50. Bölüm: Zalımın kızı

11.5K 663 203
                                    


Şaşkın şaşkın bakakaldım halamın yüzüne. "Ama hala..." diye itiraz ettim fakat onun insafa geleceği yoktu.

"Aması maması yok! Madem yeniden başlamak istiyorsun yarın gelip bu kızı usulünce bizden istersin!" dedi ketum bir şekilde. Daha ben duyduklarımın şaşkınlığını üzerimden atamazken Gülçin halam dış kapıyı kapatmak için ittirince ayağımı kapı aralığına koyarak kapatmasına engel oldum. "Hala ne diyorsun Allah aşkına sen, Asmin zaten benim karım. Ne istemesinden bahsediyorsun sen? Biz evliyiz zaten," diye sitem ettim Asmin'e çaresizce bakarak. Ondan biraz destek çıkmasını umuyordum fakat o iki elini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırıp "Konseyin şartı buydu ben de kabul etmek zorunda kaldım," diye seslendi Gülçin halamın ardından. Sevdiğim kadından destek gelmeyeceğini anlayınca halama yavru köpek bakışı atıp yalvarmaya başladım.

"N'olur halacım bak daha yeni barıştık karımla... böyle saçma şey mi olurmuş... ne istemesi halacım. Biz zaten evliyiz Asmin'le."

Halam iri gözlerini pörtleterek başını kapı aralığından dışarıya uzattı ve Asmin'in duymayacağı bir şekilde "Evlisiniz demek ha? O yüzden mi bu kızı otel odasında bırakıp gittin bir fahişe gibi? Tövbe ya Rabbim ya... Konuşturma beni şimdi!" diye tısladı. İşaret parmağıyla karımı göstererek " Sen dua et ki bu kız seni hala istiyor yoksa sen bu eve bir daha adımını bile atamazdın," diye devam etti tıslamaya.

Utancımdan gözlerimi yere düşürüp başımı öne eğdim. Demek Asmin onlara her şeyi anlatmıştı. İçten içe kızdım ona biraz, belki de hakkım olmadan ama yaşananlar ne de olsa bizim özelimiz sayılırdı anlatmamalıydı.  Başımı doğrultmadan "Yaptığımın ne kadar yanlış olduğunu biliyorum hala ama o beni affetti" dedim kısık bir ses tonuyla.

"Ama ben affetmedim!" dedi dişlerini gıcırdatarak. "Aynı şey Berfin'in başına gelseydi sen affedebilir miydin?"

Öyle söyleyince... ben de kolay kolay affetmezdim galiba Berfin'e bunu yapan adamı. Beni yıllarca kendi oğlundan ayırmamış ve benim de annem yerine koyduğum kadının gözlerine bakmaya yüzüm yoktu. Yer yarılsaydı da yerin dibine girseydim keşke.

"O kadar kolay kurtulamazsın Ezman ağa. Yaptığının cezasını çekeceksin!"

İç sesim beni sözleriyle döver gibi tehditler savururken benim her gün kendimi yağlı urganla dövdüğümü bilmiyordu belli ki. Yüzsüz adamın tekiydim sevilmeyi de hak etmiyordum ama seviyordum işte, hem de deliler gibi. Son bir umut başımı kaldırıp halama mahçup bir bakış attım.

"Kalacak yerim yok hala... n'olur izin ver gireyim eve," dedim en acıklı ses tonumla. Halam bana acır sanıyordum dışarda kalmama gönlü razı gelmez diyordum ama yanılmışım. Kapıyı sertçe yüzüme kapatmadan önce son söylediği sözler içeğini eline alıp Asmin'i Allah'ın emriyle istemediğin sürece bu eve giremezsin." oldu.

Öylece kalakalmıştım yine aynı kapının önünde. Bir süre ne yapacağımı bilemedim. Merdivenlere oturup kapının tekrar açılmasını ve sevdiklerimin hep bir ağızdan "Kamera şakasıııı", demesini bekledim.

İç sesimin "Çok beklersin", demesiyle sinirle ayağa kalkıp merdivenlerden aşağı indim. Gidecek oldum. Sağa sola bir iki tur volta atıp en alt basamağa tekrar oturdum. Gitmeyecektim. Gerekirse sabaha kadar burada bekleyecektim ama gitmeyecektim.

İstikamet Londra (Töre Mecburiyetim kitabı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin