Selam, biz geldik.
Temas ailesi nasılsınız? Her şey yolundadır umarım?
Sizlere keyifli okumalar diliyorum...
Oy verip yorum yapmayı tabi ki unutmuyorsunuz.:)
Arif!" yüksek sesli bir haykırış yeri göğü inletti. Yere düşmeden yetişip cıvımış bedenini kucakladı. Şimdi kollarında ruhu bedeninden çekilmiş cansız bir ceset vardı. Son sözleri sürekli kafasının içinde dönüp dururken, çekiç darbelerine karşı koyamayan mıh gibi tekrar tekrar çakılıyordu beynine, 'Seni seviyorum!'
"Arif..." diye tekrar tekrar seslenmesine rağmen ondan bir cevap alamıyordu. Vücudu kaskatı kesilmiş öylece hareketsiz kollarında yatıyordu. Feryadı gözyaşlarına karışırken, "Ambulans lütfen ambulansa çağırın!" Arif'in yere yığılışını ve İlkem'in çığlık çığlığa ona seslenişini görenler zaten başlarına toplanmış, her kafadan bir ses çıkıyordu. "Ambulans lütfen biriniz ambulans çağırsın!" Yaptığı eylemin onun buralara sürükleyeceğini nereden bilebilirdi ki. O'nun duygularını köreltmek için uğraşırken ölümüne sebep olmak isteyeceği en son şey bile değildi.
"Sakin olun hanımefendi ben ambulans çağırdım neredeyse gelmek üzeredir." Sakin olmak ve genç kadın arasından uçurumlar vardı, bir zamanlar âşık olduğu ve hala sevdiği adam kollarında cansız yatarken nasıl sakin olunabilirdi ki...
Kim olduğunu bilmediği ama şık giyimli biri kalabalığı yararak onlara yaklaştı. "Lütfen geriye çekilin ve hastaya nefes alma alanı oluşturun!" derken eğildi ve Arif'im sol bileğini kavradı. Saliselerce sessiz kaldıktan sonra, "Nabzı yavaş atıyor ama korkmayın. İnşallah eşinizin ciddi bir şeyi yoktur."
Şık giyimli adam eşiniz demişti... Adamın eşiniz demesi üzerine kollarında baygın yatan kişinin eşi olmadığını söyleyemedi. Sadece gözlerine hücum eden yaşları elinin tersiyle silmekle yetindi. Kısa bir süre içinde ambulans sirenlerini çalarak mekâna gelmişti. Ambulans gelmişti gelmesine ama İlkem'in beklerken geçirdiği dakikalık zaman dilimi ona saatler kadar uzun gelmişti.
Ambulans ekibi Arif'i kısa bir kontrolün ardından hemen ambulansa taşıdı. "Hanımefendi, bizimle gelin eşiniz kalp krizi geçiriyor olabilir." Eşiniz ve kalp krizi kelimeleri İlkem'i elektro şok cihazı gibi sarsmıştı. Bütün vücudu sarsılırken ayakları ambulansın arka kapısına kadar taşımıştı onu. Ambulans görevlilerinden zayıf, orta boylu bir hemşirenin, "Hanımefendi biraz acele edin lütfen!" uyarısıyla kendini ambulansta ve Arif'in elini tutarken buldu.
Hemşire, "İzin verin lütfen," diye onu uyararak Arif'in tansiyonunu ölçmek için gömleğin kolunu sıyırmaya başladı. Ambulans siren çalarak son sürat yol alırken İlkem, parmağındaki yüzüğü çevirip duruyordu. Onu parmağından çıkarıp çok uzaklara doğru fırlatmak istiyordu sanki her şey yüzüğün suçuymuş gibi; düşük ayar altın bir halkanın ne suçu olabilirdi ki? Hiç...
İlkem, sadece kendine bir günah keçisi arıyordu onu da parmağındaki yüzük sanıyordu. Beyni alabora olmuş ne düşüneceğini kestiremezken ambulansın durduğunu fark etti. Sanırım hastaneye gelmişlerdi. Ambulansın arka kapısı hızla açıldı. Kapı açılır açılmaz bir sedye ile acil görevlilerin hazır bir şeklide kendilerini beklediğini gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SICAK TEMAS
Teen FictionElleri bornozun kuşağına giderken bütün uzuvları titriyordu. Hala gözleri kapalıydı. Kuşağı çözdü bir omuz hareketiyle bornoz bedeninden kayarak ayakları dibine düştü. Her dokunuş ruhunda sarsılmalara neden oluyor, parmak uçları göğüs çevresinde da...