağda solda bulduğu kitapları karıştırıyor, okuyor sevdiği bölümleri not alıyordu. Kendini geliştirmeye ve kafasını dağıtmaya çalışıyordu kısaca.

Saat yedi veya altıya kadar bu böyle ilerlerken o saatlerde ikili yeniden mutfağa giriyor ve bir seyler yiyordu. Sonrasında yine aynı şeyler...

Bu durum psikolojik olarak ikisini de zorluyordu.

Ege uyuşturucu istediğini sürekli atıştırarak gidermeye çalışıyordu ve son günlerde terlemesi ve istem dışı hareketleri artmıştı ama inatçılığı yüzünden söyleyemese de korkuyordu.

Onu tek sakinleştiren Barkın'dı ama o şu anda konuşmuyordu.

Barkın mı? Kendini işe vermişti iyice. Neyse ki o kadının yanına gitmiyordu.

Bu onun yardım çığılığı gibi bir şeydi. Eğer Barkın kendini işe veriyorsa, bu yardım et demek olur. Eğer Barkın kendini kadınlar ile sekse veriyorsa... Bu da yardım et demek olur.

Hatta sanırım bu yardım et çığlığına bir yenisi daha eklenmişti. İkisi için de.

Yemekte atılan kaçamak bakışlar. İkisi de yemek saatini aynı zamana denk getirmek için uğraşıyordu.

Neyse, şimdiki zamana dönelim.

Saat altıda bir seansları vardı ve saat beşi yedi falan geçiyordu. İkisi de farklı odalarda ilk kim hamle yapacak diye bekliyordu.

Yastığı kucağına almış pijamalı Ege saat ile bakışırken bir yandan da içi içini kemiriyordu.

Ya gelmezse diyordu kendi kendine. Ya artık umursamıyorsa? Ya vazgeçtiyse.

Bir hafta baya uzun bir süreydi ve tek kelime bile etmemişlerdi. Bir yanı korkarken diğer yanı ağlamak istiyordu.

Barkın ise odasında telefonunun saatine ikide bir bakıyor ve içeri gidip gitmemek konusunda kararsız ve aynı zamanda rahatsızca telefonuna bakmaya devam ediyordu.

Gitmeleri lazımdı. Ne kadar kavga etmiş olurlarsa olsunlar. Veya aralarında hiçbir bağ olmasa da bir anlaşma yapmışlardı.

Ayağa kalktı ve giyecek birkaç parça şey bulup üstüne geçirdi. Sonrasında kapıya yönelip açtığında önünde Ege'yi görmeyi beklemiyordu sanırım.

Esmer çocuk kıyafetlerini değiştirmiş içeri girmek için cesaret topluyordu ki kapı bir anda açılmıştı. Önünde gördüğü bedene uzun süre sonra gizlice bakmıyordu. O beden de ona tabiki de.

Hırsız {bxb}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin