63*

1.4K 98 10
                                        

Üst üste 2 bölüm atıyorum ilki bu.
[Yazar]

"Ne kadar daha gideceğiz ki? Aylardır yoldayız sanki." Uykusunu almış kız gözlerini açarken sevgilisi kaldırdığı kafasını yenidne omzuna koydu ve "Abartma Selen, uyuyup uyuyup kalkıyorsun anca zaten." Diye mırıldandı.

Bulut ve Deniz omuz omuza vermiş şarkı dinlerken camdan dışarıyı izlerken önde ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını torpidonun üzerine koymuş Ege "Navigasyondaki yerde bir buçuk saat kaldı diyor, nereyi gösteriyorsa artık."

"Bursa dedim ya Ege." Direksiyonu sağa doğru bükerken bir gözü aynadan arkadaki kişilere kayan siyah saçlı çocuk homurdanmıştı.

"Tamam Bursa da Bursa'nın neresi, bin tane yer var."

"Çok biliyorsun Bursa'yı."

"Evet biliyorum sevgilim. Laf yetiştireceğine sağ salim götür bizi."

Konuyu kapatırken eline telefonu alıp cebinden çıkardığı kulaklığı taktıktan sonra birkaç şarkı geçerek kulağına hoş gelecek bir şeyde durdu ve kafasını arkaya yaslayarak camdan dışarı bakmaya başladı.

Yol manzarası hoşuna gidiyordu, tekrarlayan ağaçlar dağlar falan filan. İçini rahatlatıyordu sanırım.

Koyu yeşil ağaçlar güneşin üstüne vurması ile parlarken kulağındaki hafif müzik ile uyuşmuştu vücudu Ege'nin.

Gözleri kapandı yavaşça.

Hiçbir şey yapmasa da yoruluyordu. Uzun süredir eski formundan da olmuştu zaten. Acilen bir antrenman takvimi ayarlamaliydi.

Bunları düşünürken daldı uykuya.

"Oğlum ilaç mı veriyorsunuz bu çocuğa? Hep uyuyor hep uyuyor."

Arabadan çıkmış kalabalık misafirlerini beklerken Bulut Barkın'ın arabanın havası değişsin diye açtığı camdan ağzı yarım açık uyuyan kıvırcık çocuğu izliyordu.

"Ne zaman gelecekler? On dakika oldu." Simay elindeki kahveden bir yudum alırken arabaya yaslanıp biraz ileride telefonla konuşan çocuğa baktı.

Barkın işlerini toparlamaya çalıştığı için bu şekildeydi.

Aman, toparlasın. Her boka Simay her boka Simay. Nereye kadar?

İleride grubu görmüş ikili duraksadı.

"Bunu yapmak istediğimize emin miyiz? Hemen geri dönebiliriz." Tarık bir elinde çantası diğerinde bir poşet içki ile Nilda'ya hadi geri gidelim demesini umarak dönmüştü.

Çok stres olmuştu bir anda.

"Tarık, üstünde mantar şekilli pastamız ve içkilerimiz bile var. Korkak olma ayrıca hadi gidiyoruz." En az Tarık kadar garipsese de bu olayı Barkın ve diğerleri onlarla iletişime geçip tepeden tırnağa her şeyi anlattığında onlara hak vermek dışında hiçbir seçenekleri kalmamıştı.

Ege'nin doğum günüydü. Yani, bir gün önceydi fakat bu günü bulabilmişlerdi boş gün olarak. İkisinin de yarın işi vardı. Zaten işe kafaları yerind dolmadan gideceklerdi fakat, değerdi Ege için.

Hırsız {bxb}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin