Bu hikayede güçlü adamların aslında ne kadar da korktuğunu... Kırılgan kadınlar ise aslında nasıl iyi birer savaşçı olduğunu göreceksiniz. Mehmet Alinin ve Dilanın hikayesini okuduğunuza pişman olmayacaksınız... Kesit; Küçük kız ağlamamak için kendisini sıkarken sinirle; "Ben büyümeyeceğim!" dedi. "Büyüme." Dedi oğlan bıkkınlıkla. Sıkılmıştı kızın yanında oturmaktan, ama abisi göz kulak ol dediği için bir yere gidemiyordu da. Oysa arkadaşlarıyla maçı vardı! "Aşık da olmayacağım." Diyen kıza; "Olma." Dedi oflayarak. Küçük kızın gözleri dolarken; "benim neden sevenim yok?" diye sorduğunda, Osman cevap vermek için ağzını açsa da duraksadı. "Olmaz mı cadı?" Diye sordu. İstemeden yumuşamıştı ses tonu. "Seni herkes seviyor." "Sevmiyor!" dedi Dila hemen inatla. "Yetmiyor ki sevgileri. Demek ki yeteri kadar sevmiyorlar!" Osman küçük kızın gözlerine baktığında yutkundu. O mavi gözlerde acı, öfke ve keder vardı. Bu yaşta ki bir çocuğun gözleri miydi bunlar diye düşünmeden edememişti. "Ben severim seni civciv" dedi Osman. Ağzından çıkan cümleden çok yemin gibiydi. "Söz ver." "Yemin ettim kızım. Hem biz sözleri öyle heybeye vermeyiz" dediğinde küçük kızın kaşları çatıldı. "Siz kimsiniz?" "Şey yani... Mahalle delikanlısıyız ya netice de ondan." "En delikanlı abi benim abim olsun, tamam mı?" "Heyt be!" Diyerek bağırdı Osman. "Mahalle delikanlı görmedi daha kızım!" "Ulan bacağına sıçarım senin! Ne bağırıyorsun lan it!" Diyerek elinde terlikle evden fırlayan Rauf abisine bakarak; "siktir" dedi Osman hızla. "Ne? Ne dedin lan? Küçücük kızın yanında bir de!" "Koş!" Kesit 2; "Nasıl göremezsin beni?" diye fısıldayan genç kızın gözlerinde ki hayal kırıklığına yutkunarak baktı genç adam. Gördüm! Diye haykırmak istese de sustu.