24*

5.9K 401 236
                                    

{Yazar}

Aşk cidden adamı deli ederdi.

Şu anda bunun en büyük kanıtı evin içindeki büyük sessizlik eşliğinde ikilinin odalarından çıkmayı reddetmesi olabilir.

Evet, yaklaşık yirmi saat geçmişti ilk öpücük olayının ardından. Barkın tuvalete ilerleyince Ege'ye utangaçlık yeni gelmiş olacak ki odasına girmiş ve kapıyı kapatmıştı. O saatten itibaren ne bir ses vardı ne başka bir şey.

Barkın tuvaletten çıkınca kıvırcık çocuğu görmemesi ile odasında olduğunu anlasa da gidecek bir özgüvene sahip değildi. O da kendi odasına ilerledi ve bir daha çıkmadı.

Barkın on sekiz yaşından beri aradığı bütün sevgiyi onda bulmuştu. Resmen onu tamamlayacak kişiydi Ege, bir yarısıydı.

Neredeyse her hafta ziyaret ettiği deniz ve onun ışıltıları artık Barkın ileydi günün yirmi dört saati hemde. Gerek duymuyordu artık oraya gitmeye. Onun kendine ait denizi vardı. Onun kendine ait ayı vardı ve o ayın mükemmel ışıkları çocuğun vücudunda can bulmuştu.

İhtiyacı yoktu artık saklanmaya, kaçmaya, inkar etmeye gerçek karşısında kanlı canlı dururken.

Barkın kendinden kaçmaya çalışacak kadar aciz biriydi içinde.
Ege ise Barkın'a bu yolda yapabileceği en kötü şeyi yaptı.

Yaptı ama, kabuslarına girecek kadar korktuğu birinin ima etmesini bırakın düşünmesini hayal ederken bile tır tır titrediği şey... Artık o kadar da kötü değildi.

Ne olmuş yani eşcinsel ise? Bir erkeği seviyorsa? Onunla birlikteyse?

Barkın yine aynı Barkın'dı. Ne eksik ne fazla tam olarak kendisiydi. Kabullendi diye değişmiş miydi veya bir anda derisi gökkuşağı mı olmuştu? Hayır, kendisi olmuştu kendini tam anlamıyla kabul etmişti.

Tamam, hâlâ alışık değildi bu sevgili işine yirmi saat geçse bile... Hatta belki hayatı boyunca hiç olmayacaktı her zaman ona yaklaşırken içinde kelebekler uçuşacak, çekinecek, kızarıp bozaracaktı. Olsun... O yanındayken her şeyi kabullenirdi kendi ile ilgili.

Kötü bir şey vardı, ne olursa olsun hiçbir zaman birlikte olduklarını insanlara göğsünü gere gere söyleyemezdi.

İşte o zaman tek kendini değil Ege'yi de ateşe atmış olurdu.

Bu olay hâlâ onu rahatsız ediyordu. İnsanlar ile paylaşamayacak olmak... İnsanların paylaştığı zaman alacağı tepkiler düşündükçe tüylerini diken diken ediyordu.

Ama, mutluydu ya... Olduğu kişiden memnundu.

Ege için olaylar biraz daha farklıydı.

Bu onun ikinci aşkıydı. İkinci erkek aşkı.

Yeniden inanmasını sağlamıştı aşka. Yeniden dünyaya bağlanmasına. Yeniden bir amacı olmuştu bir sevdiği.

Onu ilk bulduğu günki ruh hali ve durumu içler acısıydı.

Dolgun dudakları çatlaklar halinde yaraydı, gözlerinin altı kırmızı gözlerinin içi kanlıydı, nefes almakta zorlanıyordu doğru düzgün kalacak yeri yoktu. Zayıflamış güçten düşmüştü bir hareketi ikincisini tutmuyordu. Her yeri müthiş bir şekilde ağrıyordu hatta o bıçağı bile çocuğun boynuna son gücü ile takmıştı.

Hırsız {bxb}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin