42. Bölüm: seni seviyorum Asmin

14K 795 212
                                    


"He ya benim, hem de ta kendisiyim," dedi elleriyle gözlerini kurulayarak. Yüzündeki hüznün yerini öfke almıştı.

"O hatırladığın kız var ya..." deyip duraksadı. Ellerini yüzüne kapatıp dolup taşan gözlerini tekrar kuruladı. Derin bir nefes aldıktan sonra, "O hatırladığın kız Mardin'de berdel kararıyla evlendiğin kişi." diye atıldı yüzüme. Konuşurken dudakları titriyordu. Benimse içim.

İşaret parmağını sertçe kendi göğsüne vurarak "İşte o kız benim!" diye bağırdığında sesi banyonun duvarlarında yankılanırken başımı olumsuzca sallamaya başladım.

Takılmış bir plak gibi daha önceki sözlerimi tekrarladım. "Sen... Sen Asmin'sin..." Sonra sanki sürekli söylüyormuşum gibi ya da ne bileyim sanki ağız alışkanlığı yapmışım gibi "Sen... Sen benim... Sen benim M-M- Mecburiyetim'sin," dedim transa girmiş bir şekilde.

"Bu nasıl bir saçmalık insan insanın mecburiyeti mi olurmuş?" diye söylenen iç sesim hemen ardından sesinin tonunu hafif yükselterek "Ben sana bu kız bir yerden tanıdık geliyor demiştim ama!" diye çok bilmişlik taslarken, ne ona ne de dibime iyice sokularak beni bakışlarıyla kurşunlayan kıza diyecek bir şey bulamamıştım. Donup kalmıştım öylece. Söyledikleri beynimin içinde ekolanırken duyduklarımı algılamam zaman alacaktı.

İnkar edercesine ellerimi olumsuzca salladığım başıma götürerek "Sen o kızsan biz buraya nasıl geldik o zaman? Mardin'de olmamız gerekmiyor mu?" diye sorduğumda gözleri renk değiştirip bir ateş topu gibi kızarmaya başlayınca yanlış bir şey söylediğimin çok geç farkına varmıştım.

"Biz buraya nasıl mı geldik? Dur ben sana anlatayım," derken yumruklarını tam da kalbimin üzerine indiriyordu.

"Sen beni bir deste parayla bir otel odasında terkedip Londra'ya, daha doğrusu sevgilin Angelina'ya, kaçtığın için olmasın bu!" diye tıslarken ağzından fırlayan tükürükler yüzümü yıkıyordu.

Duyduklarıma inanamadım. Dedikleri doğru muydu? Ben ona bu çirkinliği yapmış olabilir miydim gerçekten?

Ben onun söylediklerini hatırlamaya çalıştıkça beynim sanki bloke olmuş bir şekilde bana direniyordu. Duyduğum kelimeler görüntüler birbirine karışmış ve başım feci halde ağrımaya ve dönmeye başlamıştı.

"Hayır... doğru değil bu. Ben bunu sana yapmış olamam, ben böyle bir adiliği kimseye yapmış olamam," derken yan yan kaçarak ondan uzaklaşamaya çalışıyordum ki lavaboya çarpıp dengemi kaybetmemle sırt üstü yeri boylamam bir oldu. Başımı sert bir şekilde fayansa vurduğumda beni ele geçirmek isteyen karanlığa teslim olmamaya çalışırken tekrar patlama anına dönüp gökte bir beyaz tüy süzüldüğünü gördüm. Dur bir dakika ya... Bu beyaz bir tüy değildi ki... Bu bir... Bu bir gelinlik! Hayatım o andan itibaren geri sarmaya başladı. Göz kapaklarıma çöken ağırlık gözlerimin kapanmasına sebep olurken kendimi karanlığa teslim etmeden önce iki hece döküldü dudaklarımdan. "Asmin."

                        ***

Gözlerimi araladığımda aşırı beyazlığın gözlerimi kamaştırmasıyla gözlerimi hemen geri kapadım. Elimi alnıma götürüp ovaladım ve gözlerimin üzerine gölge yaparak tekrar açtım gözümü. Bir hastane odasındaydım. Yatağımın yanında Boran ve Gülçin halam oturuyordu. Gözlerim boş olan sandalyeye kaydı.

İstikamet Londra (Töre Mecburiyetim kitabı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin